Fakültesi Dekanı ve Senatörleri ıle münasebetlerini düzenlemişti. Ot senelik yakın arkadaşı Dekan Hıfzı Timurla gene içtikleri su ayrı git- miyordu. Senatör Abdülhak Kemal Yörük ve Senatör Suphi Dönmezerle pek ahbablık etmese de karşılaştık- ça selâmlâşıyorlardı. Büyüklüğün şanı Fırtına bir başka denizde daha du- rulmuştu. Nümayiş hâdiseleri ü- zerine pek feveranlı şekilde — açılan tahkikat da hava yumuşayınca tav- satılmıştı. Şensoyun başkanlığındaki tahkikat komisyonu soruşturmayı u- zattıkça uzatmıştı. Bilâhare raporu- nu hazırlamış, bunu esas kararı ve- recek Yönetim Kuruluna havale et- mişti. Yönetim Kurulu da raporu bi- raz tozlanması için rafa koymuştu. Tahkikatın, talebelerin imtihanlar i- çin yapmakta oldukları hummalı ha- zırlıklara sekte vermemesi için aza- mi gayret ve itina sarf edilmişti. Şimdi imtihanlar bitmiştir. Yöne- tim Kurulu tozlu raporu raftan in- direcek ve inceliyecektir. Fakat ka- rarlar vicdanlarda çok daha önceden verilmiştir. Nihayet tahkikat komis- yonu ve Yönetim Kurulu üyeleri de talebelik hayatı yaşamışlardır. Genç- liğin heyecanı, davranışları ve düşü- nüşü hepsinin em de ziyadesiyle malümudur. Bilhassa gençliğinde ele avuca sığmaz mizacı malüm olan Timurun o zamanki aklı ile sanıkla- rın tuttuğunun aksine bir yolu ter- em etmiyeceği muhakkaktır. Kısaca- sı, takriben İki ay devam eden, acı ve eğlenceli muhtelif — safhalar gös- teren tahkikat neticesinde ya iki ya da en fazla Uç kişiye basit cezalar verilecektir. Çünkü —1957-8 ders yılı badiresinin altına tatlı bir şekilde İki çizgi çekilmesini istiyenler İstan- bul Üniversitesinde ezici ekseriyet- tedirler. Kapalı yarayı deşip üzerine husumet tuzunu serpmek muhakkak ki en elverişli usul değildir. Böylece Üniversite hâdiselerinin — geride bir tek kurbanı kalacaktır: Ahmet Özel- ler, Hüseyin Avni öktürkler zinci- rinin esaslı baklalarından Celâl Yar- cı! Bir dekan seçildi Ankara Üniversitesi Tıp Fakülte- si — profesörleri geçen — haftanın başında bir gün oldukça heyecanlıy- dılar. Aylardan beri devam eden kulis — faaliyeti bitmiş, Fakülteye Dekan seçme saati gelip çatmıştı. Aslında bu normal bir hâdise olmak gerekirdi. Müddetini dolduran De- kan yerini, kendisinden sonra seçile- cek arkadaşına -en çok reyi topla- yacak profesöre- — terkedecekti. Fa- kat Ankara Tıp Fakültesinin husu- siyetini bilenler, devam edegelen çe- kişmeleri hatırlayanlar yaşanan fevkalâdeliğin — boşuna — olmadığını kolayca kabul ettiler. Ortada çetin bir mücadele vardı AKİS, 5 TEMMUZ 1958 Prof. Hüseyin Nail Kubalı Uyuyan — prens! Sona eren İktidar Senelerdir Fakülteyi diledikleri gi- bi idare eden Dr. Kazım Aras -Sabık ekan- ve arkadaşları, bu defa bütün enerjilerini — sarfettikleri halde hiziplerini mağlübiyetten kur- taramadılar. Kantemirler, Toygar- lar, Doğramacılar, Ertuğlar ve ya- kınları iktidarı muhaliflerine teslim etmek zorunda kaldılar. — Profesör Kâzım Arasa bazı dedikodular dola- yısıyla geçen sene işten el çektiril- mesi, kendi ideal arkadaşlarına bir- çok imkânı açarken — muhaliflerine hırçın muamelesi, şüphe yok ki hiz- binin hezimetinde ve bu hızbın kar- şısında bir kuvvetli blokun teşekkü- lünde önemli rol oynadı. Nitekim se- çim günü — büyüklere yakınlığıyla şöhret yapan bir ekip, selâhiyetleri- ni fakültenin sevilen genç profesörü Zafer Paykoça devrett Yeni Dekan şimdi bir çok prob- lemle karşı karşıyadır. Evvelâ, fa- külteyi siyasi tesirlerin dışında, muh tariyetin esaslarına göre idare ede- cek, kayırmalara iltifat etmiyecek ve fakultede samimi bir birlik havasının teessüsüne gayret sarf edecektır E— nerjik ve genç ilim adamı Dr. koç, rakibi Profesör Ertugu geçen— lerde maaşı hususi kanunla arttırı- lan Başbakanlık doktoru- çok az farkla — yenebilmiştir. Ahmet Salih Korurun telefonlarına Trağmen bir burun farkla da olsa kazanılan ba- şarı kıymetlidir ve — ancak dikkatle yapılacak ciddi bir mesai ile devam ettirilebilir. Tıp Fakültesinin bütün mensupları bir şeyi şimdi çok arzu YURTTA OLUP BİTENLER etmektedirler: İktidarı kip, centilmenlikle Dr. Zafer Payko- ça yardım etsin, onun başarısı için çalışsın. Zira bahis mevzuu olan, Tıp Fakültesinin — yükselmesidir, — geliş- mesidir. devreden e- Çalışma (Savcılık eliyle, Hayrettin Haziran Çalışma Bakanı Erkmenden aldığımız. 30 1958 tarihli tekziptir.) Akis Yanlış Aksettiriyor Mecmuanızın 14/Haziran/1958 arih ve 214 sayılı nüshasının 15 müteakip sayfalarında "Çalışma" başlıgı altında intişar eden yazı tet- kik edildi. Teknik bakımdan olduğu kadar, ihtiva ettiği haberler bakımından da ciddiyetten mahrum ve hatalı görü- nen mütalâalarınız hakkında aşağı- daki tavzihin — yapılmasında — fayda mülâhaza olundu "Zoraki emlâkçi" olarak — vasıf- landırdığımız İşçi Sigortaları Kuru- mu, Kanunu mahsusla kurulmuş ve amme hizmeti gören bir devlet te- şekkülüdür. İhtiva ettiği sigorta kol- larına ait fonların ne suretle işleti- leceğine dair hükümler 6900 saydı Maluliyet, İhtiyarlık ve Ölüm Sigor- taları Kanununda gösterilmiştir. Kanunun 40 ıncı maddesi aynen; " Maluliyet, — İhtiyarlık ve Ölüm Sigortaları için ayrılacak karşılıklar; a) Milli Bankalara b) Devletin çıkardıgı veya olduğu tahviller c) Gayrımenkullere d) Sigortalılara — mesken inşası için ve bu meskenleri ipotek etmek kefil suretiyle gayrimenkulun değerinin B 90 1 karşılığı olarak yattır. ılmak suretiyle işletilir" denilmektedi Goruluyor ki, İşçi Sigortaları Ku- rumunun gayrım enkul iktisabı (satın almak veya inşa ettirmek yollariyle) Kanunun emrettiği bir husustur ve binaenaleyh Kurumun emlakçılıkle bir güna alâkası yoktu Yine bu madde metnınden anla- manız gerektiği üzere, İşçi Sigorta- ları Kurumunun sahıp olması lâzım gelen gayrimenkuller ile. Sigortalı- lar için ipotek karşılığı inşa edilen değildir. Birincisi, mülkiyetinde ve binaenaleyh i Kuruma ait gayrimenkuller; ise, mülkiyeti ve intifaı sigortalıya ait meskenlerdır Bu cihet böylece — belirtildikten sonra, simdi —İstanbul'da — Atatürk Bulvarında inşa edilmiş bulunan a- partmanlar mevzuuna geçebiliriz. Tamamiyle indi ve maksatlı mü- talâalarınızın taallük ettiği İstanbul Atatürk Bulvarı, Bozdoğan Kemeri 15