DÜNYADA OLUP BİTENLER Birleşmiş Milletler Milletlerarası sosyete Geçen haftanın ortasında Ike'ın geleceği haberi, Genel Kurulun olağanüstü toplantısına sahne olan Birleşmiş Milletlerin Manhattan'da- - camdan sarayının etrafını bir pa- nayır yerine çevirdi. Binlerce merak- lı, sıhhi durumunun pek de iyi git- mediği söylenen sevgili Ike'ı görme- ye gelmıştı Ne yazık ki meraklıla- rın bir çoğu goklere yükselen cam- dan evden içeri girip Cumhurbaşka- nını dinleyemediler. Zira salon çok- tan elbiselerinin Patisten geldiği u- zaktan belli olan, birbirinden güzel kadınlar ve geveze diplomatlar ta- rafından doldurulmuştu. Amerikan Cumhurbaşkanı, dev- let şeflerine yapılması mutad mera- simle karşılandı. Eski asker bu mon- den manzara karşısında biraz şaşır- mışa benziyordu. Yüzü kızarmıştı. Başı hafiften yere —eğik bir şekilde ilerliyerek, baş aktörlere mahsus, İsveç zevkine uydurulmuş — Ondör- düncü Lui stili büyük mavi koltuğa yerleştı Eisenhower biraz sonra kür- üdeydi. Yarım saat süren bir konuş- ma yaptı. Konuşmada ne Rusyanın ne Birleşik Arap Cumhuriyetinin is- mi geçmedi. Cumhurbaşkanı günlük polemiklerin Üüstünde kalmak isti- Eisenhowerin sözleri sık sik al- kışlarla kesildi. Alkışlar NATO memleketlerinden Komünist Afrika Grubu bu alkışlara katılma— ya lüzum görmedi. Onlar alkışlarını Ike'tan sonra 45 dakika kürsüyü iş- gal eden Rus Dışışlerı Bakanı Gromykoya saklad Tahlisiye ameliye B n Eisenhower, yapıcı — bir plânla ortaya çıkmaya çalışmıştı. Dışişleri Bakanlığının - gözde müte- hassısları günlerdir bu konuşmanın metnini hazırlamak için uğraşmış- lar ve ilk metin sekiz defa tâdil olun- duktan sonralke'ınkonuşması orta- ya çıkmıştı. Maamafih bu uzun ve emek mahsulü konuşma, en ufak bir sürpriz tesiri yaratmadı.Ike'ın fikir- lerinin Aanahatları çoktanberi bili- niyordu. AKİS geçen hafta, bu fikir- leri vermişti. Yani Eisenhower doktrininin te- mel fikri, Orta Doğu için bir Kal- kınma Fonunun kurulmasından iba- rettir. Söylendiğine — göre Amerika, böyle bir fona 100 milyon dolar ver- meye hazırdır. Gerisini, petrol sahi- bi Arap memleketleri temin edecek- tir. Eski Eisenhower Doktrininin de böyle bir yardım faslı vardı. Geçen yıl Cumhurbaşkanının hususi temsil- cisi Richards cebinde 100 milyon do- lar kapı kapı Orta Doğu memleket- lerini dolaşmış, şartlarını kabul eden ükümetlere birkaç milyon dolar da- AKİS,23 AĞUSTOS 1958 ğıtmıştı. Nitekim bu arada Bağdat Paktının müslüman üyelerinden dör- dünün hıssesıne 12,5. milyon dolar düşmüş Yenı Eısenhower Doktrininin yar- dım faslı eskisine benzememektedir. İki taraflı anlaşmalara — dayanan şartlı şurtlu yardım yapmayı pren- sip edinen Amerika, bu sefer Bir- Milletlerin himayesinde, A- kendilerinin idare edeceği siyasi gaye — gütmiyen yar- dım şekline yanaşmıştır. Rusya da isterse, Orta Doğu Kalkınma Fonuna katılabilecektir. Doğrusu bu D yardım sahasında mühim bir yeni- liktir. Rus Dışişleri Bakam bile, bu fikir için "mükemmel bir şey" de- mek zorunda kalmıştır. Ama, Timesin tabiriyle çı olmıyan Arap milliyetçileri, »- van 'iktisat- " bi Eisenhowe, Her şeyin başı: y Yardım! zim petrolümüz bize yeter, yardıma ihtiyacımız yok" demektedirler! Esa- sen İke'ın iyi nıyetlerını Nasreddin Hocanın kuşuna döndürmekte ma- hir olan Mr. Dulles, koridorlarda A- raplann tek başına yardım Fonunun idaresini beceremiyeceğini, iki ta- raflı şartlı şurtlu yardımın en iyi şekil olduğunu söylemektedir. Ike bundan başka, Rusların bir zamanlar ortaya attığı ve İngiliz İşçi Partisi tarafından da desteklenen bölgeye si- lâh gönderilmemesi fikrim benimsi- yerek "silâhların kontrolü"nden bah- setmiştir. FFakat asıl mesele Lüb- nan ve Ürdündeki Amerikan ve İn- giliz askerlerinin akıbetinin ne ola- cağıdır.. Rusya ve Birleşik Arap Cumhuriyeti, bu askerlerin derhal çekilmesini istemektedir. — Amerika- nın ise talebi - kabullenmesi 1mkan— sızdır. Gerçi Lübnanda işler düzel- miştir ve iş sadece Lübnana kalsa, Amerika belki de Genel Kurul top- lantısını beklemeden deniz piyadele- rim geri alacaktır. Fakat ortada İn- giliz — askerlerinin uzattıgı koltuk değneğiyle duran Kral Hüseyin ır. Romantik kral kendı hâline bı- rakılsa, Aakıbetinin ne olacağı her- kes tarafından bilinmektedir. Bun- dan başka Mr. Dulles'ın moda hâ- line getirdiği —"bilvasıta — tecavüz" tehlikesi unutulmamalıdır. Şu Kahi- re Radyosu ve Nasır bir türlü rahat durmamaktadır. Kuveyt — Şeyhinden sonra şimdi ise Suudi Arabistanın Faysalı Kahireye gelmiş, yeni bir şeyler hazırlamaktadır. İşte bu se- bepler yüzünden Amerika, derhal çe- kilmeye yanaşmamaktadır Ancak Birleşmiş Milletler Kuvvetleri İngiliz ve Amerikan askerlerinin yerini alır- sa, paraşütçüler ve deniz piyadeleri gerı döneceklerdir. haberlere göre, Eisenhower üç bin kişilik ha- reket kabiliyeti yüksek bir Birleş- miş Milletler kuvvetinin teşkilim dü- şünmektedir. Bu kuvvetler Lübnan ve Ürdün başşehirlerine yerleşecek- lerdir. Zira artık çok iyi bilinmekte- ir ki, hudutlar sıkı sıkıya kapansa tehlike içeriden -yani halk— vasıta lememekte, kapılar kapalı bile ol- sa pencereden içeri girivermekte- dir! Meselâ Kral Hüseyini "bilvası- ta tecavüz'"den korumak için, Birleş- miş Milletler ünüformasını taşıyan askerlerin mutlaka Tromanti ra- lın Sarayının önünde nöbet bekleme- si lâzımdır! Birleşmiş Milletlerin — krallara bekçilik etmesi fikri birçok delege- nin hoşuna gitmedi. Fakat hiç akla gelmeyen bir mukavemet, bizzat KralHüseyinin memleketinden geldi. Ürdün delegesi Abdül Manen Rifat, “şartlar ne olursa olsun, Ürdün top- raklarında Birleşmiş Milletler müşa- hitlerinin veya silâhlı — kuvvetlerinin yerleşmesine müsaade edilmeyeceği"- niaçıkladı. Anlaşılan Kral Hüseyi- --n Birleşmiş Milletler kuvvetlerine itimadı yoktu. Bu sebeple Rifat İn- giliz askerlerinin kalması gerektiği- ni belirtti. Şu müttefiklere lâf anlat- mak, aman yarabbi ne kadar da zor- du! Sam Amca küçük Kral için bir kurtuluş kapısı hazırlamaya çalışı- yor, ama o ille de olamaz diyordu. Galiba Çan Kay Şek, Synghman Rhee kafilesine Kral Hüseyin karışmıştı. Sam Amcanın bu iki es— ki dostu, Amerika ne yapmaya kal- kışsa olmaz feryadını basmaya alış- mışlardı. Ellerinde kuvvetli birer tehdit silâhı vardı İşler biraz kötü gitse, Synghman Rhee Kuzey Koreye, Çan Kay Şek 600 milyonluk Çine yürüyeceklerini söylerler. Sam Am- 23