DÜNYADA OLUP BİTENLER Herkes gayri memnun Gelgelelim bu güzel lâflar ve bü- yük projeler, ne istiklal için dö- vüşenleri, ne müstemlekecilerle işbir- liği yapan Cezayirdeki Albayları memnun etmektedir. —Hindi Çini harbi sırasında Çinin komunıst lide- ri Mao'nun halkı sürüklemek ve tam bir disiplin çemberı içine almak için başvurdugu Lenin'den miras teknik- leri öğrenen Albayların Cezayir hak- kında sarih fikirleri vardır. Psikolo- jik harbin mütehassısı kesilen — Al- baylar, De Gaulle'ün çizmeden yu- karı çıkmamalarını ihtar — etmesine rağmen, Umumi Selâmet Komitele- rini idari taksimata muvazi olarak, Cezayir sathında bir örümcek ağı teş- kil edecek şekilde genişletmektedir- ler. En alt kademesinde hücrelerin bulunduğu bu teşkilât sayesinde, ar- kadaşlarının beyni haline gelen Al- bay Lacheroy, halkı istediği gibi kul- lanabileceğinden emindir. Bu sebep- le Albaylar, Umumi Selâmet Komi- telerine rakıp bir teşkilât ortaya çı- kartacak olan De Gaulle'ün emretti- ği belediye seçimlerinin yapılmasına karşı koymuşlar ve bunda muvaffak olmuşlardır. Ancak, Selâmet Komite- leri — teşkilâtını tamamladıktan ve demir bir disiplin ıçıne alınan halkın "beyni yıkandıktan" sonra umumi seçimlere gidilecektir. İşte De Ga- uülle ve Malraux'nun 1lâf ettiği seçim- ler hakkında Albayların düşüncesi budur ve otoriter General da lara karşı harekete geçmemektedir. Bu hareketsizlik karşısında — Albay- lar, değil Cezayirde, Fransada cüretlerini arttırmışlardır. şeh- rinde paraşutçu birlikleri Sendıka binasını yağma etmiş ve birçok kişi- yi yaralamışlardır. Keza Auxerre'de paraşütçüler bir Cumhuriyetçi gruba saldırmışlardır. Toulouse'de radikal- lerin organı meşhur bir gazetenin bu- lunduğu binaya bomba koymuşlardır. Birçok mahalli askeri şef, paraşütçü- lerin hareketini tasvip ettiklerini a- çıkça söylemektedir. Disipline son derece düşkün Ge- neral De Gaulle'ün bu hadiseleri gör- memezlikten gelmesi, affedilmez bir zaaf eseri olarak tefsir edilmektedir. Daha Fransadakilere lâf anlatamıyan General de Gavulle, metodik Albayla- a, asıl karargahları olan Cezayirde nasıl lâf anlatacaktır? Ya istiklal, ya ölüm! u hadiseleri yakından takip eden ye Fransaya karşı amansız bir mücadeleye girişen Cezayirli Milli- yetçiler, iyi niyetlere sahip olsa bile General de Gaulle'ün işbaşına gelme- siyle hiçbir şeyin değişmediğini dü- şünmektedirler. Hele — Generalin ve 'Söz Nazırının" benimsediği "Ceza- yir Fransızdır" — sloganı — Milliyetçi şefleri güldürmektedir. Nitekim geçen haftanın ortasın- da bir Fransız gazetecisine beyanat veren, milliyetçi liderlerden — Kerim Belkasım, Generale itimat etmeleri için ortada müsbet hiçbir şeyin bu- lunmadığım ve Cezayirin istiklâli ta- nınmadıkça meselenin çıkmazda ka- lacağını söylemektedir. Belkasım'a göre De Gavulle hakikaten bu mese- leyi halletmek istiyorsa, Fransız hal- kına hakikati söylemeli, "Cezayirli- lerin Cezayirli olmak — istediklerim" anlatmalıdır. Aksi halde harp eski- sinden daha merhametsız bir şekilde devam edecek ve büt uzey rikaya yayılacaktır. Böyle bir taktiğe talihsiz Süveyş Seferi ve Sakiet bombardımanından evvel, Sosyalist Dışişleri Bakanı Pi- neau da başvurmuş, ama bu tecrit fikrinin hayal olduğunu — tecrübeyle öğrenmişti. Zira Atlantik Okyanu- sundan Basra Körfezine kadar bütün Arap halkı Cezayirli — Milliyetçilerin safındadır. Bu sebeple halkın tapın- dığı bir Arap lideri bile, Cezayir da- vasında yan çizmeye cesaret edemi- yecektir. Nitekim Fransız - Tunus anlaşmasından sonra De Gaulle hak- kında methiyeler söyliyen — Burgiba Cezayirin istiklâinden — bahsetmeyi Maco - Tse - Tung Söz dinlemeyen dost 22 unutmamıştır. Cezayirli Milliyetçileri ilk, defa, bir hükümet temsilcileriy- miş gibi, Tunus ve Fas devlet adam- larıyla masa başına — oturmuşlardır. Mısırdan gelen haberler de, Kahirede bir Cezayir Hükümetinin kurulmak üzere olduğunu —bildirmektedir. 28 Asyalı ve Afrikalı devlet, Cezayir meselesini yeniden Bırleşmış Millet- lere getirmeye kara vermişlerdir. Bu şartlar altında 11ham1n1 Makya- velderi alan kısa görüşlü bir siyase- tin hüsranla biteceği şüphesizdir. Cezayir hakkındaki plânını sarih bir şekilde açıklamamakla beraber, General de Gaulle'ün — Cezayirlileri Fransız vatandaşı yapmak gibi ha- yali bir fikre saplandığını gösteren bir sürü delilin mevcudiyeti, Kuzey Afrikanın istikbali hakkında — iyim- serliğe kapılmaya imkân — bırakma- aktadır. Kü Doğu - Batı Kızışan soğuk harp Geçen haftanın — sonuna — doğru Rusyadan gelen haberler, — yük- sek kademe konferansının hayal ol- mak üzere bulunduğunu göstermek- tedir. Rusların evvelce kabul ettikle- ri, zirve konuşmalarına doğru zayıf, bir ümit kapısı açan Cenevre tekni konuşmaları da neredeyse suya düş- mek üzeredir. Zira Ruslar, Amerika- ya verdikleri son notada, nükleer si- lâh denemelerine derhal son veril- medikçe, nevre Konferansına ya- naşmıyacaklarını açıklamışlardır. Batılıların ise bu, şartı kabul etme- leri imkânsızdır. Amerika — nükleer denemeleri durdurmayı canı gönülden istese bile, müttefiklerinin ısrarı üze- rine bu teşebbüsten mecburen vaz- geçecektir. İngiltere çoktan beri de- nemelerin durdurulmasının aleyhin- deydi. Amerikanın atom sırlarını İn- giltereyle paylaşmayı kabulü üzeri- ne bu itiraz önlenmişse de, — şimdi Fransa sesini yukseltmektedır Ge- neral de Gaulle'ün Fransası, atom bombasına sahip olmak, bunun için de gerekli tecrübeleri yapmak az- mindedir ve rika müttefikleri- ne söz geçirecek durumda değildir. Son gelen haberler, Rusyanın da kocaman dostu Çine meram anlata- madığını göstermektedir. Kruçef'in "Kızıl Çini doğrudan doğruya ilgi- lendiren meselelerin o olmadan zirve konferansında konuşulmıyacağını" soyledıkten sonra geçen hafta, “Çi- nin menfaatlerine zarar verecek me- seleleri münakaşa etmek — niyetinde olmadığını" açıklaması bunun delili- dir. Batılı tefsirciler, Rusyanın sert- leşmesinin Çinin isteği üzerine vu- ku bulduğunu yazmakta müttefiktir- ler. Bazı tefsirciler, bunun dışında, Kruçefın yakınlaşma — teşebbüsleri- nin, Batıda aksi seda bulmamasını AKİS, 5 TEMMUZ 1958