ha göre tedbir alacağı, havanın "milli huzur havası" haline gelece- ğini ümit ediyordu. Buna — mukabil Dr. Namık Gedikin en amansız düş- manları bıle hususi menfaat bahsin- de, güttüğü hayat bahsinde, püri- tenlik bahsınde İçişleri Bakanına kusur bulmayı vicdanlarına — ka- bul ettiremiyorlardı. Bu bakımdan Dr. Gedikin daha az mühim bir mevkie transferi, kabinede tadilat gayiaları tahakkuk ederse, akla d ha yakın geliyordu. Ayrı şikâyetler aha liberal bir politikaya ta- raftar görünmekle beraber, hat- ta bazen parti içinde rejimin ısla- hı lehinde vaziyet aldıkları — halde tedvir ettikleri vazifeleri tedvir ediş tarzları Grubun şikâyetine yol açan iki Bakan ise Emin Kalafat ile Sa- met Agaoğludur. Kalafatın en iyi ahbapları bile bugün — 1954, 1955 Emin Kalafatını çoktan kaybet— iş olmanın esefini yüreklerinde duymaktadırlar. Devlet Bakanı, şa- yanı dikkat derecede değişmiştir. Emin Kalafat ile Samet — Ağaoglu hakkında D. P. çevrelerinde yüksel- tilen tenkitler tamamiyle aynı ma- hiyettedir. Biri döviz işlerinin sev- ki idaresinde, öteki Sanayi Bakan- lığı gibi kilit mevkiinde, pek — çok kimseye gore mükemmel bir icra- atın Örneğini vermeye maalesef mu- vaffak olamamışlardır. Sanayi Bakanlığı meselesı akat bu hafta, üzerinde en ziya- e durulan bakanlık gene Sa- nayı Bakanlığı oldu. Herkes, bir yan- örülmemiş Kalkınmadan bah- sedılırken öteki taraftan bu bakan- lığın daha uzun müddet açık bıra- kılamıyacağına inanıyordu. Bakan- lık için, Samet Ağaoğlunun istifa- sını hemen takip eden günlerde Ser- ver Somuncuoğludan bahsedılmıştı Fakat böyle bir tâyinin D. P. de tasvip edilmeyeceği muhakkak— tır ve Adnan Menderesın işlerin bu- günkü halinde D. P. kızdıracak bir hareket yapmaktan dikkatle ka- çınacağını tahmin için kâhin olmak lâzım değildir. Buna mukabil, sonra ortaya atılan Atıf Benderli- oğlu ismi akla nisbeten yakın gelmek- tedir. Atıf Benderlioğlunun son de- rece dürüst bir insan olarak tanın- ması, üstelik kendisinin bir müddet ten bert parti dahilinde ıslahat ha- reketlerine elebaşılık etmesi hiç olmazsa bu yolda bir teklifi makul göstermektedir. Ancak Atıf Bender- lioğlunu tanıyanlar, Yozgat Millet- vekilinin daha ziyade genis bir kabi- ne tadilâtı vuku bulduğu ve bazı kimseler hükümetten ayrıldığı tak- dirde vazife kabul edeceği hususun- da müttefiktirler. Hatta o mevzuda musir davranacağı anlaşılmaktadır. D. P. Zihniyet mücadelesi u haftanın başında pazartesi gü- nü, başkentte bir haber dudak- larda tebessüm uyandırdı. — Gazete- ler ertesi gün, haberi teyit ettiler: 8 Murat Âli Ülgen Turnayı gözünden vurdu İkı emekliye sevk — muamelesinin iptali yolundaki Büyük Meclis Di- lekçe Komisyonunun kararına Af yonun meşhur milletvekili — Murat Âli Ülgen itiraz etmişti! İptal ka- ran, bundan bir ay kadar evvel u- mumi efkârda geniş ve D.P. için son derece müsbet akisler uyandır- mıştı. Emekliye sevkedilen bir Tem- yiz âzası ile bir vali muavini, hak- larında gösterilen 'lüzum yersiz olduğu yolunda Mechse bir dilekçe vermişlerdi. Komisyon — dilekçeleri incelemiş ve mevcut muvafık muhalif milletvekillerinin ekseriyetiyle mağ- durları haklı bulmuştu. Emekliye sevk muameleleri iptal olunmalıydı. Fakat kararın katiyyet kesbetmesi için bir ay zarfında hiç bir millet- vekilinin buna itiraz etmemesi ge- rekiyordu. Bu haftanın — başında, müddetin, dolmasına sadece bir kaç gün Varken Afyon milletvekili Mu- Tat Âli Ülgen itiraz sesini yükselt- miştir. Şimdi mesele Meclis Umumi Heyetine gelecek ve orada müzake- re edilip kati karara bağlanacaktır, urat Âli Ülgenin itirazı bekle- nilmiyor değildi. Hatta, bunda geç bile kalmıştı. D. P. Grubu içinde, alemdarlığını olmasa bile en gösteriş- li temsilciliğini eski Konya, yeni Afyon milletvekilinin — yaptığı — bir zümre rejim bahsinde hiç kimsede tereddüt uyandırmayacak bir görüşe sahiptir. Emekliye sevk kararları- nın Zzedelenmesi bu görüşün sahip lerini elbette ki müteessir edecektir. urat Ali Ülgenin itirazı habe- rinin duyulmasından sonra, mesele ehemmiyet kazandı. Bu haftanın or- tasında bir ço . milletvekili, dilekçeler hakkındaki parti — noktai nazarının evvelâ Grupta tesbitini ve Okuyucu mektupları Politikacılar — hakkında elikbaşın, imar hakkındaki ko- nuşmasında D.P. İktidarına mü- zahir olmadığını söylemek — lüzu- munu hissetmesi, e son Danışma Kongresıyle başlaya P.'ye kur yapma polıtıkasının halk oyumuzda — yarattığı kötü intiba- nın nihayet anlaşılmaya — bağlan- dığına acaba bir işaret teşkil eder Pek sanmıyorum. Zira, ayni Çe— likbaşın, Seker Bayramının ilk gü- nu Yeni Günde çıkan bir beyana- ıyla, Burdur Belediye Meclısınde çogunlukta bulunan Hür. P. lerin, yine Çelikbaşa göre, D. P. e— liyle yapılan baskılara dayanamayıp bir aşkan olarak seçme- leri olayını, her nedense, pek öv- meye değer bulduğunu da hatırla- maktan kendımı alamıyorum. Hal- buki, her iz'an sahibi Vatandaş, Bur- dur Belediye -Meclisinin Hür. li üyelerinin bu başeğme hareketini, devamlı olarak Batılılıktan dem vu- ran bu Partinin kendisine vermek istediği bu vasfa pek o kadar uy- gun göremiyecektir. Kaldı ki yine Çelikbaş, bütçe müzakereleri esnasında Mecliste, i- mar konusunda Hükümeti tenkıt eder; amma, muvazeneyi bulmak için —de, yerli yersiz. Hükümeti “tebrik" etmeye kalkışır. Misal mi istiyorsunuz" 26.11.1958 tarihli T. B. Zabıt Ceridesi, sayfa 701. Malıye Bakanlıgı butçesı Fasıl: 663 - Tevzin, Tanzim ve — Teşvik 102.275.992 Türk İirası. Sayın Profesör ne bu- Karşılıkları Bakınız, yuruyorlar "Hukumetin bu tahsisatı koymak suretiyle yepyeni ve cesaretli bir a- dım atmış olması yerindedir." ncak, biraz sonra, eski S.B.F. Dekanı, iktisadi devlet teşekkülle- rinin açıklarının emisyonla finanse edıldıgmı hatırlatıyor ve şöyle di- yor "Bu tahsisatla Hükümet, gayri- kâfi de olsa, enflasyoncu politikaya muayyen olçu "Dur ben istikrara doğru yol alacagım demiştir." Simdi sayın iktisat profesörüne sormak istiyoruz: Kendi Partisinin yayınladığı bütçe tenkidinde — 1958; bütçesi acık olarak — gösterilmemiş midir? Ve, bir bütçe topyekün a- çık olduktan sonra, vaktiyle emis- yonla finanse edilen bir kalemin o bütçeye ithali, bizde esas itibariy- le bütçe açıkları dolayısiyle Mer- kez Bankasınca yine de emisyon yapılacağına göre, ne değiştirir? Görülüyor ki Çelikbaş, ya ikti- sat bilgisini unutmuş; veyahut Hü- kümete söyle bir çiçek atmak lü- zumunu duymuş. Hangi ihtimali tercih etmek, Profesörün Jlehine olur, bılmıyoruz Ancak, birincisi- nin tercih edilmesi herhalde Hür. P. nin lehinde olurdu. Ne çare ki... Ömer Sar. - Ankara AKİS, 3 MAYIS 1958