Orada ve Burada lman gazetelerini takip eden- ler geçenlerde gelen Die Zeıt te çıkan bir karikatürü günlükl de, hiç şüphe yok 1955 ılkbaha- rında, bir bayr: rifesin- de tevkıf edilip 21 gun hapıs yatan in yazı işleri müdürlüğünü yapı- yordu. Bir D. P. Grubu toplantı- sına ait haberi verirken "Kedi ol- mayınca fareler cirit atar" — tâ- birini kullanmıştı. Bunun üzerine savcılık Başbakan Adnan Mende- res tarafından hemen verilen bir muvafakatnameyle harekete geç- üdürümüzü ' suçundan tev- kif etmişti. Hapsedilen Cüneyt Ar- cayürekin saçları kökünden kazın- mış, tahliyesi taleplerının hepsi reddedilmişti. 21 gün sonra du- ruşması başlayınca aynı savcılık, tahkir edilenin hükümet değil, an- cak Adnan Menderesin şahsı oldu- ğunu tavzih etmiş, yazı işleri mü- dürümüz bu sayede tahliye edılebılmıştı Arcayurekın avukatları yap- tıkları müdafaada tâbirin masum bir tâbir olduğunu, bunun her yerde kullanıldığını ve hiç kimsenin alınmayı hatırına getirmediğini bildir- mişler, muhtelif dillerde lügatleri mahkemeye ibraz etmişlerdi. Fakat. Ankara Toplu Basın Mahkemesi bu müdafaayı varit gormeyerek kedi kelimesiyle D. P. Genel Başkanının, fare kelimesiyle de D milletvekillerinin kastedildiğini, bunun ise, haysiyet kırıcı oldugu— nu bildirerek yazı işleri müdürümüze altı ay hapis cezası hükmetmiş, üstelik, bir daha suç işlemeyeceği kanaati gelmedıgınden cezanın tecıhne de yanaşmamıştı. Cezayı, sonra bir çok âzası Prof. Göktürk Cüneyt Arcayürek hapishanede tarafından emekliye sevkedilen Temyizin evvelâ Üçüncü Ceza Daire- bozmuş, si müteakiben de Umumi Heyeti Cüneyt Arcayürek cak böylece 21 gün hapis yatmak— la yakasını kurtarmıştı. Bunun ü- | zerine bir ço imse — "dünyanın hiç bir yerinde böyle basın hürri- olamayacağı" mucip sebebiy- le harekete geçmiş ve yeni Basın Kanunu hazırlanmış, "Dünyanın bü- tün hür memleketlerinde basın hür- riyetinin olduğu" yolundaki makul itirazlar nazarı dikkate alınmamış- tı. Aali- Die Zeit'te çıkan karikatür iki şeyi birden gösteriyor: Batı cami- asında basın hürriyetinin ne ol- yede Görülmemi bir Kalkınma yaptığını! Geç olsa, bari ibret alabilsek "Kedi olmayınca fareler cirit atar" AKİS 3 MAYIS 1958 tıalınız ıçın varid olmamakla bera- a da, maksada geçiyordu: Demokrat bır gazete olması dolayı- siyle mahkemeye ait ilânların, Yeni Kastamonu gazetesinde yayınlanma— sı için hâkimlerin "himmet"i bekle- niyordu. Mektubun sahibi Ahmet İğ- dirli, matbu imzasının Üüstüne "Say- gılarımla yı. kondurmayı da unut- mamıştı Hakimler — mektubu evirdiler, çevirdiler, tekrar okudular. Yenı Kas— tamonu gazetesi!. Bunun, — "zeng münderecat ve basım nefaseti"ni 1lk defa duyuyorlardı. Bunun, çok o kunduğunu yeni öğreniyorlardı. He— le "dürüst ve bol havadis ve çeşitli "yazılar"dah kendilerine ilk defa bah- sediliyordu. Bildikleri, Yeni Kasta- monunun bir kaç yüz tane basan bir şey olduğuydu. Ama, bu "bazı mes- lekdaşlar'ın yaptığına ne — demeliy- dı' Bakın, şu meslekdaşlara.. Demek Demokrat olması itibariyle" mahke- melerinin ilânlarını Yeni Kastamo- Meşhur mektup nuya verecek yerde tutuyorlar, "mu halif bir gazete"ye veriyorlardı. Ta mam, gazete sahibinin hakkı vardı kasdı mahsus diye buna denmezd de, neye denirdi? Böyleleri "görü len lüzum"la tekaüt edilmemeli mi dir? Mamafih hakimlerin çoğu, mek tubu buruşturup attı. Ama işin, bir acıklı tarafı var dır. Böyle bir mektup demek hakim lere içinde yaşadığımız devri saa dette fütürsuzca yazılabiliyor. De mek bunu yazan zata, "yegâne or olduğunu söylediği Demokrat "ne yapıyorsun, efendi ?" de mek ihtiyacını hıssetmıyor ve ha kimlerin başına "görülen lüzum" da sonra bir de "Yeni Kastamonu kını cı'mn asılması teşebbüsüne hiç ol mazsa göz yumuluyor. Acaba, 194. Demokratlarının milleti aleyhınde ayaklandırdıkları meşhur "partizan idare" bundan başka bir şey miydi