YURTTA OLUP BİTENLER Buldozer Kalkınmanın küreği liydi. Sanayi yatırımları, ihracatı teşvik edecek sahalara sevkolunma- lıydı. Halbuki kurulan sanayiin bü- yük bir kısmı ,ihracat kapasitesini arttırmak şoyle dursun, ihracatın da- ralmasına sebep olmaktaydı. Ham maddesi dışardan gelen daha bir çok sânayi kolunda hesapsızlık hâkim ol- ştu. Aynı gelışıguzel hareketler zıraat sahasında da rülmekteydi öviz kaynağı 01 sebze ve bahçe ziraati yeter derecede gelişti- rilmemişti. Müzmin et buhranı, hay- Vancılıgın hali pürmelalini iç bir tefsire lüzum — bırakmayacak şekilde gösteriyordu. Geç de olsa, bütün ya- tırım imkânlarını- ihracatı arttırmak uğrunda seferber etmekten başka ça- re yoktu. Tek ümit kara tablo çizen- lerin nedamet getirmesini beklemek- ten vazgeçip İktidarın şimdiye kadar tutugu yoldan nadim olmasıydı. A- ma mü h bir yarının tohumlarını tarlaya ektıgını vehmeden İktidardan en ufak bir nedamet ışaretı gelmiyor- du. Yatırımların son derece isabetsiz bir şekilde yurutulmesıne rağme Başbakan, "Bir memlekette madde bollugu yaratmak, istihsali arttırmak icap eder. Bizim politikamız işte bu- dur" diyebiliyordu... Kurtuluş yolu urtuluş yolu. yatırımların arttırıl- mağıydı. Yalnız enflâsyona daya nan yatırım siyaseti, bizzat yatırım ları frenlemişti. O halde evvelâ enf- lasyon durdurulmalıydı. Yatırımların artışı, hakiki bir tasarruf gayretine tekabül etmeliydi.. Bunun için de, bütün güçlüklerine ragmen ıstıhla— ki kısmaktan başka çare y işte bizzat Devlet onayak dı. Milli Savunma masraflarının ye- 14 niden gözden geçirilmesi, bile duşunul— meliydi. Vatandaşları, yic daralan kemerlerini daha fazla sık— maya davet için, kemer sıkma siya- seti âdil olmalıydı. Her şeyden ön- ce zirai gelirlereyapılan imtiyazlı muamele kaldırılmalıydı. Yatırımlar, ihracatı arttırmak 1- çin seferber edilmeliydi. Bu gayeye en uygun düşen yatırımlar yapılma- h, diğerleri frenlenmi lydı. Bunun için de hususi ve resmi bütün yatı- rımların bir plâ programa bağ- ların rağbet ettikleri de istihlâk edilmesi,, hiç sevilmiyen vesika usulüne başvurmak ve rukları daha da fazla arttırmak pa- hasına da olsa, mutlaka onlenmelıy— di 1945- 1950 yılları arasınd yanın en ileri lketlerınden bı— ri olan Ingılterenın tereddütsüz bu yolu seçtiği hatırlanmalıydı. 1954 yı- lına kadar İngilizler her gün et ye- memege agızlarım açmadan razı oldu lar. Kadınlar naylonların ve nefis yun eşyaların sadece ecnebilere, tah- sis edilmesine ses çıkarmadılar Er- kekler vıskılerını aramaz — oldular. Bütün ünyanın en ağır vergi- lerine ses çıkarmadan katlandı. Sa- nayiciler ham maddelerin tevzie ta- bi tutulmasına ve yatırımların mü- saadeye bağlı bulunmasına bir şey demediler. Harp sonrası İngiliz İkti- sadi plânı ancak bu sayede — mu- vaffak oldu. İngilterenin yetıştırdı ği len binbir malların içer- ği, Nehru, üşkilâta rağmen bu yolda ılerlemeye çalış— maktaydı. Ama oralarda mahrumi- yeti herkes paylaştı Kalkınma, ha- kikaten alın teri, gayret ve fedakâr- lık ısteyen iktisadi bır savaştı. Sava- şı kazanmak için azami kuvveti, en iyi şekılde seferber etmek Zzaruriy- di. Halbuki Kalkınma" işte, bizde "Görülmemiş dedikleri buydu! Politikacılar "Yaşasın hürriyet" ayet Hükümet binası önündeki ge- 5 niş parka bir m bombası düş- seydi, bu haftanın başında Pazartesi günü, Yozgat Asliye Ceza Mahke- mesinde duyulan heyecanı yarata— mazdı. Mahkeme salonundakı 43 s nık, avukatları ve dinleyiciler oylesı— ne heyecanlanmıştı Asliye Ceza Ha- kımı Avni ağzından çıkan on cümle, s, önce bir an için dondurmuş, sonra da bir sevinç tufa- nının içine atmıştı. Hemen herkesin gözü yaşlıydı. Hemen he kes bırbırı— ne sarılmış, Öpüşüyor, rik ediyordu. Saa 16 başlayan duruşma, — -kısa bir öğlen tatili hariç, fasılasız devam etmişti. 79 sanıklı dâvanın 43'ü mevkuf olan sanıkları'tam kadroyla yerlerini al- mışlardı. Sanıkların avukatlarından Turhan Peyzioğlu son derece etraflı r müdafaa yapmış ve mevkufların tahliyesini talep etmıştı Karar haki- mindi. Hâkim kararı tebliğ etmişti: 79 sanıktan mevkuf bulunan 43 tane- si de tahliye edilecek ve sanıklar hakkında ileri sürülen Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa mu- halefet isnadının muhakemesi gay- ri mevkuf olarak görülecekti. Mev- kuf sanıklar serbestti. İşte Asliye Ceza Mahkemesi sa- lonunu bir sevinç kasırga sına uğratan bu son cümle olmuştu." Artık bundan sonra hiç kimse kararın alt tarafını dinlememişti. Herkes birbirinin boy- nuna sarılmış, yaşlı gözlerle birbirle- rini tebrik ediyordu. Tam beş aydır devam eden bir çile son bulmuştu. Hürdüler.. Kalkınma eserlerinden biri: İstanbul Belediye Sarayı Kel başa şimşir tarak! AKİS, 22 MART 1958