YURTTA OLUP BİTENLER hassıs oldum. Çok şükür hasar bü- olmamıştır. Sa ın Cumhurreisi ve zâtı dev- letleri ile Türk kabinesine — mensup baza vekillerin, infilâklerin vukubul- duğu mahalle, gecenin ilerlemiş sa- atlerinde, bizzat gitmeleri ve bazı vekillerin Sefaretin - ikametgâhında ziyaretime gelmiş olmaları beni hu- susiyle müteşekkir kıldı. Hadisenin yakın faillerinin ele geçirilmesi için girişilen tahkikat hususunda, hükü- metinizin hiç bir gayreti esirgeme- diğinden eminim. Demokrat ve Halk Partili mebusların Buyuk Millet Mec- lisinde yaptıkları beyanatlar da fev- kalâde memnuniyetbahştır. Dahiliye Vekâleti tarafından ya- yınlanan tebliğ, — derinleştirilen tah- kikatın, hâdisenin komünistler tara- fından tertıplendıgı yolundaki ilk intibar teyid ettiğini göstermektedir. u te fiii, gayelerine ulaşmak için şiddete inanan ve bunu vasıta olarak kullanan kimselerin yapacağı tipik bir harekettir " Hürmetlerimle." Allahtan Ankara Savcısı neşir yasağı kararını John Foster Dulles'a da tatbike kalkışmadı! Kapatılan parti nkaradaki bomba hâdisesinden birkaç gün evvel bir neşir yasağı kalkıyor ve tanınmış solcular tara- fından kurulmuş olan maceralı Va- tan Partisinin kapatılmış olduğu ha- vadisi emniyet tarafından — çekilmiş resimler ve hazırlanmış malz_emeyle birlikte basına veriliyordu. — İstisn sız hemen bütün — gazeteler 1957n1n son günlerinde mahkeme karan ile kapatılmış olan Vatan,Partisinin ku- rucularına ait resimleri boy boy sü- tunlarında neşrediyorlar ve bu mim solcuların gelmiş geçmiş marıfetlerı mahkümiyetleri hakkında geniş malümat veriyorlardı. Gazetelerin hiçbirinin bu haberi atlamaması ve resim bulma sıkıntısı çekmemesi için emniyet elinden geleni yapmış, bası- na, geniş malümat ulaştırmıştı. Tev- kif edilenlerin sayısı — yirmibeşi bulu- yordu. Hemen hepsi de müsecceldi. Vatan Partisi 1954 yılında kurul- muştu. Merkezi İstanbuldaydı. Kuru- cularının namlı solcular olması daha o günlerde. siyasi polisin — dikkatini çekmiş ve bunların hareketleri takip edilmeye başlanmıştı. Ancak tama- men kanuni mevzuat çerçevesi için- de hareket eder görünen Vatan Par- tisi kurucuları 1957 seçimleri arife- sine kadar pek açık vermemişlerdi. Başlarında Dr. Hikmet Kıvılcımlı a- dında son derece kurnaz ve bu işler- de pişmiş biri . vardı. Parti olarak faaliyetlerini daha Ziyade işçi muhit- lerine tevcih etmişlerdi. Seçimlerin hemen arifesinde Dr. Hikmet Kıvılcımlının Eyüp camii av. luşunda yaptığı bir secim konuşma- sında dini siyasete âlet eder mahiyet- teki sozlerı nazarı dikkati,çekmiş ve Hikmet Kıvılcımlı bu sözlerinden do- layı tevkif edıl mişti. Bunu, partinin diğer üyelerinin evlerinde yapılan a- 12 raştırmalar takip etmiş ve bu araş- tırmalar sırasında, görülmüştü ki, sa- nıklardan pek çoğunun evinde komü- nizan faaliyetlere — delil olabilecek broşürler, beyannameler ve evrak vardır. İşte bunun üzerinedir ki Va- tan Partisi ilgii — mahkemeden alı- nan bir kararla kapatılmış ve İstan- buldaki bütün ocakları ile tamirde yeni kurulmuş olan şubesi de mühür- lenmişti. Kuruculardan yirmibeşi ise derhal tevkıf edilmişti. — Aralarında hemen ekseriyeti işçiydi. İşçi muhit- leri arasında yayılarak Rusyada ol- duğu gibi bir proleter diktatörlüğü kurmak hülyası peşinde koşan sanık lar halen mevi unmakta olup, niuihtemelen pek yakında yargılana- caklar; ve ezalarım bulacaklardır. Dr. Hikmet Kıvılcımlı Bir atlarsın Çekirge Vatan Partisi memlekette sayıla rı birkaçı bulan ve "dört büyükler —PD:P, C.H.P,Hür Pve C. M.P nin dışında bulunan fasa fiso parti lerden biriydi Alışkanlık mfi şeklindeki salonu — doldur alebeler birden,. ellerini şıddetle çarpmaya ve büyük bir gürültü için- de tezahürat yapmaya başladılar. Alkış sesleri, akustik tertibatına, bil- hassa itina edilmiş salondan — taşıp, bütün binaya yayıldı. "Yaşa!", "Va- rol hocam!" sedaları ayyuku tutu- yordu. Amfinin tam karşısındaki ka- pıdan içeri girmiş olan genççe, orta oylu, üzerinde gri bir tayyör etek- bulunan gözlüklü kadın şaşırdı. Bir an olduğu yerde durarak alkışlayanlara hayretle baktı şaşkınlık, talebeleri daha da coştur— muş u. Alkış bir türlü dinmek bilmi- yordu kendisini Bu Siyah saçlı, gözlüklü hoca kürsü- ye doğru yürüdü. Önündeki mikrofo- nu boyuna göre ayarladı ve eliyle teşekkür makamında talebelerini se- lâmladı. Salondaki uğultu da bir müddet devam ettikten sonra dindi. Profesör hanım, sakin bir sesle der— sine başladı. Dersin mevzuu Hukuku idi ve Roma Hukuku Profe- sörü olan hoca, Jüstinyanus Kanun- larını izah etmeye koyuldu. Hâdise geçen haftanın ortaların- da bir sabah, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi birinci sınıf talebe- lerinin ders gördükleri büyük amfide cereyan ediyordu. Hocanın adı Tür- ân Rado idi. Türkân Rado birkaç gün önce, Senato tarafından tâyin edildiği üç kişilik tahkik heyetinde- ki vazıfesınden istifa etmişti. Heye- tin, gene Profesörlerinden Hüseyin Naılı Kübalının verdiği — bir beyanattan dolayı Bakanlık emrine alınıp alınmıyacağı hususunda tahki- kat yapmakla vazifeli olduğu bilini- yordu. Talebeler Türkân — Radonun çok sevdikleri hocaları Hüseyin Nai- i hakkında tahkikat yapan bir komisyondan çekilmesini memnu- niyetle — karşılamışlardı: — Alkışlarım bu bakımdan bol bol harcıyorlardı. Bu alkışlar bir bakıma Milli Eğitim Bakanlığının Üniversite Muhtariyeti- ne uzanan elinin protesto edilmesi manasına alınmalıydı. boynundaki bir sıra haki- sı taşımayan gri tayyörlü, nizli profesör Senato tarafından va- zifelendirildiği tahkik heyetinden ne talebelerin zannettiği gibi bir protes- to maksadı ne de hatıra gelebileceği gibi mesuliyetten kaçma duygusu ile istifa etmişti. Hayır! Sadece, siyasi neticeler doğurabilecek bir hadiseye adının karışmasından endişe etmiş- ti. İstifasının tek sebebi buydu. Bu bakımdan, talebeleri kendisini hara- retle alkışlarken o, maksadının yan- lış anlaşılmasının Verdıgı bir huzur- uzluk — içinde bulunuyordu. Üç kişilik tahkik komisyonunda Türkân Radodan boşalan yere yeni bir öğretim üyesinin tâyini İstanbul Üniversitesi Senatosunu teşkil eden profesör ve doçentler için küçük çap- ta bir dert oldu. Yıldırımları böylesi- ne üzerine çekebilecek bir işe hemen hiç kimse adının karışmasını istemi- yordu Tahkik Komisyonundaki — ü- çüncü sandalyeye gene Hukuk Fakül- tesi hocalarından — Medeni Profesörü Kemalettin Birsenı mek 1stemış1erdı Ancak, bu bir hay- li yaşlı gör ş Ordinaryüs Profesör de adınm siyasetle ilgili bir işe. karıştırılmasını arzulamamış ve komisyon üyeliğini kabule yanaşma- mıştı. Fakat Ordinaryüs Peofesör D.R. Kemalettin Birsen bu iş için biçilmiş kaftandı. Bir defa Fakülte camia- AKİS, 1 ŞUBAT 1958