T 1I Ankara İki Efendinin Uşağı Geçen tiyatro mevsimimin sanları- na doğru İtalyadan Milli Eği- tim Bakanlığı kanalı ile Devlet Ti- yatrosuna' bir mektup gelmişti. Bu mektupta, her yıl İtalyada yapılan "Goldoni Festivali"ne Devlet Tiyat- rosunun katılıp katılmayacağı soru- luyordu. İtalya gibi bir — memleke- te seyahat imkânından bahseden bu mektup, Tiyatro içinde büyük bir sevinç yaratmıştı. — Oyuncular seçilecek oyunda rol almak için Umum Müdü kapısını aşındırıp rol yapmaya başlamı lardı Goldoni'nin en derli toplu oyun- larından biri olarak bilinen "İki Efendinin Usağı"nın oynanması uygun görülmüştü. Oyunun rejisör- lüğü de Amerikadan — yeni dönmüş Ebert'in öğrencilerinden İlgine verilmişti. Ama İtalyadân davet mektubu bir türlü gelmek bil- miyordu. Oyuncular da, — idareciler de sabırsızlanıp duruyorlardı. Niha- yet beklenen mektup geldi ama geç geldi. Prensiplerine — fazlaca' sadık olan Umum Müdür Muhsin Ertuğ- rul bu gecikmeden bir hayli sinirlen- mişti ve haklıydı: Goldoni 'Festivâ- li'ne katılmayacagım bildirdi. İtal- ya seyahati 'için ümitlenenler bir hayli sinirlendiler ama, Umum Mü- ürü kararından döndürmek müm- kün değildi. Muhsin Ertugrul "hayır dediğine hiçbir zaman “evet" di. Böylece, "İki Efendıının Uşagı İzmir Fuarı için hazırlanmaya baş- landı. Eserin' rejisörlüğü de Ertugrul İlgin yerine Mahir Canovaya dev redildi. Orta oyununa nazire 1 707 yılında Venedikde doğmuş olan Carlo Goldoni, İtalyan ti- yatrosunun, 'hatta Avrupa tiyatro- sunun yaratılmasında önemli yeri olan yazarlardan biri idi. Goldoni, milli tiyatroya Comedia dell'Arte'yi kay- nak almıştı. Bu tarz oyunda belli bir metin yoktu. Oyunun sadece bir kanevası çıkarılır, oyuncular hüner- leriyle bu kanevayı stisliyerek — se- yirci önünde oynarlardı. Kaneyanın tipleri de belliydi. İki maskeli ihti- yar, iki maskeli komik uşak, iki er- kek âşık, iki kadın âşık, hizmetçi, asker Commedia dell'Arte'nin ğişmez kişileriydi. Commedia dell'Arte bu kanevası itibariyle bizim Karagöze, nuna benziyordu. Demek k ni bir iptidai halk tiyatrosundan ha- reket ederek milli tiyatroyu yarat- mış dehalardan biriydi. Deha olma- sa bile bizim yazarlarımızın da ip- tidai halk tiyatrosundan hareket ederek böyle bir tiyatro yaratma- ları akla gelebilirdi. Sonra sahneye gelen oyun da seyirciye yabancı, de- ğildi. Kaba hatlariyle Karagöze, Ortaoyununa benziyen Commedia AKİS, 1 ŞUBAT 1958 YA T R O dell'Arte, Türk seyircisinin de seve- ceği ve bütün dünyanın saygı gös- terdiği bir tiyatro tarzı idi Başardı bir oyun stelik Küçük Tiyatrodaki oyun hakikaten Devlet Tiyatrosunun en başarılı temsillerinden biri ol- muştu. Rejisör Mahir Canova her- eyi en ince teferruatına kadar dü- şünmüştü. Commedia dell'Arte — çe- kirdekten yetişmiş oyuncu istiyor- du. Ama Devlet Tıyatrosunda Gol- donı geleneğine göre yetişmiş oyun- bulmak mümkün değildi. Rejisör Canovanın en büyük başarısı bu imkânsızlığı yenmesiydi. Bunun için de meşhur uşak Alleguine, temsildeki adı ile Truffaldino, küçük adımlar ve mimik kullanmıştı. Commedia dell'- Arte kaidelerine göre Truffaldino' nun maske takması — icabediyordu. Böyle olunca da oyuncunun en kuv- vetli vasıtası olan yüz nötr hale ge- liyor, oyuncu da bütün maharetini vücuduna dağıtıyordu. Ama bu da ayrı bir terbiye istiyordu, bale is- tiyordu. Bu eksikliği kapamak için ahir Canova hareketi vücuttan almış . Truffaldino'nun yüzüne, sesi- ne vermişti. ommedia dell'Arte'nin kaidele- rinden biri de oyuncuların 'her an oyun oynadıklarını bilerek ve fırsat düştükçe bunu seyirciye hissettire- rek hareket etmeleriydi. Canovanın hareket noktalarından biri de bu olmuştu. Truffaldino'ya son — derece serbest hareketler vermiş, onu ade- ta oyun dışına atmıştı. Oyuncuları, seyircilerin arasından ıkarıyordu. Commedia dell'Arte'nin hususiyetle- rinden biri olan değnek ve — tokat faslı da hakiki bir dayak atma ola- rak ele alınmamış, seyircide oyun oynadığı hissini uyandırmak için adeta yalancıktan dayat atma şek- linde ele alınmıştı. Sonra garsonlar seyircinin gözü Öönünde sandalyele- ri, paravanaları sahne — gerisinden alıyorlar tablo kuruyorlardı. - Bü- unlar, rejisör Canovanın seyir- cide yalancıktan bir oyun oynandı- ğı hissini uyandırmak ıçın ustalıkla hazırladığı mizansenleri Oynuyanlar serin iki komiği olan — Truffal- dino ile Brighellayı Ertuğrul İlgin ile Cahit Irgat oynuyordu Truff aldino'da Ertuğrul İlgin geniş hareketler içinde son derece ölçülü idi. Soyledıgı her söz, kullandığı yerinde ses tonlariyle seyirciyi gül- durebılıyo du. .Maamafih Ertuğrul İlgin için sahnedekı eski oyunların- dan daha iyi bir oyun çıkarmasını beklemek seyircinin hakkıydı. Eser sahneye konurken hareketler- den çok metne Önem verilmişti. Bu bakımdan metnin kıymetlendirilme- si için vücut ve yüz kıymetlendiril- mişti Brıghellada Cahit Irgat biraz donuk kalıyordu. Vücut yapısı bakı- Okuyucu mektupları Mecmua — hakkında u ayın ilk AKİS'ini büyük bir sabırsızlıkla bekledim. Malum, yeni bir yıla girmiştik. Üstelik ye- ni yıl beraberinde bir de ilan ka- rarnamesi getiriyordu. Bakayım de- im, bu kararnamenin AKİS'teki tatbikatı nasıl olacak. Bayiden bir AKİS istedim. Verdi. Ellime söyle bir aldım, baktım bir yüzü bem beyaz. Herhalde bu bozuk nusha— lardan bırı olacak dedim. Bayie ia- de ett Ama ikinci verdiği mec- mua da oyleydı Uçuncusu de öyle. Eve gittim, yukardan aşağı bütün mecmuayı okudum. Tam üç AKİS sayfası bembeyaz olduğu ve mec- muada bir tek ilân bile bulunmadığı halde bu durumu protesto eden tek satır bile bulamadın Üstelik o günden yana bütün AKİS'ler de hep ayni şekılde çıktı. Bu ne biçim iş Yoksa artık AKİS, eski müca- deleci AKİS olmaktan çık mı? Akil Muhtar Özer - İstanbul * I ki haftadır kapak — sayfalarınız tertemiz ve beyaz çıkıyor. gam? Ben bunu iç âleminizin ve amacınızın akisi Ssayıyorum. Zira pekâlâ bos bıraktırılan sayfaları- nızı çıplak kadın resimleri ile süs- leyip satışınızı biraz daha arttıra- bilirsiniz. Ama buna tenezzül etmi- yorsunuz — İhsan Öztekin - Ankara * B izim partinin Konyadaki se- çimleri kazanmak için başvur- madığı çare kalmadı. Bir mtislü- man olarak ben bunlardan utanç uydum. Elli lira yövmiye ile, bir camide C. H. P. ye atıp tutmak için kiralanan bir hoca ağzına ge- leni söyledikten sonra elimizden pes demekten başka birşey gelmi- yor. AKİS'ciler, hani siz bu mem- İeket menfaatine çalışıyor, memle- ket menfaatine mugayir olanları teshir ediyordunuz? AKİS'i beş paralık etmek ıçın camide vaaz e- en adam AKİS saflarında bu- lunanlar dınsızdır dediğini mem- leket duydu da siz mi duymadınız”' idealist D. P. li olarak kendi hak- kınızı kendiniz aramadığımzdan SİZ- den manen davacı Emin K Şovalye - Konya S enelerdir okudugum AKİS'in sayılarından — birinde — Yedek Subaylara alt yazıyı son — satırına kadar zevkle okudum. Yazıda, Ye- dek Subayların kıtalarda az işeya- radıkları, buna kargılık da çok iş gören Muvazzaf Subayların aylıkla- rının arttırılması hakkındaki cüm- lelere kendim için üzüldüm. Şimdi- ye kadar bir Yedek Subay arkadaş cevap verir ümidiyle bekledim. Fa- kat Yedek Subay arkadaşlar da ya- zıyı tasvip etmiş olacaklar ki, ne bir ses, ne de bir nefes çıktı Ahmet Uzun - l-lağllim