ve temeli atılacak olan Antalya Hid- ro-elektrik Fabrikası, mutad mera- sim için daha bir müddet bekliye- cekti. İşin içinden nasıl çıkacağını bir turlu tayin edemiyen Genel Başkan için son çare, adayların merkezden tesbiti olacaktı. Çoktan beri 45 vilâ- yette aday yoklamasının yapılmıya- cağı söyleniyordu. Ba şkumandan bu suretle bir taşla iki kuş vuracağını umuyordu. Teş kilattaki adaylık mucadelesıne son verecek, hem de kendine bağlanmış, denenmiş adamları seçecekti. Dina- mik bir icra organı, lüzumsuz Mec- lis bağlarından kurtarmalıydı! Bu da ancak muti adaylarla mümkündü. Parti içi işbirliği enel başkanı unun uzun düşün- düren meselelerden biri de meş- hur imar şehri İstanbuldu. 39 mil- letvekılı çıkaran İstanbulu kazan- mak için bir prestij meselesi halıne gelmıştı Gecesini gündüzünü vakfettıgı İstanbul mutlaka D.P.ye rey vermeliydi. Bu nun için hiç bir şeyi esırgemıyecektı İşte, iş adamı Üzeyir Avundukun, Istanbula gönde- rılmesının sebebi buydu. Avunduk de- nenmiş "iş adamı metotları"yla sıkı bir çalışmaya girişmişti. İstimlâk işlerinin durdurulduğu i- lân edilerek İstanbulluların korkulu rüyasına son vermeye çalışılıyordu. Hattâ sevimli Valiyi bile İstanbul a- daylığını kabul ettırmeye az mı gay- ret sarfedilmişti ? Ama sinir hastalık- ları mütehassısı Gökay, — yukarıdan gelen bu teklifi reddediyordu. e kadar gayret sarfedilirse e- edilsin, meşhur, imar şehri İstanbu- lun durumu hiç de gönül açıcı de- Genel Başkan İl Kongresini bile toplamağa cesaret edememişti. zipler şehri İstanbulda — teşkilâta hâkim olmak çok güçtü. Sultanahmetteki eve yerleşen Or- han Köprülü, — telefonda hâlâ "Alo, burası Demokrat Parti" demek iti- yatından kurtulamamıştı. Köprülü meselesinin tesiri seçimlerde görüle- cekti. Bütün bunları çok iyi bilen Ge- nel Başkanın ideal arkadaşı, Eminö- nünde yeni açılan P. lokalinde partilileri safları sıklaştır aya, hi- ziplere son vermeğe davet ediliyordu. Kendisi bir yıl partiden uzak kalmış, fakat kimseye kırılmış mıydı" Parti herşeyın ustundeydı İdeal siyasi, gü- n havas en uygun düşen formü- l d bulm tu: Parti ıçınde işbirliği yapılmalıydı İstanbul D. P. teşkilâtı- nın hizipçilikte bir hayli tecrübe sahi- bi, perde arkasındaki başkam, mu- halefete yasak edilen işbirliğini, par- ti ıçınde yapmaya kalkıyordu! Bu güzel bir temenniydi. Ama sadece bir temenniydi. Zorlu'lu, Kırdar'lı, Sarollu bir lis- te İstanbullu seğmenleri her halde pek çoşturmıyacaktı AKİS, 28 EYLÜL 1957 Seçim temleri eçim işlerini, muharebe arifesin- de bir general gibi idare etmesi- ni pek seven D.P. Genel Başkanı 7 kim günü için büyük bir taarruz hazırlamıştı. Yüzbinlerce broşür, du- var ve el afişleri ve mitinglerle taarru- za geçilecekti. Radyoda hükümet ic- raatı adı altında D. P. propaganda- sı şiddetlendirilecekti. Devlet mües- seseleri aylardan beri muazzam kal- kınmanın toz pembesi edebiyatım hazırlamakla — meşguldü. — Kalkınan Türkiye filmi heryerde bedava gös- terilmeye başlanmıştı. Partinin cip stoku da bir hayli takviye edilmişti. İktisad? devlet teşekküllerine ait va- sıtaların plâkalarıma değiştirilme- - sinden korkuluyordu... Başlıca seçim temi muazzam — kalkınmaydı. hir — edilmeseydi sında Afyon Çimento — Fabrikasının açılışında, iktidarın başı, iktisadi is- tiklâl savaşının yeni örneklerinden birini verecekti. Afyon nutkunu di- ğer temel atmalar ve diger zafer nu- tukları takip edece kalkınmadan çok, fasulye fıatlarıyla ılgılenen seçmenler, nasıl farkında madan bir ey uharebesını kazandıkl arını ogrene eklerdi. azzam ışlerın yanında geçıcı yokla- rın esam okunmıyacağı — bir müddet daha ışıtılecektı Tekrarlana — tekrarl bıkkınlık veren bu mahdut kelımelı edebiyat herhalde beklendıgınden çok aksi netice verec ekti hiç şüphesiz, Eğer D. P. kıncı seçim silahı, mu- tat Üzere, mazıde i Milk Şefdi. 1946 dan evvelki C.H.P. temcit pilâvı gi- bi yeniden öne sürülecekti. Dikta- tör İnönünün artık — tebessümsüz dinlenmiyen ıhtıraslarından bahse- dilecekti. Şimdiden meşhur iki gaze- tenin baş sayfaları İnönüye hücum- larla doluydu. Malüm teranelere, son günlerde bir yenisi eklenmişti: "İşbirliği diye diye diğer muhalefet partilerini basamak yapmaya, çalı- şan muhteris İnönü." Bu, bayat olduğu kadar ipe sapa gelmez lâfların ne netice vereceği malümdu. Seçimler arifesinde D. P. teşkilât kadar fikir bakımından da kikaten zavallı ve acınacak haldey- di. Demokrasiden geriye kalan tek nişane, örselenmiş seçim kanunu, bu bayat edebiyata son vermek — için mılletın elindeki yegâne silâhtı. İstanbul Valinin esrarı B u haftanın başında Pazartesi gü- nü öğleden sonra Istanbulda Ga- lata rıhtımında k bir kalabalık toplanmıştı Bütün gözler Saraybur— una doğru çevrilmiş, meşhur An- kara Vapurunun — limana gırmesını bekliyordu. Ankara vapurunda, bu büyük kalabalığın hasrel bek- ledikleri adam, İstanbul Valisi Prof. Kapaktaki Hakim Halil Özmen H iç hatırda ve hayalde yok- en Yenişehirdeki Missuri Lokantası da, günün — birinde demokrasi ve adalet tarihleri- mizin birer köşesinde yer alı- verdi. Doğrusu, şu son 12 yıl- lık Demokrasi tecrübesi mem- leketimizde hayri garip hadise- lere sebeb olmuştu. Geçen haftanın ortasında peş peşine iki gün bu lokantada iki basın toplantısı yapıldı. Bu iki basın toplantısında iki hukuk adamı peş peşine mes- leklerinden istifa ettiklerini açıkladılar ve bu istifaya se- bep olarak da Adalet Bakanı olan Profesörün kazai hak ve yetkilerine müdahale ettiğini, kendilerini itham altında bı- raktığını ileri sürdüler. Bun- lardan Halil Özmen lokanta- da etrafını alan gazetecilere sık sık parlayan flaşlarm ışığı altında şöyle dıyord "Ada- let Bakanının üzücü müdahe- leleri yüzünden bundan böyle adalet cihazında vicdan huzuru içinde çalışmama ve adaleti bihakkın yerine getirmeme im- kân gormedıgımden istifa e- dıyorum Bundan bir müddet evvel Keskin Ağır Ceza Mahkem si reddedilmiş bir hakimin ver- diği tevkif kararını bozmuş ve sanığı tahliye ettirmişti. Ayni günün akşamı da Adalet Bakanı Göktürk, radyoda yayınlanan bir beyanatında Keskin Mahke- mesini partizanca kararlar ver- mekle itham ediyordu. Bakan- lık, Keskin'e Müfettişler gön- dermiş ve bu mahkemenin ka- rarlarını inceden inceye tetkik ettirmişti. O günden bu yana da bakanlığın müstakil hakim- ler üzerindeki "üzücü müdahe- leleri" eksik olmamıştı. İşte Missuri Lokantasında birer gün ara ile yaptıkları basın toplan- tılarında bu müdahelelere da- ha fazla dayanamıyacaklarını ifade ederek istifa edenler bu mahkemenin Savcısı Lütfü Sağ- lat ile azadan Halil Özmendi. Özmen 1945 de Ankara Hukukundan mezun olmuş ve hakimliğe başlamıştı. Evli ve iki çocuk babası idi. Emeklili- ğine kadar, daha 16 yıl, adalet makanizmasında hizmet göre- bilirdi. Ama böyle bir takım müdahaleler altında vazife yap- maya vicdanı müsaade etmiyor- du. Aç kalırdı, açık kalırdı, a- ma adalet müessesesine muda— haleler yapılmasına, mahkeme istiklâlinin zedelenmesine şa- hit ola ola, hakımlık vazifesi- ne devam edemez