temek; yetkililerin elinde idi. Bunun gibi sendika idarecilerini de mahke- meye verebılırlerdı Halbuki bu yol- sendika larca kapalı tutulmuştu. Buna kar- şılık ne gazeteciler, ne de bir başka sendika çıkıp da sendika ve teşkilât* anma haklarının ellerinden alındığı yolunda, bunun temel haklarına bir tecavüz olduğu yolunda tek satır laf *etmemişti. Birçok işçi bırlık ve fede- rasyonlarının hali de idi. Bun- ların mukadderatı ile ılgılenen kım— se çıkmamıştı. Türk - İş, ya da sen- dikalar kardeş teşekkullerın açılma- ampanyaya gi- bile zait addettiler. Sakarya İşçi Sendikaları Federasyo- nu ile Kocaeli İşçi Sendikaları Birli- gı hayatıyetlennı devam ettirebilmek için azimli bir mücadeleye giriştiler. .Onlar tamamen kanunun kendilerine tanıdığı haklar içinde mücadele eder- ken de, en büyük dayanakları olması- gereken Türk - İş sustu Migros işçileri ütün bunlar ücretli iznin, emekli- lik hakkının, sigortaların — işçiye asıl hakkının verilmesi — hususunda faydalı olmadığını gösteriyordu. Öy- le ya, sanki kanun işçiler için 8 saat-, lik iş gününü kabul etmemiş miy: di? Etmişti. Etmişti ama Migros ışçılerı pek âlâ günde 12-13 saat çalıştırı- Ücretli hafta tatili, milli bayramlar kanunları yo muydu Vardı, ama işçiler bu haklarını ko- lay kolay alamıyorlardı Basın mes- leğinde, çalışmış olan fikir işçileri a- rasında ücretli yıllık izin yapmış, o- lan kaç kişi gösterilebilirdi T Ama denebilirdi ki, "ne yapalım; biz kanunları yaptık, sizlere haklar tanıdık, siz de bu haklarınızı arama- sını bilin" İyi ama nasıl? Hangi işçi işine son verilmesinden korkmadan fazla mesaisini isteyebilir, ya da üc- retli ızın yapmadığından şikâyet e- de bilir Demek ki, hakikatte bu haklar sadece kanunlarda yazılı kalıyor, iş- çiler bunlardan olarak faydala- namıyorlardı. Ferdı hareketlerle fay- dalanmaga kalkışanlar ise solug işyerinin dışında Bu yüz- den de işçilerin lehine olduğu halde uygulanmayan kanunların sayın bir hayli kabarık olarak raflarda duru- yordu. Bunun ise sebebi basitti. İşçi haklarının korunabilmesi için ışçılerın sendikaları vasıtasıyla kollektif akit yapmak ve icabında greve başvu - mak haklarının tanınması lâzımdı. Halbuki bunların daha hayli zaman işçilere yerilmesinin hayal — olduğu aşikardı İşçilerin ise bu haklar i- çin mücadele etmedikleri de ayrıca bir vakıa idi. Şayet kollektif mu- kavele ve grev yapmak mümkün ol- lıyorlardı. İŞSİZLİK ken ve bilhassa askeri personel loj- manlarının inşaatını teşvik için bir miktar kredi verildi. Bu suretle A- merika halkının satınalma kabiliye- ti arttırılmak ve 1stıhsal teşvik e- dilmek isteniyordu. tedbirler ba- şarılı olsaydı ekonomık hayata ye- niden canlılık ve hareket gelmiş olacaktı. Fakat bu tedbirler fayda vermedi ve Amerikan ekonomik ha. yatında ki durgunluk devam etti. İmalât endüstrisi ile maden en- düstrisinde geçen yılın Ağustos a- yıjıdan Aralık ayına kadar 2 6 bir azalma oldu. Bu azalma bılhassa çelik, otomobil, ke- reste ve tekstil endustrılerınde ken dini gösterdi. Bu halin bir sonucu olarak gelirler ve ücretler de düş- tü Yatıranlar da tabiat ile azalmağa . başladı. Gıda — maddeleri ile diğer gunluk ihtiyaç maddeleri ve hizmetler dı- şında ekonominin hemen butun dal- larına yayılan bu durgunluktan en çok işçiler zarar gördüler. lının sonunda 3 milyondan biraz fazla olan işsiz sayısı şimdi -yani 3 ay içinde- 5 milyonu aşmış olup bu sayanın dana da artmasından korkulmaktadır. İşsizliğin bilhassa AKİS ,22 MART 1958 1957 yı- dan da 2 m Adil AŞCIOĞLU her 7 Amerikalıda birinin geçimi ile ilgili bulunan otomobil endüst- risini sarmış olması tehlikenin bü- yüklüğünü göstermeye yeter bir de- lil sayılmaktadır. İşsizliğin büyük olçude yayılması esasen durgun o- muhakkak felce uğ- Bu yüzdendir ki, şimdi lkın satınalma kabiliyetini arttır- mak ve yeni iş alanları açmak için savunma masraflarının arttırılma- sı; inşaatın teşviki, kredilerin u- cuzlatılması gibi tedbirler ileri sü- rülmektedir. Her ne olursa olsun, is- sizlik sigortasına, kollektif mukave- lelerle sağlanan işsizlik yardımları— na rağmen Amerikalı işçiler işsiz- likten son derece şikâyetçidirler. Amerikadaki ekonomık krizin ve dar yayılacağı anlaşılmaktadır. takdirde ekonomimiz, esasen doğ- ru dürüst işlemediğine göre, genel bir işsizlikle karşılaşmamız ve bun- lyona yakın işçimizin sarar, görmesi mümkündür. Şimdi- den gerekli tedbirler alınmadığı tak. dirde o mahut "nurlu" günler için daha da yıllar ve yıllarca beklemek gerekeceği meydandadır. ÇALIŞMA saydı, hem mevcut hakların korunma- sı hem yeni haklar elde etmenin çareleri kolayca bulunurdu. Kollek- tif mukavele ile grevin işverene kar-, şı en müessir silâh olduğunu bilme- yen kalmamıştı. UÜstelik ' memleke- timizde grev yasağı da mutlak de- i. Birçok iş kolunda ve iş kanu- nuna girmeyen işyerinde grev yapı- i. Fakat tecrübesizlikten ve kapı dışarı edilmek korkusundan, fa- kat bilhassa kanunda yasak olmayan pek çok şeylerin bile bizde ustalıkla yasak haline getirilebilmesinden do- ' layı kimse grev yapamıyordu, ille de hükümetin "efendiler korkmayın grev yaparsanız size dokunmayız" demesi bekleniyordu. Nasıl Muhale- fet kendisi için elverişli çalışma şart- larının İktidar tarafından hazırlan- masını bekliyorsa, işçiler de herşeyi hükümetten bekliyorlardı. Asgari ücret Halbukı hükümetler ancak kendi işlerine geldiği zaman karşıların— dakilere taviz verirlerdi. Nitekim gari ücret meselesinde de böyle olr du. Tekstil işçilerinin asgari saat üc- reti 1954 de sadece 50 kuruştu ve an- cak İki yil sonra yani 1956 da bu üc- ret 75 kuruşa çıkartıldı. Ancak bu üc- ret, kısa bir müddet sonra fazla ol- duğu ileri sürülerek yeniden indiril- di. Nihayet İstanbul Tekstil ve Örme Sanayi işçileri Sendikasının devam- 1 teşebbüsleri sayesinde asgari ücret yeniden bu sefer 100 kuruş olarak tesbit edildi. Asgari ücret komisyo- nunun kararlarına itiraz etmek müm- kündü. Fakat bu itiraz komisyonunun verdiği kararın tatbikini durdurmuyor du. Buna rağmen birçok işveren saatte 100 kuruş asgari ücreti ödemekte zorluk çıkardı. Nitekim bir zaman sonra da Asgari ücret itiraz komis- yonu patronların itirazına — uyarak dirdi ve bu ücreti saatte 65 ilâ 95 ku- ruş arasında degişen bir cetvele göre yenı baştan tanzim etti; Ancak 1954 de 50 kuruş olan asgari ücretin bu- gün 95 kuruşa kadar dayanan bir asgari ücret cetveliyle yer degıştır— mesine bakarak yanılma mak reki- azamisi olan 95 kuruş içinden vergi- si, sigorta primi çıkartıldığında 80 kuruşa kadar düşüyordu. Böylece de bır ısçının kanunen günde alabilece- asgari ücret —tekstıl ve örme en- dustrısınde— 640 kuruşu geçmiyordu. Halbuki 1954 den bu yana hayat pa-. halılığının- gıda 'maddelerinin, giyim eşyasının, ev kiralarının. Z 100 bir artış gösterdiği elle tutulabilecek ka- dar vazıh bir vakıa idi. Nominal üc- retler artmıştı ama 1954 e göre re'el ücret düşmüş, hiç değilse o zamankı seviyesinden yukarıya, — çıkmamıştı. Bütün'bunlar ise nedendir bilinmez, Türkiyedeki en belli başlı 1şçı teşek— k külü olan Türk - İşi pe kadar ediyora benzemıyo 23