YURTTA OLUP BİTENLER Ticaret Umum Müdürü Mazhar ve Ziraat Fakültesi profesörlerinden Hüseyin Cahittir. Agah efendi, nevi şahsına has ha- li tavrı, girişkenliği çok konuşma- sı ve bilhassa hocalarının gözüne gir- me kabiliyeti sayesinde mektepte da- ima İyi talebelerden biri sayılmıştır. Bursa Lisesinden sonra İstanbul Hu- kukuna kaydolan ve burayı da 1933 de bitiren Agah efendi önce Bursa maiyet memurluğuna tâyin edilmiş, bir ara lisede tarih, coğrafya ve Fransızca okutmuş, sonra da Devrek kazasına kaymakam olmuştur. 1935 de başlayan kaymakamlık — hayatı 1950 arifesine kadar devam etmiş ve bu arada genç idare adamı sırasıy- la Orhaneli, Ilgaz, Şirvan, Beşiri, Ol- tu, Gönen kaymakamlıklarında bu- Fikri Apaydın Geçmiş zaman olur ki... 1944 yılında merkeze a- Bakan- lunmuştur. bir müddet Içışlerı mış sonra 1946 da Kartal Kayma- kamlığına tâyin edilmiştir. 1947 de Kartaldan Fatih aymakamlığına nakledilen Erozan, 1949 da Tekir- dağ Vali muavınlıgıne getirilmiş, ancak bu arada devrin İçişleri Ba- kanı Emin BErişirgille arası — açıldı- ğından tam seçimlerin arifesinde D.P. ye geçerek Bursadan adaylığını koy- muştur. 1950 de Bursadan milletveki- li seçilen Erozan siyasi hayatta da girişkenliği ve cerbezesiyle dikkati çekmiştir. Topçu ateşi M eclis Başkanlık divanı geçen dev- rede de Muhalefetin itirazlarına yol açmıştı. Fakat bugünlerde bilhas- 10 sa İsmet İnönü bu meseleyi ciddiyet- le ele almışa benzemektedir. Doğru- su istenilirse, müzakerelerin idare e- diliş tarzmdan gündemin tanzimine, itiraz ve şikâyetlere hak vermemek Ah, biz de bir öyle mahküm olabilsek! D ünyanın neresinde basın hür- riyetine karşı bir tedbir dü- şünülürse, dünyanın neresinde bir gazeteci hapsedilirse mute- ber Zafer gazetesi hemen se- vinçle -ve çok zaman hakikati değiştirerek- ilan ediyor — ya.. sefer de, Pakistanda iki gazetecinin ikişer sene ağır hapse mahküm olmasını ele al- ınış. Ah, biz de bir öyle mah- küm olabilsek o kadar sevine- ceğiz ki! İki gazeteci Batı Pakistan valisi Gurmaninin, bir Pakistan eyaletını Hındıstana vermek i- çin Hind İçişleri Bakanına mek- tup yazdığını iddia etmişler ve mektubun fotokopisini neşret- mişler. Gurmani mahkemeye müracaat ederek mektubun sah- te olduğunu bildirmiş ve sahteci gazetecilerin cezalandırılmasını istemiş. Mahkeme sanıklara is- pat hakkı tanımış. Cumhurbaş- kanı ve Başbakan hariç, mem- leketin hemen bütün büyükle- ri mahkemeye celbedilerek din- lenmişler. Hatta hakim Başba- akkında ağır sözler dahi sarfetmiş. Duruşmalar sonunda anlaşılmış ki gazetecilerin neş- rettikleri fotokopi uydurmadır ve Gurmani böyle bir mektubu asla yazmamıştır. Bunun üzeri- ne gazeteciler, iftira suçundan ıkışer sene hapse mahküm edil- Bır şahsa yalan yere damgası vurma- nın iki .sene hapisle cezalandı- rılmasına söz söyleyecek kimse yoktur. Galiba Zafer iki gazetecinin ispat edilmiş bir muvazaa iddi- ası, masum bir karikatür, niha- yet tebessüm uyandıracak bir fıkra veya "dar elbise, iyi bo- yanmış pabuç gıymekten hoşla- nır" demek suretiyle bir Baş- bakanın hususi hayatının edilmesi yüzünden mahküm dildiklerini sanıyor. Ooo efendimiz nerede, biz nere güçtür. Mesela Basın kanununun, gün- deme ahnışındakı süratle Muhalefetın gensoru önergelerinin sırada bekle ği müddet mukayese edilince, dıvanın takdir ölçülerinin bir olmadığı mey- dana çıkmaktadır. İçtüzük tadilinden sonra bütün para cezalarının muha- lif milletvekillerinden kesilmesi, Mec- lisin tereddütsüz en müdahaleci mil- letvekilleri olarak bilinen "ön Demokratları"nın hep bir ihtarla va- ziyeti idare etmeleri de şikâyetleri arttırmıştır. İsmet İnönünün Başkanlık diva- nından şikâyetleri, Başkanlık divanı- nın tutumu değişmediği — müddetçe devam edeceğe benzemektedir. Bir Parlâmentoda müzakerelerin selâmet ve sükünetini Başkanlık divanına herkesin duyması gereken saygı ve itimat sağladığından bu şikâyetlere kulak kapamak kolay değildir. Tabii, meseleyi hal için çok kolay bir yol vardır: Muhalefet de, Meclisteki nis- İbrahim Kirazoğlu Üçüncü adam betine uygun olarak Başkanlık diva- nına iştirak ettirilir. Her tarafta tat- bik edilen usul budur. zaman ta- rafsızlık kendi kendine kurulur. Baş- kan vekilleri, üzerlerinde münakaşa bulunmayan mutedil partililerden se- çilir. Müfritler de Başkanlık divanı azası olarak değil, Meclis tabırıyle silahşör diye kullanılır, bunlar: cumlar yaptırılır, hücumlar karşılat— tırılır. Şımdı Meclisin bu döneminin bir "ara seçimi fırtınası" ile bitmesi bek- lenmektedir. Kasıma kadar durulduğu takdirde o zaman Me teşekkül tarzının Başkanlık divanının teşekkül tarzı için de esas ittihazı pek âlâ kabil olabilir ve bu, mükem- mel bir teamül teşkil eder. AKİS, 14 HAZİRAN 1958