de 44,5 e düştüğü göz önünde tutu- lursa. 1957 yatırımlarının bir yıl ev- velkinden daha a: muhakkak- tı. Bunda şaşılacak hiç bır şey yoktu. Bu, iktisatçıların çoktan beri bildik- lerı bir hakıkattı kınmak mkün değildi. o Kolomb sıyasetının tatlı sarhoşluğu- nun bir de humarı va: Bu meseley- rleş le — yakından — ilg 1 B . miş Mılletler yaşadıkları kıt ayı keş— feden adamın ismini taşıyan siyase- te son derece bağlı Güney Amerika memleketlerinde ' uzun etüdler yap- tırmıştı. İstatistikçilerin hazırladığı tablolar, iktisatçıların nazari ola- rak keşfettikleri hakikatlerin doğru- luğunu göstermekteydi. Enflâsyon yoluyla yatırım yapmak isteyen bu Güney Amerika memleketlerınde çok geçmeden yatırımlar azalmaya başla lamıştı. Türkiyedeki durum da, Kris- tof Kolom sıyasetının akıbeti hak- kında yeni bir misaldi. Aklı selım bi- le, 1statıstıklere dayanan bu müşahe- denin 1sabetını anlamak için kâfiydi. Ev, arsa almanın, stok yapmanın son derece karlı bir hale geldiği bu za- manlarda damlarının yatırımla— ra iltifat etmiyeceği Zaten yedek parça ham madde bulacagın— dan pek mayan kimseler yeni maceralara atılmayı elbette istemiye- ceklerdi. Para, değerini her yıl yüz- de 15 ten fazla kaybederken halkın parasını tasarruf mevduatına yatır- ması bir delilik olacaktı. Eh, bu du- rumda da yatırımların azalmasına şaşmamak laz mdı. Maliye Bakanı- nın Meclis kürsüsünden iki saat, en ufak bir teferruatı bile unutmadan sıraladığı rakkam şelâleleri bu umum! hükmü — değiştirmiyordu. —Zafer ve Havadis gazetelerinin. Radyonun bü- tün gayretlerı nafileydi. nu, — burada bunu den evvel yatırımların umumi, hacmi üzerinde konuşmak lâzımdı. Bütçe Encümeninin hesaplarına göre de mil. 1i hasıladan yatırımlara ayrılan pay azalıyordu. Halbuki milli — gelir yükseldikçe yatırımların daha büyük bir hızla artması lâzımdı. Kalkınma ancak bu şekilde mümkündü. Nite- kim yüzde 7 nisbetinde bir yatırımla işe başlayan Hindistan, milli gelir arttıkça yatırım nisbetini çoğaltmış- ti: 1955-56 'da bu nisbet yüzde 11'di. 1960'da 14e 1965 te 16'ya çıkacaktı İktidar propagandacıları, herke- sin çok evvelden bildiği. Birleşmiş Mılletlenn ıse tetkikat neticesi mah- küm ettiği bir Usulü sanki Amerika- yı keşfedıyormuşuz gıbı ortaya a- tıyor, buna Kristof Kolombun yu- murtası adını takıyor, sonra da Övü- nüyordu. Ama aslında âlem Mersine gitmeğe çalışırken, biz tersine 'gidi- yorduk. Acaba her şeve bir kulp tak- masını çok iyi bilen D P. Bütçe En- cümeninin hesaplarına, ne buyuracak- tı? Milli gelire bir kulp takılmıştı. tecrübemiz az deniliyordu, rakkamlar muvakkat rakkamlardı. Güvenmeye gelmezdi. AKİS, 22 MART 1958 YURTTA OLUP BİTENLER Kalkınma savaşının tankları "Ben neyleyim böyle yari, yedek parçası olmayınca" Kat'i netice, muvakkat, hesapların çok ustunde olacaktı V.s.. kat Bütçe Encümeninin hesaplarına da bir kusur bulmak lâzımdı. Bu rak- amlar da turfa mı sayılacaktı? İs- tatistiklerimizin en sıhhatlisi olan dış ticaret istatistiklerine de şüpheyle mi bakılacaktı? Yoksa sadece, ıktı— sattan başka sahalarda üstad olduk— ları şüphe götürmeyen görülmemiş kalkınma_nın edebiyatçılarının — kasi- delerine mı ıtıbar edilecekti? "Eşe- ğe mi, yo ana mı inanacaksın" diyen Nasreddın Hocayı hatırlama- mak imkânsızdı. 'Tereddüde mahal yoktu: Görülmemiş kalkınma diya- rında fiatlardan başka her şey yerin, de saymaya başlamıştı.. Vaziyet buyken, bu hafta yurdu dolaşan Bakanlar vatandaşlara dönüp "Muhalefet bizi çok yatırım yaptığı— mız için tenkit ediyor" demekten çe- kinmiyorl'irdı. İnanılmayacak şeydi. İktidara bulunan kusur, az yatırım yapmaktı. İşte, meselâ biz bir defa daha haykırıyorduk: Baylar, az ya- tırım yapıyorsunuz! Az yatırım ya- pıyorsunuz! Az yatırım yapıyorsu- nuz! Buna ragmen önümüzdeki gün- lerde gene resmi bir ağız vatandaşla- ra "Biz çok yatırım yapmakla itham ediyorlar" derse, doğrusu biz satma- yacaktık. Neler gormemıştık ki... Yatırım ihtiyaçları leri memleketler sevıyesıne gelmek istiyen Türkiyenin muazzam a- tırımlara ihtiyacı vardı. "Yeni bir Türkiye yaratıldı" propagandasına rağmen, memleketimiz hâlâ, köye ve toprak üzerinde zıraı faalıyete daya- nan tir iktisadi osyal bünyeye sahipti. Halen faal nufusun yüzde 76 8 i ziraatta, sadece yüzde 6,8 i sa- : Traktörler nayide çalışmaktaydı İngilteredeki durum bunun ta iydi. Sonra, nü- fus hızla artmaktaydı Bilhassa şehir nüfusu son yedi sene zarfında yüzde 42 gibi muazzam bir nisbette artmış ti. Bu hacim ve sür'atte bir şehirleş- me, asgari şehir hizmetlerini temini etmek için bile muazzam yatırımlara ıhtıyaç gostermekteydı Bundan baş- nüfus içinde faal nüfusun nısbetı azalıyordu Bu nisbet 1950 de e 58,29 iken, halen yüzde 52,3 e duşmuştu Bütçe Encümeninin dedıgı gibi "nüfusun gittikçe azalan bir kıs- mı çoğalan dıger kısmını geçindir- mek, bunun için gittikçe daha fazla çalışmak daha fazla istihsal yap- mak" zorundaydı. .Zirat randımanları arttırmak ve hızla sanayileşmekten başka çıkar yol yoktu. Verimli zirai istihsal.. ziraatın her sahasında ma- kinalaşmaya bağlıydı. Daha iyi to- hum, daha elverişli sun'i gübre, daha geniş çapta sulama lâzımdı. Ziraatla uğraşan nüfus azalmadıkça, tırımlar bile kâfi gelmiyecekti. la nüfusun ziraatten başka sahalara sevkedilmesi, yani sanayileşme ge- rekmekteydı Elhasıl mesele dönüp dolaşıp her sahada fazla yatırım yap— mak zaruretine geliyordu. Bu sebeple yatırımların milli gelir içindeki nis- betinin azalmaya başlaması son de- rece endişe vericiydi. Ya dış ticaret Kristof Kolomb kalkınmasının sim- siyah noktalarından biri de dış ti- caret idi. Kalkınma motorunun ben- zini dış ticaretti. Bu benzin azalırsa motor- teklemeye — başlardı. İlâçtan şu ndan bundan vazgeçilse bile, ıstılı sal kapasitesini genişletmek, mevcu tesisleri tam randımanla çalıstırabil— 11