TİYATRO mından komik bir uşağı canlandır- mak onun için oldukça güçtü. Bil- hassa bu donukluk yetmeklerin na- sıl hazırlanacağını anlatırken göze çarpıyordu. İki ihtiyar, Pantolone'de Haldun- Marlalı, Dr. Lombardi'de Muammer Esi oyunun başarılı — tiplerindendi. Bilhassa artık kalıplaşmış sesi, sup- lesden mahrum hareketleri ile oyun- culuktan gittikçe — uzaklaştığı sanı- lan Haldun Marlalı bu — oynuyla sahneye yeniden kazandırılmış odu- yordu. " Hizmetçi — Smerailino'da — Meral Gözendor, erkek kılığına — girmiş Beatrice'de Jale Uzman, Clarice'de Handan Uran, iki erkek âşık olarak Semih Serge ve Umran Uzman oyun mblı dışına — çıkmıyan yerımde çızılmış tiplerdi. İstanbul Küçük sahne Küçük Sahnenin kanepelerinin kenarları rengi değişmiş, yırtıl- Sabırsız — davetli- an bu resimlerin önün de dur, Bu resimlerin sahip- leri, tam yedi sene bu tıy royu şen 1 dır miş ve sonra sessizce çekilip miş değerler toplulugunun yerini doldurabil cekler d" Üst lik davetlılerın hafız eyzesi" ve "Kara ağaçlar altında de tatmin edıcı olmayan piyes duru- yordu . bakmaktaydılar. ler grubu, bir akla Oyun başlayıp, dakikalar — geçtik- çe korkular yavaş yavaş — geçmeğe ve şüpheler dağılmaya başladı. Davet- liler şöyle bir yerlerinde kıpırdadı- lar. Gerçi konuşmalarda yine o yan- lış vurgular vardı. Gerçi yine sahne- de zaman zaman okul sahnelerinde bile zor tahammül edebilecek oyun- cular boy gosterıyordu Ama herşe- rağmen Küçü nede bu se- fer temsil edilen oyun Haldun Dor- men Tiyatrosunun evvelki oyunla- rından kat kat ustaca yürütülüyor- du; Seyirciler de loyuncular gibi sa neye ısınmağa başlamışlardı. "Kamp 17"den bir sahne Gişe rekordmeni mış fuayesinde, şöminenin üstüne sıralanmış oyuncu portrelerinin önü- ne varmak için sabırsızlanan bir grup, bilet gişesinin önünde yığılı kalabalığa hayretle baktı. O gece Küçük Sahnede "Kamp 17" nin temsili verilecekti. Seyircilerin hep si de davetli idi. Ellerinde davetiye- leri vardı. Ancak davetlilerin — içeri girebilmesi için davetıyelerın bele- diye vergisini Ödemek icap ediyor du. Nihayet uzunca bir bekleyışten sonra sabırsız grup ta belediye Tü- sumunu ödedi ve fuayeye — girdi. Fuayenin duvarları tertemız genç kız ve erkek resimleri ile nmiş- üslen ti. Bunlar fotografçıların talımatına uyarak poz vermişler, sağa ve sola 32 Kamp 17 amp 17. - Stalag 17"yi iki Ame akalı, Donald Bevan ve Edmund Trzehinski yazmışlardı. Oyun İkinci Dünya Savaşının sonlarına doğru bir Alman esir kampına düşen Amerikan Havacılarının maceralarını anlatıyor- du. Program mecmuasındaki bilgiye göre — yazarlar oyunlarının türünü "Komedi - melodram" diye isimlen- dirmişlerdi. Ama gerek yazarlar ge- rekse oyunu sahneye,koyan, işin- ko- medi tarafından daha çok hoşlanmış olacaklar ki, sanatkarlar oyumu tam bir komedi havası içinde oynuyor- lardı. Bu biraz da metinin zorlaması yüzünden böyle oluyordu. Zira yazar- lar, Broadway ve Amerikan seyirci- "Te gibi iki. sinin tesiri altında idiler. Amerikalı seyirciye bir esir kampının iğrenç ve aşağılık taraflarını anlatmanın ve on- ları bu şekilde memnun etmenin im- kânsız olduğunu biliyorlardı. Onun içinde bu beşer! mevzuu bir yatılı okulun havasını vererek hazırla- mışlardı. Yoksa, 'bir Nazi esir kampında iş- leri guçlerı S. S. Çavuşlarıyla alay etmek, olan, hatta bunu pek sert bir çavuşa karşı bile yapan bir avuç Amerikalı havacının hayatını başka yönden incelerler ve meselâ araların- dan çıkan casusun sonunda bir Al- subayı çıkması gibi seyirciyi ir- kılten 'hataya düşmezlerdi Haldun Dormenin en büyük başarı- sı eserdeki bu eksikliği — giderme- ye çalışması olmuştu. Bundan evvel sahneye koyduğu komedilerle hemen hemen hakkında toplu bir hükme varılmıştı. İyi bir komedi rejisörü olacak deniliyordu. Ama bu eseriyle Dormeri, bir piyesi anlatma bakı mindan yalnız komedilerde başarılı olmadığım isbat ediyordu. Dormen, yunun içinde keşfettigi beşeri kır- pıntıları dikkatle seyircinin gözleri önüne koyuyor, o küçücük sahne- de gereken şüpheyi — yaratabiliyor ve ışıktan istediği gibi faydalanıyor- du. Fakirlik ve sefalet içinde geçir- çocuklugunun tesiriyle herşey— önce kendi çıkarına bakan yüzden de arkadaşlarının sev sin- den mahrum, yalnız Sefton'u aldun Dormen Teyzesı ndeki oyunu ile kı- yaslanamayacak kadar iyi oynadı. Bilhassa ikinci perdeden sonra bu oyun mükemmele yaklaşıyordu. Erol Günaydın Shapıro da rolü- nün kısalığına ğme seyirciye kendisini sevindirmenin yollarını ge- ne de buldu. Gerçi bu. biraz da, oyun- cuların umumi hatası olan diksiyon bozukluğundan Erol Günaydının sıy- rılmasından ileri geliyordu. Piyesin en güzel rolü olan Stosh'u oynayan Yılmaz Gruda da başarılı oyuncu- lardan biriydi. Stosh'un sert, kaba ve doğru adamı Yılmaz, bundan velki oyununu unutturacak — kadar iyi oynuyor ve yazarların yalnız on- da verdikleri baş döndürücü beşeri yönü seyirciye ulaştırıyordu. Başarı noktalarından biri de Er- sun Kazançeldi. Sessiz ve. pasif ro- lü, dikkati çekecek kadar iyiydi- Am konuşsa ne yapardı? — Orasını allah bilirdi! Söz konusu edilmeğe değer, diğer iki oyuncu da Necdet Aybak ve Al- tan Erhulaktı. Necdet Aybak, koğuşun kıdemli» Hafiyi daha çok ukalâ bir — öğret- men edasıyla oynuyordu. Klişeleşme- ye doğru giden oyunu bir tehlikenin ilk işaretleriydi. Altan Erbulak ise tatlır bir Münir kopyasıydı. Ötekilere gelince. Onlar hakkında bir- hükme varmak i em azından bir kaç oyunlarını daha görmek ge- rekiyordu. diği den AKİS, 1 ŞUBAT 1958