CE M nkarayı ve İstanbulu güzelliği ve A e fetheden İran Şahı- rdeşı Prenses Şems kız Aıll(()laâa ve îst %râaerklzzındın;% na bir hayli temas ve tetkıklerde undu. Ancak Prenses Şams'in karaya gelmesinden çak dana önce tasarlanan protokol zıyaretlerınde, Prensesin huyu suyu iyi tetkik mediğinden olacak son derece fahış bir hata yapıldı. Meselâ Prensesin Ankaraya gelişinin hemen ertesi günü in hazırlanan program sabah 0.30 da başlıyordu Prog ram Prensesin kışıklı eşine gösterilince, esmer altes dişlerini göstererek gü- lum edi ve, "Prenses saat İl' den ev- vel kalkmaz ki" dedi. il sonra da program alt üst oldu gıttı Ayni aksaklık İstanbulda da etti. Prenses tam bir şarklı gıbı ha- reket ederek hiç bir ziyarete ve zi- yafete zamanında gelmedi. Aksayış- lar en azından yarım saat veya kırk- beş dakika oluyordu. Prenses uyku- yu o kadar çok seviyor ki, İstanbul Valisinin zıyaretım iade işini dahi eşinin üzerine Prensesin dıkkatı çok çeken huy- larını biri de hayranları ve ziya- retçileriyle -hele gazetecilerle- su- reti katiyetle doğrudan doğruya ko- nuşmaması oldu. Bir kaç Avrupa di- lini çok iyi bilen prenses, hemen her- kesle Farisice ve onu da bir tercü- man vasıtasıyla konuştu. çen hafta Almanyada Baden Badende'ki kumarhanelerin en şansız kadını sabık Kraliçe Süreyya oldu. Süreyya nedense hep ve ısrar- la 26 numara üzerine oynayarak kı- sa bir zamanda ikibin mark -resmi kurdan 4500 T.L. -kaybetti. Süreyya- nın annesı ile babası kızlarını teselli d kaybeden aşkta kazanır dediler ama Süreyya- nm bunlara verdiği cevap, acı bir tebessumden ileri gitmedi. Bu gün- lerde etrafında pervane olan yakışık- h bir Alman Baronunun aşkına, kar- şılık da Süreyya, Baronun çok uzun boylu olduğu ve evlenmeyi de düşün- mediği cevabını verdi. * abık Mısır Kraliçesi Neı'ıman, S Beyruttaki Konsolosluğumuza racaat ederek dört haftalıgına Istan- bula gelmek için vize aldı. Resimle- rinde göründüğünden çok daha gü- zel olan biraz topluca oluşu hariç- Nerim: halen sevmediği eşi Dok- tordan boşanamadıgı için bir 'başka- sıyla da evlenemiyor. Maamafih Ne- an, esının ir sözü üzerine çok er!- vi- ze aldıgı halde Istanbul seyehatini bir muddet . ge eciktirdi ve _Beyrutta rak pe oşl. hayat geçirmeğe başladı Umulur ki İstanbula da önümüzdeki bahara Kuveytli şeyhle bırlıkte gelir. ecen hafta çmde Elazığ hava Galanı hayli eğlenceli hadıselere e oldu. Hava Yollarının gi: rınden İstanlbula gitmek için l)ılet almış bir hayli yolcu saatler ve sa- atler boyunca boş yere uç ak bekl ler. Alakalılardan uçağın niye gelme- diği soruldugund alınan cevap şu oldu Sızı götürecek uçak Milli Eği- nı Celal Yar dımcıyı alma- ttı Sı ancak y çakla gıdebıleceksınız Tabü bu cevap Uze- rine de alanda bır kızılca kıyamettir Prenses Şems İstanbulda Uykuyu çok seviyor AKİS 4 EYLÜL 1958 koptu. Bir tüccar, Istanbula bir gün geç gitmek mecburiyetinde kaldığın- dan dolayı Türk Hava Yollarını dâ- va edip tazmınat istemek kararında olduğunu açıkça beyan etti. Bakalım bu davanın sonu neye varır? * vvela gazetecilerden ka%an, son- ra kaçırılan ve bü unlardan sonra da basın toplantısı üstüne ba- sın toplantısı yaparak rekor kıran S Başbakanı Şami El Sulh-ün bütün İstanbul sosyetesini telaşlandırdı Alaturka yemeklere <«hatta demokrasi dahil herşeyin alaturkasına- hayran olan sabık ve zengin Başbakanın hemen her vesilesiyle Türk kadınlarına da hayran olduğunu söylemesi karşı- sında İstanbul sosyetesinin telaşl an- ması pek de yersiz sayılmaz * azet ecılerın ömrü beklemekle "G geçiyor"... Bu sözü geçenlerde Hiltonda saatlerce bekleşen muha- birlere bakan bir otel müşterisi söy- ledi.. Hakkı da yok değildi. Zira Ab- idi - Neslişah, bir basın toplantısı yapacağını söyle- miş fakat toplantıya gelmemişti. Kendisini bekleyen basın mensupla- rıyla tamşmaktan vaz geçen Nesil- ah "gelmeyeceğini" dahi bildirmeğe lüzum görmediğinden pek çok gaze- lc:leu(i;:)oşuna, saatlerce l)ekledıler dur- * B ugünlerde Ankaradaki Iran, kolo- sı arasında israfta bir lâf dolaşı yor. "Cemal Abdülnâsırın karısı İran- hdır ama bu Mısır halkından gizle- nir". Mısırlılar dâhil, bütün kordiplo- matikte bu SsÖz buyuk bir hayret ve şaşkınlıkla karşılandı. * eçen hafta içinde Esenboğadaki ava Yollarına ait meşhur lo- kantadaki "me masası" ndan Enver Akoğlu kartı kaldırıldı. A- ma gene de bu masaya herhangı bir müşterinin oturmasına imkân v ihtimal yok. Zira bu sefer de masa- nn etrafındaki sandalyeler — "tutul- muştur" mânasına masaya doğru dayanıyor. Üstelik bu meşhur lokan- tadaki kapalı masalara bir yenisi dana ılave edildi. Sayın Umum Mü- dürün şahsına tahsis edılen masanın tam karsı koşesındeki "bir başka ma- sa da Türk a Yollarının gene ile- ri gelen karı koca memurlarından Şayet kazara sekreteri olan asıldıkça asılıyor! Gars âekm ediği kalmıyor. Pek muhtemel- ir ki bir kaç ay sonra, uçak yolcu- -arı "ekâbiran masaları"nın arasın- da kendileri için oturacak, yemek yi- yecek hiç yer kalmadığını görecek- ler, bır aha da lokantaya gelmeye- ceklı derhal kaldırılmazsa - forslu eşinin güzel yüzü onların ise 29