YURTTA taşları üstüne bırakıverdi. Muhale- fet lideri vardı, Bakanı vardı, Mec- lis Başkan vekili vardı, Grup Baş- kanı vardı. Grup Başkan vekili var- dı, "sade milletvekili" vardı. Mille- tin temsilcilerinin, nedense bu sefer treni uçağa tercih etmiş oldukları görülüyordu. Yalnız Kasım — Gülek. hem elinde bir Basın Kartı bulun- duğu için yarıyarıya tenzilâtlı yol- culuk yaptığından, hem de Havayol- larına karşı hususı sevgi duyduğun- dan uçaktan vazgeçmedi. Milletve- killerinden pek azı çarşamba saba- 1 gardan evine gitti. Ekseriyeti, bılhassa ertesi günkü toplantıda TO- lü olacaklar çalışmak üzere arka- daşlarıyla — buluştular. Ogleyın de Ankar alasın yemek salonu, İz- mit Körfezinde batan meşhur Uskü- dar vapurundan biraz tenhaydı. Meydan muharebesi, askeri ma- nasıyla bir meydan muharebesı ol- maktan Zziyade -yani iki taraftan birinin yok olması neticesini veren bir çatışma- büyük bir hesaplaşma mahiyetini- taşıyacaktı. Fakat şamba günü başkentte esen hesaplaşmanın sert cereyan edeceği- ni gösteriyordu. Tarafların kuvvetleri araflar perşembe gününe, karşı- lıklı iki tebliğle hazırlandılar. Buna pek âlâ, topçu ateşi denilebi- lir. Fakat topçuluktan yetişme — İs- met İnönünün endahtının daha te - sırlı olduğu görüldü. Zira D. P. Mec- is Grubunun tebliği mahdut D. P. çevrelerının haricinde ne kadar kö- tü tesir uyandırmışsa C. ec- lis Grubunun tebliği gene aynı ç relerin haricinde son derece musbet karşılandı. Bunu anlamak için, baş- makale neşreden gazeteleri okumak- la yetinmek istemeyecekler sokağa çıkabilirler ve — otobüsten vapura, trenden tramvaya, — konuşulanlara kulak verebilirler. Bu, umumi efkâ- rı, Meclisteki çatışmada Muhalefete karşı peşin bir sempati — beslemeye sevkedecektir. Topçu — ateşlerinden politikada beklenen de böyle bir sempati okluğuna göre — Muhalefet mücadeleye daha avantajlı bir va- ziyette girmekte Muhalefetin bır başka — avantajı müdafaa edeceği dâvaların millet tarafından benimsenmiş dâvalar ol- masıdır. Bu dâvaların zafer kazan- ması için onların şampiyonu — diye bilinen D. P. safhalarında çarpışmış olan büyük kuvvetler, şimdi ayıldık- larından, Muhalefet saflarındadırlar. C; P. nin, son tebliğinde, bütün huzursuzlugun bir anda dağılabile- n için Büyük Meclisin , sıvamasının kâfi — geleceğim bildirmiş olması Muhalefet i manevra imkânı vermektedir. buki D. P. saflarından bu haftanın ortasına kadar yükselen sesler mâ- nâsız ve artık hiç kimsenin kılını kıpırdatmayan tehditlerden başka şey olmamıştır. D. P. sertlik yolun- da elbette ki biraz daha ilerleyebi- lir. Fakat tedbir diye alacağı o ka- 6 OLUP BİTENLER dar az şey kalmıştır ki ve zaten mücadele imkânları öylesine — sınır- landırılmıştır ki.. Artık "kafi adım" atılmaksızın, yani bir "rejim ihtilâ- li" yapılıp "deklare totalıter idare" kurulmaksızın, bunun için de İsmet İnönü tevkif edılıp C. H. P. millet- vekilleri — kulaklarından — tutularak Büyük Meclisten kapı dışarı edilme- den şiddet yolundaki her yeni adım D. P. idarecilerinin düşüşünü biraz daha yaklaştıracaktır Öteki — adım ise tabii, düşüşü "emr-i hak" haline getırecektır' una mukabil eğer D. P. bu mey- dan muharebesinde hakikaten usta- ti "duvarın dibinde vası yaratıp "huzur istiyorsu- nuz, pek âlâ, geliniz konuşalım" der- se ve fiil Bahar Havası yaratırsa, W Dr. Namık Gedik Susturursun, söylemezler! bunun ilk delillerini de verirse bü- tün memlekette derin sempati top- layacağı şüphesizdir. tanın ortasında D. P. vetler muvazenesini, lerinin birbirleriyle münasebetlerini, mevcut ayakbağlarını — ve nıhayet bazı çevrelerin bu mevzudaki fikir- lerim bilenler böyle bir müsbet ma- nevraya fazla ihtimal vermiyorlar- dı. Mamafih, D. P. nin bir büyük kuvveti olacaktır: Meclisin bu top- lantısına C. H. P. Grubu bir eksik, D. P. Grubu bir fazla mılletvekılıy— le iştirak edecektir. Zira C. P, Niğde Milletvekili Ali Gürün partisi "şiddet partisi" olduğundan istifa etmiş, D. P. "munis parti" olduğun- dan ona girmiştir. Telâkki meselesi! D. P. de şimdi herkes Lütfi Kırdar, Sebati Ataman ye Server Somuncu- oğlundan sonra Ali Gürünün de ka- bineye girmesini beklemektedir. Muhalefet sözcüleri arşamba günü C. H. P. Meclis Grubu toplandığında ertesi gun- kü Mecliste takip ilecek — takti üzerinde görüşüldü. Muhalefet mev- zuları üçe ayırmıştı. Dış politikayı bizzat İsmet İnönü üzerine almıştı. Muhalefet lideri salı günü, oğlunun Maltepedeki evinde denize girdikten - sonra oturdu ve uzun zamandan be- ri kafasında hazırladıgı "dış politi- ka çerçevesi” ni kâğıt üzerine dök- tü. İsmet İnönü Meclıs kürsüsünde yalnız tenkid yapmayacak, aynı Za- manda, o bilinen vukufuylâ Türki- yenin dış polıtıkasının nasıl olması lâzım geldiğini. C. H. n dış po- litikadan ne anladıgını anlatacaktı İktisadi ve mali meseleler İsma- il Rüştü Aksalın üzerindeydi. İsmail Rüştü Aksal hâdiselerin başlangıcın- dan beri meşhur bahçesine dahi va- kit ayırmaksızın arkadaşlarıyla ça- lıştı. Genel Merkezde partili iktisad- çı, maliyeci ve iş adamlarının işti- rakiyle bir görüş — teatisi — yapıldı. Partinin Araştırma Bürosu — isteni- len malzemenin çoğunu sağladı. Bü- tün bunlara mevcut bilgiler eklene- rek bır senteze girişildi. Çarşamba akşam P. milletvekilleri o sa- hada kı çahşm alardan dolayı mem- nunluklarım bildiriyorlar ve yapıla— cak tenkidlerin yapıcılık vasıfları ü- zerinde duruyorlardı. Hakikaten C. H. P. içinde bulunduğumuz çıkmaz- dan kurtulmak için alınmakta olan tedbirlerin "mevcut tek mâkul tedbir- ler sistemi"ni teşkil ettiğini bu siste- mi senelerdir teklif etmiş bir parti ol- manın Trahatlığı içinde- belirtiyor, Onları bu bakımdan destekliyor, fa- kat tatbikat üzerinde ciddi itiraz- lara sahip bulunuyor. C. H. P. İkti- dardan bir takım garantiler isteye- cek, bilhassa iktisadi tutum üzerin- dekı Meclis murakabesinin yeni ku- " rulan "kambiyo fonu" na teşmilini, aşağı yukarı yılda iki milyar 1lirayı bulacak bu fonun gelişigüzel sarfe Çarşam dilmemesini şart koşacaktı. günü bir C. H. P. milletvekili "Ik tisadi ve mali sahadaki görüşlerimiz, eminiz, iyiniyet sahibi herkesi tat- min edecektır dedi. Çatışmaların en çetinlerinden bi- rini teşkil edecek — olan iç politika tartışmasında ise C. H. P. adına kür- süye Faik Ahmet Barutçu çıkacak- tı. Muhalefet partisi Vazıyetım Grup tebliğinde bildirmişti. D. P. nin şim- şeklerinden çekinen yoktu. C. H. P. ye gayrimeşruluk damgası vurmaya çalışmak ise, beyhude gayretti. Mu- halefet, meşru Muhalefet vazifesini yapıyordu. İhtilâle gelınce İktidar vehimleri bıraksa pek iyi ederdi, zi- ra ihtilâe karşı tek tedbir demok- ratik rejimin esaslarına avdetti. Mü- balâğaya ve mügalâtaya lüzum yok— tu. Barutçu, o kendisine has sevim- li Karadeniz çocuğu — samimiyetiyle İktidarı bir defa daha ikaz edecek- AKİS, 23 AĞUSTOS 1958