için sadece bir umumi af havası es- tirilmekle kalınmadı; ayni zamanda bunlara ye bunları -üretmiş olan po- litika ile camiaya, imtiyazlı bir mua- mele yapılmaya başlandı ve bu su- retle bir nevi mükafat tevzit — ha- vası estirilmiş oldu. Mr. Foot ted- hişçilerle bir yandan kadeh tokuş- tutarak av ve kokteyl — partileri yaparken, bir yandan da gadre uğ- rayanlar yahut, tedhişin kurbanları' üzerinde, baskı ve şüphe mekanizma- sını kurmak lüzumunu duydu"" diyor- du. Kıbrıslı Türkler için de Sir Hugh Yunan boyunduruğunu getirmeye ça- lışan adamdın Dr. Küçük yeni Vali- nin Adadan geri alınmasını ısrarla ıstemekteydı Eski Vali Sir John Harding "Badem gözlü" — (olmuştu. Tedhışçılıkle mücadele etmekten baş- a birşey düşünmeyen Sir John ne- rede ise en büyük Türk dostu ilân edilecekti. Halbukı ortada — mevcut olan, iki farklı adamdan çok iki farklı İngiliz siyaseti idi. Ama siya- seti temsil eden adamlara siyaset- ten daha çok çatılıyordu. Bu sebeple gazeteciler. Sir Hügh'la konuşurken mesleki vazifelerini < yapmayı unut- tular, Vali ile münakaşa etmekten kendılerını alamadılar: Sir Hugh ni- çin Rum belediye başkanları ile ko- nuşmak için ayaklarına kadar git- mişti? Niçin Türklere aynı şekilde muamele etmemişti? Niçin Türklerin sempatisini kazanamamıştı" Türki- ye deki havayı çok 1y1 bilen Vali haklı olduğundan emin insanların nezaketiyle sualleri cevaplandırıyor- du: Türk lıderlerıyle ve halkıyla ya- kından alâkadar halkına düşman oldugunun 'bir an için bile düşünülmesini istemiyordu. Kıbrıslı "iyi — niyetlerle topluluğu da se- viyordu. Eğer bir topluluğa kendini sevdiremediyse ne diyebilirdi ki? Türk cemaatının hak ve menfatle- riyle candan alâkalıydı. — Tedhişçile- rin serbest bırakılması - korkulacak bir mesele değildi. Onlar çoktan beri yavaş yavaş serbest . bırakılmak- . Tedhişçilik zaten — duracaktı. rk ve Rum cemaatlerinin sulh için- de Adada yaşayabileceklerine inan- maktaydı. Ada mensuplarının arasın- Dingle Foot John Foot AKİS, 1 ŞUBAT 1958 da iyi niyetin yerleşmesi için girişilen teşebbüs müsbet netice vermekteydi. İki topluluk bir arada — yaşamaya mahkümdu. Yan yana yaşayamadık- ları takdirde meydana gelecek vazi- yet çok vahim olacakta, İki itimat köprüsü Aslında Sir Hugh daha Adaya gel- neden evvel iki topluluğun bir ara- da yaşayabileceğine inanmıştı. Taksim j onun için tünelin sonundaki hal çare- si bile değildi. Kıbrıstaki bir aylık ikameti de daha Vali olmadan evvel beslediği kanaatları değiştirmedi. Ada ya varır varmaz yaptığı basın toplan- tısında "Kıbrıs hakkında belli düşün- celeri" olduğunu saklamayan Vali "yeni bir hareket noktasının müm- kün olduğuna inanmasaydım zaten bü tün kalbimle kendimi bu vazifeye hasretmezdim" diyordu. Sonra EOKA lıderı Dıghenısın sert ihtarı bile aşırt Meşhur tedhişçi "Kıbrıs faalıyet halinde bulunan bir volkandır, bu volkanın yeniden dur- ması sizin hareketlerinize bağlıdır" tehdidini savuruyordu. Volkanı sön- dürmek için de atılacak ilk adım ga- yet tabii Makarioşun Kıbrısa dönme- siydi. «Büyük endişeler ve kederler» doyduğunu söylediği şiddetli nüma- yişlere de aldırmadı. "Bu cins nü- mayişlerden hiçbir fayda çıkmasına imkân yoktu". Nümayişlerin bir da- ha tekrarlanmasını ısrarla — istiyen Vali «Siz vazifenizi yapın, ben benimkini — yapacağım» «Dürüstlük ve samimiyet» le Kıbrıs meselesini halledeceğini vaad ediyor- du. İngilizlerin bu bölgede iki yüz- lülük şöhretinin uyandırdığı — tered- dütler «İyi niyetlerle dolu» — Valiyi kırıyordu. «Benim. Kıbrısa sizi aldat- maya geldiğimi düşündüğünüzü san- mıyorum. Dürüst ve samimi bir ra- por hazırlamayacağımı ima —etmek asla kabul etmiyeceğim bir hareket- tir» diyordu. Samimiyetinden şüphele nilmesine tahammülü olmıyan liberal şöhretli Sir Hugh Türkler ve Rumlar ile kendi arasında «İki itimat, köp- Tüsü»' teslisine koyuldu.- Beyınlerının içerisindekinden başka birşey görme- yen fikirlerine çok inanmış insanla- rın pembe gözlükleriyle» gerek Rum lar, gerek Türkler arasında, şimdiki Ortanın solunda bir aile Hugh Foot YURTTA OLUP BİTENLER durumu bitirmek için büyük bir ar- zunun mevcudiyeti» ni müşahede et- mişti. Her iki topluluk «âdil bir hal şekline vakit geçirmeden ilerlemek istiyordu. İdealist Vali sözlerinin te- sirini daha fazla arttırmak için zırh- l1 otomobiller içinde gezen eski Va- linin bütün itiyadlarını terketti. Et- rafındakilerin ihtiyatlı olması tav- siyelerine rağmen tek başına sokak- larda dolaşmaya, el sıkmaya ve te- bessüm dağıtmaya başladı. Okullar açıldı, hapishanelerdekiler - bilhassa kadınlar - serbest bırakıldı, sokağa Çıkma yasağı kaldırıldı. Sir Hugh sayısız suikastlara sahne olduğu için «Cinayet kilometresi» adı veri len Yunan mahallesine bile — beyaz atı üzerinde gitmekte tereddüt et- medi. Bir ay süren bu samimiyet ve tebessüm siyaseti zahiren muvaffak oldu. Tebessüm ve iyi niyetten pek anlamayan kaşarlanmış - tedhişçiler fiilk bir mütareke devresine girmeyi kabul ettiler. Kıbrıslı Turklerın endı— şelerinin artmasına rağm Ada sahte de olsa bir sukunet havası gel— mişti. Sağcı ve solcu Londra basını müttefikan Mareşal Hârding'in aske- ri dehasının yapamadığını, bir defne dalı ile başaran bu zeki ve cesur Va- liyi alkışlıyordu. Müstemleke Bakan- lığının meşhur memuru bir ay zarfın da milletlerarası bir şahsiyet halıne gelmişti. Türkiye hariç, bütün dün- ya basını yeni — Validem, — takdirle bahsediyordu. İşte Sir Hugh bun- dan bir kaç hafta evvel İngiliz hükü metine raporunu vermeye giderken Londrâda kendisini böyle müsait bir hava beklemekteydi. Rapor başlıca üç noktadan ibaretti: Sir Hugh M kariosla görüşmeyi, Adaya derhal muhtariyet vermeyi, on yıl — sonra iki topluluğa ayrı ayrı kendi mukad- deratlarını tayin hakkını tanımayı teklif ediyordu. Muhtariyet fikri Mu- hafazakâr Hükümetin çokdan beri benimsediği bir fikirdi. Fakat Maka- riosla müzakerelere girmeyi — kolay kolay kabul etmiyecek birçok, kabır ne üyesi mevcuttu. Makarios serbest bırakıldığı zaman kabineyi terke - en Muhafazakar Partinin en nüfus- lu şahsiyetlerinden Lord Salisbury yemden tehlike işaretini verdi. Ama Michael Foot