İnönü İstanbula gitmek üzere trene biniyor Basiret, — korku güneşin batmak üzere olduğu bir sa- tte İ ünün alâka çekici te- sadüfü Yeşilköy ava meydanında cereyan etti. Saat 16 idi ki, İnönüyü Ankaraya götürecek ola uçak meydana kondu. Ankaradan geliyor- du. Kapı açıldı ve ilk yolcu olarak kahverengi elbiseleri içinde Adnan Menderes göründü. Yanında "huzuru mutad Zzevat", yani İçişleri Bakanı Dr. Namık Gedik ve Hususi Kalem Müdürü, kibar tavırlı Muzaffer Er- sü vardı. Bu sırada H. enel Başkanı yukardaki bekleme salonun- a, pencerenin önünde oturuyordu. Etrafındakiler "Menderes geldi" di- yerek aşağıyı seyre koştular. İnönü "Yaa!" — demekle iktifa etti. — 00.073 plâkalı Cadilla çağın önüne ya- naşmıştı. Arabaya sağ kapıdan Men- eres girdi, Dr edik arkadan dola- şarak sol kapıyı açtı ve Başbakanın soluna oturdu. radan onbeş da- kika geçmişti ki hoparlör — Ankara yolcularını Baz uçağına davet etti biraz evvel Bir yol- Uçakta İnönünün yeri, Menderesın oturduğu yerdi. cu dĞ, emokrasi budur! Biri kalkar biri oturur" dedi. Ama P. Demokrasiyi sadece uçak koltukla— rına inhisara hevesli görünüyordu. Genel Başkanı Ankarada, meydan- da, C. H. P. mılletvekıllerı kalabalık bir grup halinde karşıladılar. Hepsi neşeli ve azimli görünüyorlardı. Ak- şam —gazetesinin muhabiri Güngör Yerdes cevabını herkesin merakla beklediği suali İnönü ye sordu "— Efendim Grubun teblıgı sıl olacak?" Genel Başkan bir kahkaha attı: — Ben ne bileyim? Tebliği Grup neşredecek.. Ben de seninle beraber öğreneceğim". Hava meydanından doğruca Par- nü- ti Merkezine gidildi. İnönü orada ar- AKİS, 23 AĞUSTOS 1958 demek — değildir yaptı. Mil- rubuna ce- vabın en aşağı ithamlar kadar sert olmasını istiyorlardı. nin muhalefet vazifesini yılmadan yapa- cağım herkes kati —surette anlama- lıydı, görmeliydi. C. H. P. meşru hu- dutlar içindeydi. Onu oradan ne ile- riye, ama ne de geriye kımıldatmak mümkün değildi. Bunun için katlanı- lacak fedakârlık varsa, C. H. P. Mil- letvekillerinin hepsi buna razıydılar. İnönü, işittiklerinden memnun oldu- ğunu sak]amadı Fakat mesele onun nazarında sertlikten, yumuşaklıktan ötede, bir hal çaresı bulmaktı ve ni- kadaşlarıyla ilk istişareyi letvekilleri i miyeti aşikâr aH GŞ AMİ, yurtta huzurun şartla— rını sarih teklifler halinde gözler ö- nünöğlermeliydi, gece Bulvar Palasın serin te- rasında yemek yiyenler aralarında İsmet İnönüyü de gördüler. İsmet İnönü bir küçük kadeh rakı içti ve az yemek yemeğe çalıştı. Bulvar Pa- lasın sahibini nefis şiş kebabından dolayı tebrik etmeyi de — unutmadı. Başka bir şey isteyip ıstemedıgı so- ruldugunda ellerini açara Yoo, dedi. Bu akşam çalışa- cağım" Hakikaten o gece, İsmet İnönü- nün Mebusevlerinde kaldığı evin kü- tüphanesinde ışık sabahın tam üç buçuğuna kadar yandı. Genel Baş- an oO saatte çalışmasını bitirdi. Ha- zırladığı, ertesi gün Grupta arka- daşlarına vereceği notlar ve yanaca- ğı konuşmanın esaslarıydı İnönü bunları tabii yeni türkçe olarak ve r eğri yazısıyla dikkatli şe- kilde kâğıda geçir. Sabahın üç buçuğunda yatağa gi- ren yetmiş dört yaşındaki lider, sa- YURTTA OLUP BİTENLER at yedibuçukta uyandı ve — mutadı veçhile derhal yıkanıp, traş olup gi- yinerek — hafif bir kahvaltı eti, bir evvelki çalışmalarını — yeni- bazı rötuşlar kıma tarihi sayılacak toplantısı, sa- at onda başladı. Bir kumandan emokrat liderler İsmet İnönü- çekingen bir insan sayıyor- Hattâ hususi -sohbetlerde demekten çe- kinmiyorlardı. itibaren iç politikada hava bir çok defa kızış- mıştı. İsmet Paşa her seferinde- bu gergın]ıgı Demokrat büyüklerce lardı. met P şanın mutlaka gerileyeceği, mücadeleyi göze alamayacağı zehabı bu çevrelerde uyanmıştı. Hele 1947'- de, Menderesin ifadesiyle "iki jan- darma gönderip . yi kapatabile- cek kudrete sahip oldugu günlerde" Büyük — Millet Meclisi kürsüsünde söylemiştir- gerilemiş olması böyle bir zehabın doğruluğuna inananları çoğaltmıştı. Öyle ya, bütün — kudret elindeyken iktidarı ver! Bu, korkak- lık değil de, neydi? C. H. P. nin Muhalefet yıllarında da İsmet Paşa- nın, bazılarınca beklendiği halde, ile- hiç gitmemiş "korkak lık'"ının delili olarak gösteriliyordu. Bunun, kuvvetlerini tartan, iyi hesa eden bir kumandanın ihtiyatlı olduğu gözden kaçmışa benziyordu. Nitekim son hadiseler İsmet Paşanın hare- ketlerinde korkunun değil, basıretın hakim bulunduğunu gösterdi. İstanbulda İsmet Paşa kuvvetler muvazenesinin — değişmiş — olduğunu, anlayışı kuvvetli bulunanlara, vah Yetkinerin müdahale teşeb- mukabelesıyle ilk defa gös- terdi. İnönü na nda kuvvet kuvvet degıldı Mılletın deste- verdiği, kuvvetti. smet Paşa şimdi arkasında hissediyordu. Nitekim İstanbul Valisinin aldığı ce- vabı daha sonra — başkaları da aldı- lar. Şimdi, bir çok kimsenin kanaa- tince D. P. ileri gelenleri yeni bir deneme yapıyorlardı. Ama bu hafta- nın sonunda Ankarada. C. H. P. çev- relerinde esen havayı tahlil edenler İsmet Paşayı ve arkadaşlarını kıpır- datmanın dahi kabil olmadığım an- ladılar. Demokratik rejimin onikinci senesinde ve bugünkü siyasi şartlar altında rejime malolacak bir ihti- yatsızlıkları İsmet Paş nın yüreği— ni oniki senedir titretmiş olanlar ar- tık 9 yl bir ıhtıyatsızlıkla rejimi değil, ancak kendilerini zarara — so- kabilirlerdi ve İsmet Paşa bunu bili- yordu. Nitekim Gruptaki bütün mü- zakereler bu hava içinde cereyan et- ti. Toplantının "tarihi" vasfı, böyle bir dönüm noktasını teşkil etmesin- den geliyordu. 11