İKTİSADİ Piyasa Karamanın Koyunu G eçen hafta sonunda et fiyatlarına i yapılan zammı, boynu — bükük vatandaş mütad tevekkuluyle sineye çekti. İktidar bandolarının hâlâ ucuz- luk marşları çalmakta devam ettiği "bu yeni zam de ne olu- emedi. Bandocuların i- nanmadan çaldığı marşa, o çoktan kulaklarım tıkamıştı. Zafer ve Hava. dişi okumadığı için, son karardan vatandaşın duyduğu memnuniyeti i- fade eden haberleri zaten görmedi. nsan bir raddeye eriştikten sonra, hakikaten hiçbir şeye aldırmıyordu. Zam talebi herhalde Et ve Balık Kurumundan geliyordu. Hâdiselerin et müteahhidi haline getirdiği Ku- rum, çoktan beri zammı arzu ediyor- du. Aldığından ucuza mâl satmak zorundaydı. Bilançosunda zarar ha- nesi gittikçe yükseliyordu. Et piya- sasının kralları celepler, Kurumun işini daha da guçleştırıyorlardı E- ninde sonunda kendilerine muhtaç o- lunacağını bilen et kralları, piyasa- dan hemen hemen eteklerini çekmiş- lerdi. Çubuklarım yakmışlar, zaval- h Et Balıkın büyük şehirlerin ihti- yacını temin etmek için yaptığı ü- mitsiz gayreti seyredıyorlardı Ku- rum, elbet birgün pes diyecekti. Yüksek kârlarından vazgeçmeyi a- kıllarından geçirmiyen celepler, saplarında yanılmadılar. Hükümet nihayet et yokluğunu azaltmak, Et Balığın yükünü hafifletmek ve zarar- larım indirmek için zammı kabul e- diyordu. Celepler her zamanki gibi galip gelmişlerdi. Teni fiyatlar nazlı et krallarının, mezbahaya hayvan şevketmek husu- VE MALİ sundaki inatlarını belki biraz azal- tacaktı. Bu hikâye senelerden beri böyle devam ediyordu. Fakat et buh- ranı, sadece bir celep oyunundan iba- ret değildi. Bu oyunun dışında daha uzun yıllar sürecek bir et meselesi vardı Artan istihlâk t istihlâki hızla artmaktaydı ra nüfus hızla şehir nüfusu da, şehir nüfusu hızla Köyde şöyle böyle yuvarlanıp giden kimseler, şehire geldiklerinde müs- tehdik. kabartmaktaydılar Sonra kabul etmek lâzımdı ki et ri- atları, diğer fiatlara nazaran geride kalmıştı. Zeytin 450 kuruş iken, ko- yun eti 340 kuruştu. Bu durumda, enflâsyonun şişirdiği gelirlerin, — ete daha fazla iltifat etmemesi imkân- sızdı Nitekim istihsalin artmasına ğmen, kasap dükkânlarının önün- dekı kuyrukları kaldırmak ve boş kasap vitrinlerini doldurmak bir tür- lu mümkün olmuyordu. 1950 den be- rt Koyun eti istihsali 8 32, kuzu 2 50 sığır © 90 artmıştı. Koyun etinin yetmeyişi, körpe kuzuların kesilme- sini daha da «ittirmiş sığır eti ye- mek gibi yeni istihlâk itiyatları ka- zandırmıştı. Et ve canlı hayvan satı- cısı Türkiye, ihracattan da vazgeç-, mişti. Hattâ dünyanın obur ucundan et ithal etmeye başlam Bun na rağmen istihlâkla başedılemıyordu Zi- Artmıyan kasaplık hayvanlar Kuzuların kesilmesi, kasaplık hay- van stokunu da tehlikeye soku- yordu. ÜUç beş kiloluk et irin, kuzu- ların koyun olmasını altın gibi bir şeydi.' beklememek, yumurtlayan tavuğu kesmek Nitekim koyun sa- SAHADA yısı 1950 den beri 5 milyondan az artmıştı. Hemen kesilen danalar do- lay isiyle, sığır sayısı da son altı se- nedir yerinde sayıyordu. — İstikbalde et istihlâki arzusu daha fazla arta- cak, fakat kasaplık hayvan bulmak mümkün olmıyacaktı. Türk parası- nın dışarda bedavadan ucuz ması da hayvan sürülerini y hududunu aşmaya teşvik eden baş- ka bir zorluktu. Görülmemiş kalkın- ma diyarında hayvancılık geriliyor- 1960 den sonra hububat artışının yarattığı coşkunluk sırasında — hay- vancılık unutulmuştu.8 milyon hek- tar çayır ve mer'a tarla haline getir rilmişti ve bu azalma hâlâ devam ediyordu. Çayır hayvancılığının yeri- ne ahır hayvancılığını ikame etmek ta bil hiç kimsenin aklına gelmemişti. A- hır hayvancaılığı herşeyden evvel yem meselesinin halline bağlıydı. Memle- ketimizde babadan kalmayem olan saman, proteinden mahrum, düşük kaliteli bir hayvan gıdasıydı. Yonca, korunga yetiştirilmesine — yeni yeni başlanıyordu. Mısır, daha hâlâ insan gıdası olmakta devam ediyordu. Şe- ker pancarı küspelerinin hayvanla- ra yedirilmesine ise henüz alışılma- mıştı Hele kışın, kalitesiz yem bul- k bile bir meseleydi. Bu durum- da hayvanların buyuk ölçüde telefat vermesine veya hemen kesilmesine şaşmamak lâzımdı. Tabiidir ki, ke- silen hayvanların eti de etten baş- ka herşeye benziyordu. Amerikalı mütehassıslar mezbahalarda kesilen hayvanların B 75 inin A.B.D. hay- vancılık bürosu standartlarına göre gıda maddesi, olarak kullanılmaya el- verişli olmadıgını söylüyordu. Bes- eme meselesi halledilirse hem etle- Celeplerle kasaplardan sonra sıra şimdi AKİS, 1 ŞUBA,T 1958 Kasap vitrini de Et . Balıkda... 21