parlatılmış, dürbünler faaliyete geç- mişti. Bu sırada "güzele bakmak se- uf felsefesinin — taraf- ve dini mevzular muharririydi! Tuvaletle gayet cazip görünen bazı güzeller, mayoları içinde seyir- cileri hayal sukutuna uğrattılar. İn- giliz güzeli için ise durum tam ter- sine oldu. En fazla alkış güzel goguslerı, nefis kalçası ve ba- hık eti vücudu ile Sophia ile Gina' ların memleketlisi. Italyan Guzelı ol- e li annesı, zekice bir plân hazırlamış- tı. Diğer güzeller lasteks mayoları ile etlerini iyice toplarken Olcay, si- yah ve bol saten bir kıyafet ıle latıf vücut hatlarını meydana koyuyordu. Plân kadar muvaffak olmuştu ki, seyırcıler arasından — bir delıkanlı kendini yere atıp Olcayın ayağını öp- seyırcılerle hafif el şakaları yapıyor- du. En ön sırada bulunan li ko mik Aziz Basmacı tam resım çeki- lırken güzellerin yanına — fırladı ve fimin heba olmasına sebep oldu. kararını çok daha önceden iyordu. Müsabakada sa- şında giyinmek, konuşmak, vırlardaki asalet de nazarı alınacaktı. Neticede beynelmilel jü- ri 19 yaşındaki Viyanalı bir sekreter olan Avusturya güzeli Hanni Ehrens- trasser'e birinciliği verirken böyle bir kompleksın ziyadesiyle tesiri altında kalmışt lmanca ve Portekizce dil- lerını konuşan Ehrenstrasser mavi g zlü ve sarı saçlıdır. Boyu 1.76, göğ- sü 94, beli 57, kalçası ise 94 santim- dir. İkinciliğe harıkulade bır tuvalet giymiş olan Batı üçün lüğe Avrupa Guzellık Kraliçeligine en fazla lâyık olan Fransa, dördün- cülüğe onbeş müsabıkın en umulma- yan güzeli Hollanda, beşinciliğe de şirin Fin güzeli seçildiler. Neticelerin ilanını müteakip, bü- yüleyici bir güzelliğe sahip — geçen yılkı Avrupa güzeli Hollandalı Cori- ne Bottschaffer, Ehrenstrasser'e ta- cını devretti a mıştı sahneye davet edildi. Başlamıştı, Kraliçelik pelerinini giydi lirken yeni Kraliçenin — yanağından veya elinden, -hiç olmazsa elinden - bir öpücük almamakla esaslı bir ana- neyi bozdu ve İstanbullulara psıko- log Gökayın hasretini bir kere daha duyurdu. Neticelerin ilânı üzerine ilk yay- garayı da İtalyan guzelı Elısabette Bota kopardı. Programın -daha gunluk bir faslı varken kalktı mem- leketine döndü ve büyük bir fiyas- koya sebeb oldu. 30 a T İ YA Ankara Muammer Karaca Kahkaha tüccarı "Masif İskemle" Sahnede hafif kırlaşmış saçlı, es- mer bir adam — Demokrasi dev- rinde fasulyanın nimetleri üzerine bir konferans çekerken seyirciler a- rasındaki orta boylu, — kibar tavırlı beyaz saçlı bir adam kahkaha gülüyordu. Kahkahaları yüksek sesle atıyordu ki etrafta o- turanlar gayri ihtiyari gözlerini sah- neden çevırıp bu heyazlanmış saçlı adama bak Doğr hiç de yabancı degıldı Seyırcıler arasın- da politika ile ktan — yakından biraz alakası n b damı tamdılar. P. Genel İdare tıf Benderlioğlu idi. Sahnede bir İktidar partisi Ge- nel Başkam edası ile fasulyenin ka- yıplara karışmasının bir politika icabı olduğunu izah eden aktör ise Muammer Karacaydı ve hemen her yıl oldugu gibi bu yıl da Ankaraya unca seyircilerine ne- yaşat ordu. Temsil miş, yaz boy şelı dakikalar "Masıf İskem- ettiği oyunun adı le"ydi racanın temsilleri D. P. ikti- darım hicvederken bite iktidar men- subinine sevimli gelmekte, Karacayı Gençlik Parkında her akşam Muha- lif Muvafık binlerce kişi ayni kah- kahkahalar içinde alkışlamaktadır. Dön baba dönelim ıllardan beri Muammer K raca adı, büyük şehir insanının" dilinde dolaşır Anadolunun küçük şehirle- rinde tiyatro diye bellenen kumpanyalarının yerine — büyü hirlerde Karaca — Tiyatro geçmıştır Yaz gelınce Karaca Tiyatro, İs- tanbuldan büyük —şehirlere çıkar. Yaz sıcağında gerçek — tiyatrodan dışarıya uğrayan halk, — Karacaya koşar. Nitekim şimdi Ankarada da T R O Tiyatro her gece seyirciyi güldürmektedir. "Masif İskemle" — İstanbulun bir gecekondusunda dokuz ay kirayı ver- meden yaşamasını beceren bir me- murun valilikle biten hikâyesini an- latmaktadır. Hüseyin memurluk ha- yatında bir türlü ilerliyememiştir. Bir gün de ev sahibi icra memurunu gönderir. Fakat Hüseyin resmi ma- kamların verdiği bir belgeye göre hayatta değildir. Ölmüş bir adamın kira borcunu ödemesinin imkânı ol- söyliyerek icradan yaka- Bundan sonra da Hü- seyin, ne zaman ve nasıl oldugunu anlamak için doğduğu kasabaya gi- er. PKasabanın Belediye — Başkanı, nüfus memurunun yanlışlıkla öldür- düğü adamı karşısında görünce te- lâşlanır. Türlü formalitelerden son- ra kendisine yeni bir — kimlik cüz- danı uydurulur ve Hüseyin ölümü- nün yıldönümünde — kasaba halkına kaymakam olarak bir nutuk çeker. Sah kaymakam Hüseyin, kın dertleri ile yakından ilgilendiği için çok sevilmiştir. Belediye Başka- nının ve daha başkalarının yolsuz- luklarını ortaya çıkarır. Vali olur. Beğendiğiniz gibi uammer Karaca İtalyan yazarı Nicola Manzari'niri peş perde— lik komedisini kendi anlayışına gö- re yenıden yazıvermiş. Tabii bu beş perdelik piyes, Karacanın siyasi, ah- Karaca binlerce lâki, içtimaî hicivlerinin hatırı için ters yüz edilip üç perdeye indiril- miş. Şehir — Tiyatrosunda bu mev- sim "Ölüler Vergi Ödemezler" adiy- le oynanan piyes Karaca Tiyatroda "Masif İskemle" olmuş Karaca için tiyatro — seyircinin kahkahası, alkışı için bir vasıtadır. Bu bakımdan eserin hiçbir önemi yoktur. Seyircinin tutmadığı espri- ler çıkarılır, her oynayışta eser ye- niden yazılır.. Muhakkak ki tuluat tiyatrolarının bu —özelliği — ağırbaşlı tiyatro ile hiçbir zaman bâğdaştırı lamaz. Bu görünüşü ile Karaca ger- çek tiyatro anlayışının en büyük düş- manıdır. Keza oyuncular da sırf sözleri nakleden birer — vasıtadan i- barettir. Hoş endamlı kızlar, kayna- na kılıklı hanımlar, züppe delikan- lılar sahnede arz-ı endam ederler. Sahnede hoş görünmekten — başka hiçbir kaygıları yoktur. Bu yönüyle de Karaca sahnesi, sahne sanatının en büyük duşmanıdır. Denilebilir ki, Karacanın — ger- çek tiyatro ile hiçbir ilgisi olmıyan, aksine bu memlekette iyi tiyatroyu yerleştirmeye çalışanların gayretle- rini baltalayan bu —kusurları aynı zamanda en büyük — meziyetleri ol- maktadır. Gerçekten her devirde, her memlekette olduğu gibi halk u- cuz zevk alma vasıtalarına alışmış- tır. Bu arada eski tuluat geleneği- mizi daha modern yollar içinde de- vam —ettiren tek — müessese ola- rak Karaca Tiyatro — alkışlanabilir. AKİS, 5 TEMMUZ 1958