ce biliyordu. Gazetede faydalı ola- bilirdi. Anlaştılar. Subaşı bir yıl ön- ce girdiği ve ilk hazırlıklarına ka- tıldığı İnönü — Ansiklopedisi — büro- sundan ayrıldı. Kısa bir müddet son- ra da. göründü Sıvasın bağları. 1915 yılında İstanbulda doğmuş- tu. Babası eski Darülfünun müderris" lerinden Tevfik Subaşı idi. İlk tah- silini Kadıköy okulunda — yaptıktan sonra orta tahsilini Bursa lisesin- de tamamlamıştı. 1936 da 1liseyi bi- tirince Ankaraya gelmiş, iki yıllık bir aradan sonra Dil ve Tarih Coğ- rafya Fransız Dil ve Edebiyatı şu- -esine — yazılmıştı.. Bir yandan dışar- da ça lşıyor bir yandan tahsilini ik- male uğraşıyordu. Üç yıl sonra İnö- nu Ansiklopedisine girmişti. Nasuhi Baydara rastlamasını takiben gaze- teciliğinin çıraklık devrini Sivasta, Ülke gazetesinde geçiren Subaşı o da bir yıl kaldı ve kendisine "usta" diye hitap ettiği Kemal Zeki Genc- osmanla beraber çalıştı. Sivasta ga- zete çok güç şartlar altında çıkıyor- du. Matbaa tesisleri kifayetsizdi. İş- ler gün ağarmadan bitmiyordu. Bir yıl sonra gazete başka ellere devre- dildi, fakat mürekkep kokusu Su- başının ciğerlerine sinmişti. Anka- rada kendisine Ulusun akşam sayı- sı, Ankara Akşam Haberleri sekre- terlıgı verildi. Şinasi Nahidle orada tanıştı. Müşterek çalışmaları pek zevkli geçiyordu. Subaşı — mesleğine artık adam akıllı ısınmış, ona dört elle sarılmıştı. Gazetedeki — munta- zam ve devamlı çalışmaları Ulusun Yazı İşleri Müdürleri Münir Berik- le, rahmetli Cemal Sağlamın gözün- den kaçmadı. Bir yıl sonra — Ulus Gazetesinin gece sekreterliğine geti- rildi. Artık mesleğin en — anaforlu noktalarından birinde yer almıştı. O zamanki Ulusun gece — sekreter- liği demek, partililerin telefonların- dan baş alamayıp gazetenin çıkma- sının tehlikeye gırmesı demekti. Bu şekilde bir mesai yıllarca, — Ulusun hususı bır kanunla kapanmasına ka- dar s Bu arada Amerikan hü- kumetı tarafından davet edilerek NATO memleketlerinin — gazetecile- riyle beraber Amerikada bir aylık bir gezi yaptı. Subaşı Ulusun kapa- tılmasından sonra Nihad Erimin çı- kardığı Yeni Ulus ve Halkçı gazete- lerinin sekreterliğini de deruhte et- ti. O devrede gazetecilik mesleği ile siyaset bocalamalarını bağdaştırmak çok güç oluyordu, 1955'de Halkçıdan ayrıldı İstanbulda kurulan — Tercü- n Gazetesinin Yazı İşleri Müdür- lüğünü üzerine alarak — gazetenin kurucularından Cihad Babanla bir- likte çalıştı. Meslek hayatı boyunca Ankaradan ayrılmamış bir gazeteci için İstanbulda gazete kurmak ko- lay bir iş değildi. Fakat Baban usta bir gazeteci idi. Mesleğe şey getirmesini — biliyordu. gündüzlü müşterek bir — mesaiden sonra gazete kuruldu. Fakat Subaşı bir nra Ankaraya dönerek as- kerlık vazifesini tamamladı. Bu vasi. AKİS, 3 MAYIS 1958 fenin sonunda da Ulus Gazetesinin Yazı İşleri Müdürlüğüne getirildi.. ]ğırakmayan politika I şte, 13 yıl böyle geçmişti., 13 yı- lın sonunda, haftanın başın- da, pazar günü Nihad Subaşının 65 yaşındakı dul — annesinin Kadıkö e, Mühürdardaki evine altısı er— kek, ikisi kız sekiz genç insan gel- i. alk — Partisine — mensuptular. Yaşlı Subaşıya, Nihad gibi bir evlâ- da sahip olduğundan dolayı tebrik- lerini bildirdiler ve sabır dilediler. arakter zaaflarının böylesine bol- laştığı, dümen kırmaların bu kadar çogaldıgı bır devırde Nihad Subaşı gibi fikir adamları elbette bir emsal olacaklardı. Nihad Subaşı bir parti- ci değildi. Hatta partili olmasını te- YURTTA OLUP BİTENLER karak, daha çok çalışarak mesut, sakin yaşıyordu. Demek politikaya atılmamak başı dertten uzak tut- maya yetmemişti. Politika gelip, Ni- had Subaşını bulmuştu.. Heder edilen kabiliyet Türkiye Cumhuriyeti , Hükümeti Başkanını — yazısıyla küçük dü- şürdüğü tescil edilen Şinasi Berkerin politikayla alâkası, Subaşıdan da azdı. Kıymetlı bir ha- riciye memurunun oğluydu. bitirdikten sonra askeri girmiş, ikinci — sınıfına — geçtiğinde doktorluğu bırakmıştı. Hukuk tahsi- li yapmak istiyordu. O yıl, Ulus ga- zetesine girmişti. Suratle yukselme— si için hakikaten eşsi koza sa- hipti. Evvelâ, son derece kabılıyetlıy— Şinasi Nahid Berker aile yuvasında Dönüşü sadüfe borçluydu. 1948 senesinde,U - lus gazetesini çıkarırken o tar ihler- de Müessese müdürü olan ve C. H. P. lilerin en ileri safında görünüp ateşlısı imanlısı, silâhşörü diye bi- lin Naşid H kk Uluğ yıllık ıkramıyelerın partiye kayıtlı olma? yanlara verilmeyeceğini belirtmişti. Bunun üzerine genç sekreter "muame lenin ifası" için lüzumlu evrakı ha- zırlayıp Müessese müdürlüğüne ver- mişti. Bir ocağa kaydetmişlerdi ama, Nihad Subaşı bunun hangi ocak oldu. ğunu bile hatırlamıyordu. Asıl işi ga- zetecilikti, Daima gazeteci kaldı ve polıtıkaya atılmayı hatırından dahi çirmedi. Kitapları, ndört se nelık eşi, 11 yaşındaki Nejadı ve 7 daki — Yaseminiyle, yemeklerde bir kaç kadeh iyi şarap içerek; bazı ak- şamlar dışarıya dans etmek için çı- olan ayrılıklar di. Zekiydi, lısan biliyordu, cevvaldi, nüktedandı, ürkçe yazıyordu. Sonra, devrın Cumhurbaşkanı İsmet İnönünün eşinin akrabasıydı. Nite- kim, ilk seneler herkesin alâka ve dıkkatını çekti. Kendisine imkânlar verildi, bu imkânları iyi kullandı. Fakat sonradan, mesleğin bohem ta- rafı entellektüel tarafını yendi. Politikaya gelince, Berker ondan asla hoşlanmadı. İnce bir mızahçıy— dı. Bayıldığı şey 1gnelemekt1 darmış, Muhalefetmiş.. Asla ikisi rasına bir fark koymadı. Aradığı bır espriden ibaretti. Onu buluyor ve ge- çip gidiyordu. Eğer birgün bir Tür- kiye Cumhurıyetı Hükümeti Başka- nına bir "siyasi hâsım" sayılacağını kendisine söyleseydiniz elindeki kadehi bırakır, güler, gülerdi..