AKİS'in Yazı Müsabakası Demokratik Rejim içinde Yaşamağa Azimli Milleter Ne Şekilde Hareket Etmelidirler? B elki en çok sözü edilen en az uy- gulanabilen rejim, demokrasidir. Öyle ki, bugün — diktatörler bile demokrasıden bahsediyorlar. Ger- çek demokrasinin lideri sayılan top- lumlar da demokrasilerini durma- dan geliştirmeğe, yenı en kurma- ğa çalışıyorlar; siyasi - demokrasi, sosyal ve ekonomik bir karakter alıyor. İşte; bu devamlı kaynaşma ya- nında, henüz siyasi demokrasinin özlemini çeken, fakat ona yabancı olan, otoriter bir rejimin boyundu— rugundan yeni kurtulmuş ye yeni hamleler arifesinde bulunan bir top- lumun tutacağı yol ne olacaktır? Böyle bir toplum siyasi demok- rasiye, ne sadece kanunlarına süs- lü cümlelerle yazacağı nisbi seçımı çift meclisi, hür basını, ne te natlı yargıcı, ne bağımsız üniver— siteleri, ne de. anayasa mahkeme- leri ile kavuşabilecektir. demokratik müesseseleri en ideal ta- riflere sığdıran kitabın hacmi niha- yet bir serçe parmağı kalınlığında- dır ama, gerçek demokrasi yüzyıl- lardanberı el'an aranıyor ve özleni- y nuda sırf genel kültürün yükseltilmesı çabaları da maksada elvermeyecektir. İngiltere demokra- sisini, İskandinav demokrasilerini, Okur yazar kütleler kurmamıştır. Hitler Almanyasının durumunu ise sadece hatırlatmakla yetiniyoruz. Evet, başlangıçta bu demokra- tik müesseselerin, toplumu eğitme bakımından bir değer taşıdıkları konusunda sayın Kubalı ile bera- beriz ve genel kültürün — yararını küçümsemiyoruz. Fakat bu mües- seselerin şeklen kâğıt üzerinde ka- bulü ile problem çözülmüş olmaya- cak, belki çözülmek üzere henüz ortaya konacaktır. "Demokratlaş- mak" ile demokratik olmak arasın- da bir ayırım yapmak gerektir. Bu- gün demokrat bir kisveye bürünmüş olup, sezarizm altında ezilen mil- letlerin sayısı az mıdır? Diktatör- lük, pekâlâ bir şahıstan da, bir par- lâmento çoğunluğundan da, bir par- tiden de, bir sosyal sınıftan da ge- lebildiğine göre, yukarıdaki ölçem- ler yetersiz kalacaktır; çünkü ger- çek siyasi demokrasi, evvel bir mantalite, dem ve kendine has bir ahlâk reji- midir. Nerede kullanılacağı bilinmi- yen bir hürriyet kargaşalık yarat- maz mı? Şöz söyleyen kişinin şah- -XLIV - sına saygıyı öğrenmedikten sonra< serbest tartışma ve tenkit ne fa da sağlar? Sandık başına gitmeği bir görev saymıyan veya siyasi gö- rüşünü küçük menfaatleri — adına satan demokrat kişi, acaba diller- de dolaşan o egemenliğe ne derece katılmıştır ve böyle bir toplumun demokrasi yönünden değeri nedir? Esasen bilimsel olarak inceledi- gımızde Horiou'nun "Müessese Te- orisi"ne göre bizzat bütünü ile bir “sosyal müessese”" sayılması gere- ken demokrasi de, diğer sosyal mü- esseseler gibi, organık olarak, za- manla, spiritüel ve siyasi devrim- den hız alarak doğup gelişmedikçe etik unsur bakımından yoksun ka- lacak ve günün birinde yıkılacak- tır Şu halde, topluma âdeta empo- ze edilen, gerçekten toplumun malı olmayan siyasi bir demokrasi ayak- ta durabilmek için etik unsur ba- kımından işlenmek gerekecektir ki, ir bu sonuca sistematik bir de- mokrasi ve yurttaşlık eğitimi — ile varılacağına kalpten — inanıyoruz. Bir çok devletler bu gerçeği seze- rek, çocukların yurtdaşlık eğitimi konusunda ana baba ve belediyele- re, Anayasalarında — sorumluluklar ve görevler yüklemişlerdir. Bu eğitim, herşeyden evvel kişi- de sosyal bir vicdan ve sorumlulu duygusu uyandırmak amacını gü- der, Kişi, menfaatlerinin, toplumun menfaatlerı ile ilgili olduğunu ve toplum içindeki davranışlarının so- nuçlarını gereği gibi kavrayabildi- Müsabaka Bitti Bu seneki yazı müsabakamız tahmınlerın çok üstünde alâka toplamış, ve daha fince müsabaka sartlarında bildirdiğimiz gibi 30 Nisan 1958 tarihinde sona ermiş- tir Gelen bütün yazılar önce küçük jüri tarafından esaslı bir şekilde incelenerek 'büyük jüriye teslim e- dilmiştir. Netice 17 Mayıs tarihli 10. sayımızda olunacaktır, seçeceğimiz mevzuu — yakında ilân yeni bildirilecektir. AKİS, müsabakaya katılan ve bu müsabakaya alâka gösteren okuyucularına teşekkürü borç bi- lir. Cevat AKGÖNÜL ği, egoizminin atmosferinden sıy- rılıp başkalarının hizmetinde olmak- la yine kendine yararlı olacağını kestirebildiği an, bu yönde en ile- ri adımı atmış saydır. Eğer bütün eğitim müesseseleri, kişioğlunda sadece, evet yguyu uyandırabılselerdı yurtdaşlık eği- timi konusunda kendilerinden faz- la bir şey beklemek haksızlık olur- u. cak, bu amaca ne okullardakı yurtdaşlık dersinin hacm ka- bartmak, ne de yurtdaşlık uzerıne parlak nutuklar vermekle ulaşılır. Bilgi, iradeye tesir eder, fakat ira- deyi yapmaz; sonuca, pratik ve sis- tematik bir yurtdaşlık eğitimi ile varmak gerektir. Asıl olan, — de- mokrasinin ve yurtdaşlığın ne ol- duğunu bilmek değil, demokrat ol- mak, yurtdaş olmaktır. Bizce, bir tarihte, İngiliz Maliye Bakanının arabasını çevirip ceza kesen trafik polisi, Parlâmentoda muhatabını aşağılayan bir demokrat parti baş- kanından daha demokrattır. "Tahsi- lin gayesi bilgi değil, harekettir" diyen H. Spencer bu gerçeği ne gü- zel dile getiriyor.. u halde, örnek olarak ele al- dığımız toplumu idare edenler, de- mokrasi ve yurtdaşlık eğitimi ko- nusunda, teoriden fazla, pratiğe ö- nem vermek zorundadırlar. Meselâ, öğrencilere daha okul sıralarında sorumluluk duygusunu aşılayacak olan ve bugün Amerikan ve İngi- liz okullarının hemen hepsinde uy- gulanan kendi kendini idare (self göovernement) sistemine yer — ver- mek, beraberlik duygusunu uyan- dırmakta ve tasarruf sandıkları teşkil etmek, köylerde ziraat bir- likleri, halk odaları, eğitim ensti- tüleri kurmak ve nihayet bütün bu müesseseleri, seçkin — eğitimcilerin teşkil edeceği bir eğitim Şürasının kontrolü" alttına koymak, konumuz icabı genişletmekten — sakındığımız sayısız ölçemlerden bir kaçıdır. Boylece iskeleti evvelce kurul- muş'olan siyasi demokrasi kökle- şecek ve zamanla kişiye sosyal ve ekonomik alanda ideal bir hayat sağladığı Benes'in deyimi ile, "bir hayat ve dünya felsefesine baglan— dığı, ekonomik ve sosya de- mokrasiyi geliştirdiği takdirde son amacına ve zaferine ulaşacak", cak ondan sonra Yirminci — Asrın gerçek demokrasisi adını alacaktır. AKİS 3 MAYIS 1958