ti: Geliniz, elbirliğiyle bu vaziyetin içinden çıkmaya çalışalı Çarşamba akşamı goruldu ki C. H. seleleri ikiye — ayırmıştır. Derhal halledılmesı kabil huzursuz- luk unsurları vardır. Büyük Meclis, hemen bu toplantısında, hâkimlerin Bakanların arzusuyla emekliye ay- rılmalarına' dair kanun — maddesini değiştirebilir; Büyük Meclis, hemen u celsesinde, hapishanelerde bulu- nan gazetecıleri hürriyetlerine ka- vuşturabilir; Büyük Meclis, hemen bu celsesinde, bundan sonra yapıla- . cak ilk seçimin ıslah edilmiş bir se- çim kanunuyla yapılabılecegını ilân edebılır Bunlar, C. P. nazarın- da, iyiniyetin en basıt fakat elzem işaretleridir. Bunlarla yola çıkıldık- tan sonra eclis, demokratik reji- min müeyyidelerını tesbit için — bir prensip kararı alır ve — komisyonlar kurarak onlara Kasımda ikmali şart vazifeler verir. Muhalefete göre bu yola gırıldıgı takdırde önümüzdeki buçuk bir "huzur denemesi" devrı olacaktır ve görülecektir ki "Meclis hâdiselere müdahele edince" Türkiyede, Türk Milleti arasında halledilmeyecek mesele yoktu Faik Ahmet Barutçu C. H. P. adına ve milletin önünde, İktidara işte Meclis kürsüsünden bunları tek- lif edecektir. Bu teklifin çok geniş akisleri olacağı şüphesizdir. Çatık kaşlı İktidar arşamba akşamı başkentte söy- lenenlere göre İktidarın görüş- lerini ise üç Bakan açıklayacak ve meydan muharebesine D. P. namına onlar katılacaktır. Dış politikayı bu haftanın başında Amerikadan alela- cele çağırılan Fatin Rüştü Zorlu ü- zerine alıyordu. İktisadiyatımızdaki Görülmemiş Başarıyı Maliye Bakam Hasan Polatkan izah edecekti, İç po- litika ise elbette ki Dr. k Ge- dikin ihtisas sahasına giriyordu, haftanın başında salı gecesi, geç vakit gelen bir uçaktan, arka- sında mutad Veçhıle Ziya Tepedelen— li olduğu halde inen Fatin Rüştü Zor- luyu karşılayan gazeteciler Dışişleri Bakanını sanki Kıbrıs, mevzuunda yeni bir hüsrana ugranıldıgından habersizmiş gıbı alımlı — gördüler. orlu, kendisinden emin tavırları i- çınde -hiç bir başarısızlığın insanın kendisine olan emniyetini — sarsma- ması dünyadaki bütün meziyetlerin en mühimidir!- muhabirlere Birleş- miş Milletlerden haberler verdi. Zor- lu, bizim de dahil bulunduğumuz "Sulh Cephesi" nin — politikasından bahsetti, o politikayı desteklediğimi- zi belirtti. Çarşamba günü başkente gelen Dışişleri Bakanı, öğleden son- Meclis Grubunun toplantı- sına katıldı. Dış politika üzerindeki mücadelede İnönünün şiddetli tenkidlerini — tecavüzlerle karşılamaya çalışacaktır. Fatin Rüş- tü Zorlunun Mecliste, bir miting ha- vası içinde konuşması biç kimseyi şaşırtmamalıdır Dışişleri Bakanının soracağı ithamkâr sual şimdiden bi- linmektedir: "Biz, sulh — cephesinin politikasını takip edıyoruz buna iti- razınız varsa, bizim sulh cephesinden ayrılıp tarafsızların safını tutmamı- zı istiyorsanız bunu çıkça soyleyı— niz, ağzınızda gevelemeyini Ta- bii bu, armutlarla elmaları bırbırıne karıştırmaktır. Zira C. H. P. nin tenkidlerinin Sulh Cephesi içinde takip ettiğimiz dış politikaya karşı oldugu yoksa Sulh Cephesine zaten Ç, P. devrinde katıldığımız her- kesın malumudur Fakat Zorlunun, başarısız bir dış politikanın temsıl— cisi olması dolayısıyla — meseleyi o Refik Koraltan eşi ve çocuklarıyla “Koraltan - pilavı” AKİS, 23 AĞUSTOS 1958 iyi besliyor YURTTA OLUP BİTENLER seviyeden alıp öteki seviyeye götür- mesi kuvvetle muhtemeldir. İnönü o takdirde edasını değiştirmekten ve İktidara, işitmekten hoşlanmayaca- ğı bazı hakikatleri ifadeden çekin- meyecektir. Zira zorlu — metodların tenkidini mensup — bulunduğumuz cephenin değiştirilmesi arzusuyla bir göstermek, Muhalefet liderinin nazarında objektif, serinkanlı bir dış politika tartışmasını imkânsız kıla- cak ve miting havasına dönülecek- tir. Kürsşüde bağırmanın, hattâ Mu- rat Âli Ülgen gibi D. P. nin kıymet- li dış polıtıka mütehassıslarının Murat Âli Ülgen İktidar liderleri- ne zaman zaman dış seyahatlerde refakat etmekte ve çok faydalı ol- maktadır- çılgınca alkışlarını topla- manın bir şeyi halletmeyeceği açık- tir. Maliye Bakanı Hasan Polatkana gelince, onun yeni borç temini işini D. darı bakımından bir Gö- rulmemış Kalkınma olarak takdim etmesinin üzerinden çok geçmemiş- tir. Bu bakımdan Polatkan o iddia- sını, belki daha mütevazi tekrarlayacaktır. Aksal mücadelesinin daha sakin, da- ha yüksek seviyede cereyan etmesı teknik bahislerin bir takım sertlik- leri hafifletmesi kuvvetle muhtemel- ir. Hayatın pahalılaşması karşısın- da Maliye Bakanının herkesi mem- nun edecek sözler söylemesi — kolay olmayacaktır. Buna mukabil, me- murlara zam konuşmayı sempatik hale getirebilir. Fakat de- valüasyon ve deflasyonla hizmet üc- retlerini arttırmanın kâğıt üzerinde telifi kolay olmayacaktır. Meclisin en sert tartışması, muh- temelen Barutçu - Gedik mücadele- si olacaktır. Çarşamba akşamı baş- ntte D. P. Meclis Grubunun ka- rarları hakkında resmen sessizlik hüküm sürüyordu. İlk Grup tebliğin- de bahsi geçen tedbirlerin Meclisin bu fevkalâde içtimaında kanunlaş- ması, hattâ o yola gidilmesi pek az muhtemeldır Bu tehditlerin savrul- masının bile bütün yurtta ne kadar kötü tesir bıraktığı D. P. milletve- killerinden hepsinin gözünden kaç- mış değildir. Bu sefer onların müda- hele etmesi imkânsız sayılmaz. İç politikada D. P. adına Meclis kürsüsünde ifade edilecek görüş, Radyo Gazetesi edebıyatından pek az farklı olacaktır. Meşhur "Ama Karagöz ne yazmış, siz bılıyor mu- sunuz?" tekerlemesinin başka şekil- ler içinde tekrarlanmasını beklemek lazımdır. İç politikada D. P. nin e- lindeki tek tesirli silâh C. H. P. Ge- nel Sekreterinin bir Amerikan gaze- tesine yaptığı münasebetsiz beyanat- tır. Kasım Gülekin buna cevap ve- receğini ilân ettiği halde — susmayı tercih etmesi ve ağzını açamamış olması tasvibi imkânsız, Muhalefe- tin seviyesiyle bağdaşmayan, üste- lik herkesin hissini hakıkaten renci- de eden bu beyanatın C. aley- hinde kullanılmasını 1mkan dahılıne 7