K A D I N Sıyaset Piraye Bigat İlk göz ağrısı Hayali cihan değer eçimler artık çok yaklaşmıştı ve birçok kadın toplantılarında si- yasetten söz etmek modadan bah- setmek kadar tabii birşey olmuştu. İşte gene böyle bir toplantıda 14 Ma- yıs 950 den bahsediliyordu. O ne gü- zel gündü. O sırada memleket dışın- da bulunan bir hamttı yabancıların, ismini bile pek iyi bilmedikleri Tür- kiyeden ne kadar sitayişle bahset— tiklerine şahit olmuştu. Nasıl olu- yor! a bu millet sessizce — böyle bir inkılâbı başarmıştı ve burnu- nu bile kanatmadan tek parti reji- mini yıkmış, en olgun bir şekilde demokrasi dünyasına — "katılmıştı ? Türkü iyi tanımayan birçok kimse buna şaşıp şaşıp kalıyorlardı. Odada bulunan, ufak tefek, ınce, zarif bir han bütün bu özleri tatlı tatlı gulumsıyerek dmlıyordu Güzel bir hatıraya daldığı muhak- kaktı. Yavaşça: "— Bunu millet istedi dedi, o gün bir imtihan günü idi. Turk milleti demokrasıye ne derece lâyik olduğunu işte o gun ıspat et- ti. Yoksa demokrasi rejiminin, fikir hürriyetinin, serbest tenkidin önder- liğini yapan muhalefet partisinin o zamanlar, ne muazzam bir teşkilâtı vardı, ne de parası. Bır an sustu sonra heyecanla: — Hattâ memlekette o zaman- lar benzm tahdidi vardı" dedi, "seçim yaklaşmıştı ve köylere ulaşamıyor- 26 dım ama siplere 950 de sal kaldım. O zamanki şu fikri duk.. Ama bizi, iktidar — partisinin, propaganda için, halkın — hizmetine tahsis ettiği bedava arabalar taşıdı- lar. Dosyalar, evraklar işte bu araba- ların bagajlarında Anadolunun — dört bir tarafına ulaştılar. Böylece,iman- a, kazandık... İnce, zarif hanımı dinliyen arka- daşları bir an hayretle — birbirlerine baktılar.. “"“— Dikkat ediyoruz D. P. den hep biz diye bahsedıyo sunuz", dedi- ler "halbuki Hürriyet Partisine geç- tıgınızı duyduk." enç kadın, bu sözleri de gülüm- sıyerek dinlemişti. — Evet, dedi. D. P. den ayrıl- aynı program: aynı pren- butun demokratları imana bağlı olarak liderimiz bize Parti miliste ran o aynı aşılamıştı: hizmet için bir vasıtadır. Evvelâ millet sonra parti düşünülecektir. Bu sözlere fazlaca kıymet verdi- ğim içindir ki bugün —Türk milleti henüz demokrasiye lâyık degıldır tezini müdafaa eden bazı D. P. i- darecileri ile beraber çalışmama im- kân kalmamıştır. Benim kanaatimce bir insan bir partiye, — programına inanırsa girer, bu yolda memlekete hizmet edebileceğine kanaat getirirse girer, bir idare heye tıne yaranm. mecburiyetinde değildir." Herkesin bildiği isim enç kadın heyecanlanmıştı.. Bir- den sustu. Odadakiler merakla tekrar onun konuşmasını bekliyorlar- dı. Çünkü bu mert sozlu, ufak tefek zarif hanımın Türk siyasi tarihinde siyaset kadını olarak muhakkak ki mühim bir yeri olacaktı.. Vakıa o ne milletvekili olmuştu, ne de muhalefet yıllarında saflarında çalıştığı partı iktidara gelince, yüksek mevkiler iş- gal etmişti. Ama gene de ismi. hiç kimsenin meçhulü değildi: Piraye Bi- Radyoda Kadın Saati A nkara Radyosunda Pazar sa- bahları bir kadın saati vardır. Ben bu kadın saatini sever, fırsat buldukça da dinlerim. Bu progra- n çok daha mükemmel olması mumkundur Fakat bu gunku ha- liyle de el attığı mevzular bakı dan alaka çekici ve faydalı oldugu muhakkaktır. Benim bildiğime gö- re bu saat, Türk Kadınlar Bırlıgıne aittir ve gene bildiğine gor Kadınlar Birliği siyasetle uğraşmaz. Buna rağmen zaman zaman, kadın saatinde bariz bir siyasi pro- paganda havası sezilmektedir. Ni- tekim ara, Ibinden vuran sel felâketi münasebetiyle yapılan bir konuşmada, muhalefet önce i- malar şeklinde sonra da acık it- hamlarla suçlandırılmaya çalışıl- mıştı. Vakıa ben siyasi mevzuları kaçınılması icab eden, tehlikeli, yaklaşılmaz tabu mevzular olarak telakki edenlerden değilim ve se- çimlerin bu derece yaklaştığı gün- lerde "Türk Kadınlar Birliğinin seçmen kadını aydınlatması bakı- mından birçok faaliyetlerde bulun- masını bir hak, hattâ bir vazife olarak kabul ederim. Mesela bu saatte, Türk kadını oyunu kullan- maya, siyasi vazifesini — şuurla yapmaya davet edilebilir. Bu saat- te ona seçimler hakkında bilgi ve- rilebilir. Bitaraf bir görüşle hükü- metin icraatı, diğer — partilerin programı izah edilebilir. Bugün de- mokrasinin hüküm surdugu butun memleketlerde seçim zam, dın dernekleri bu şekilde faalıyet- ler gostermektedırler Bizim hoş rmediğimiz partizanca hareket edılmesıdır Hele radyodan yalnız- T £ Jale CANDAN ca iktidarın faydalanacağını düşü- necek olursak, Türk Kadınlar Bir- liğinin bu mevzuda çok daha tem- nli davranması lüzumu açıkca ortaya çıkar. Biz bitaraf bir vatandaş olarak böyle düşünüyoruz. Ama demok- rat partili de olsaydık başka türlü düşünmemize imkân yoktu. Ma- dem im zamanı radyo gibi memleketın en ücra köşesine ula- n bir vasıtadan yalnızca iktidar ıstıfade edecektir, bunu hiç olmaz- sa büyük bir incelikle, insafla, it- hamlara girişmeden yapması şart- tır. Psıkololı bunu emreder. kü particilik bir yana, makul olalım ve duşu nelim. Bir. adamın ağzını bağlayıp onu meydana Ç- karsak, sonra da karşısına çıkıp mütemadiyen kendimizi methedip, onu zemmetsek, gelip gecenin söz- lerimize kulak asmasına imkân var ır? Bu vaziyette haklı dahi ol- sak kaybederiz; çünkü bu tip tek taraflı propaganda, en çok bu pro- pagandayı yapana dokunur. di bir de üstelik bu ağzı bag adı en ağır suçlarla itham ettiğimizi tasavvur edelim. Gelip geçenlerin gostereceklerı reaksiyon adamın ağzındaki 1 çözmek olacaktır. Ç ünkü hakım hükmünü vermeden iki tarafı dinler. Bunu hissetmek için ne âlim olmak lâzımdır ne de demokrasiden ve insan kakların- dan haberdar olmak. Hattâ okur yazarlık bile şart değildir. Adalet ye müsavat fikri insanlarda do- ğuştan mevcuttur. Bizce "Radyoda Kadın Saati'ni de bu yanlış zihni- yete feda etmiyelim, istifade edi- yorduk, yazık olur AKİS, 28 EYLÜL 1957