TİYA T R O "Üçüncü Selim"den bir sahne Perdeyi Devlet Tiyatrosu Duvara; çıkan afişler çun bir bekletişten sonra, niha- yet perdelerin —açılmasına — bir hafta kala, Devlet Tiyatrosunda oy- nayacak ilk piyeslerin afişleri du- vara çıkabildi. Bu seneki afişlerde yeni bir kompozisyon görülüyordu. Doğrusu ya kenarları şimdiye ka- ar çok kullanılmış desenlerle iş- leni mış olan afişler bir, zevksizlik örneğiydi. e var ki bu, işin etiket tarafıydı ve bir tiyatro seyircisi O- larak bizi pek ilgilendirmiyordu. Biz, sadece s ahnede goreceklerımız— le ilgiliydik. Her sen olduğu gi- i bu sene de Tıyatromu— zun, karşımıza ne çeşit — oyunlarla çıkacagını merak ediyorduk, işte ©o kadar. Ama bir tiyatro mevsimi, başladığı halde Devlet Tiyatromuz- da bu merakımızı dindirecek en ufak bir kırpıntı görülmüyordu. Biz de her seyirci gibi. koca Devlet Tiyat- rosunun repertuarını, hiç — değilse tiyatro mevsiminin bitme — zamanı gelmeden öğrenebilmenin ümidi için- de bekliyorduk. er sene olduğu gibi bu sene de gışelerın önüne yığılan tiyatro se- yircisi, Devlet Tiyatrosuna karşı olan bağlılığını devam ettirirken, Devlet Tiyatrosu da onlara karşı, o eski, o alıştığımız ilgisizliğini devam ettiri- TOdU.. ölge Tiyatroları erçi Devlet Tiyatrosu elinde se- yircisine ilan edecek bir repertua- AKİS, 28 EYLÜL 1957 açacak oyun n ve sekiz on tiyatronun perdelerini açacak yeterli kadrosu olmayan bir tiyatroydu ama, Umum Müdür Muh- sin Ertuğrulun giriştiği "Bölge Ti- yatroları seferberliği" neticesinde ba- zı şehirlerimizin tiyatro şahitli olma- sını da sağlamıştı.. Bu, girişilen se- ferberliğin — toplanan ılk meyvalarıy- dı. Belki Bursanın, İzmirin, Adana- nın, Konyanın tiyatro seyırcılerı de tıyatrolarının repertuarlarını bir mev- simin — başın hiçbir zaman öğre- nemiyecekler, belki üç günlük bir provadan sonra sahneye çıkan bir aktörün kekelemeleriyle, yahut da aktörlük, aktristlik değerinin ne ol- duğu tetkik edilip, anlaşılmadan kadroya ithal ediliveren bir müpte- dinin gaflarıyla, bu gafları örtmeli için çabalıyan bir tecrübelinin müca- delesıyle dolu oyunlar seyredecekler- . Ama, iyi kötü artık bu şehirleri- mız de bir tiyatroya sahiptiler. Bu arada memleketimizin gerçek ti- yatro severlerini telâşa düşüren bir nokta vardı. Devlet Tiyatromuzun e- linde, her gece bu kadar çok tiyatro- nun perdelerını açacak kadrosu yok- tu. İşte bütün korkular burada or- taya çıkıyordu. Bir Bölge Tıyatro— ları Seferberliğinin — telâşı Tiyatro sanatı gürültüye gıdebılırdı Öyle ya, her geçen yıl Devlet. Ti- yatrolarımızın, perdelerini daha “hafif piyeslerle, daha az çalışılmış, daha oturmamış temsillerle açtıkları bir hakikatti. Temenni edilirdi ki, Devlet Tiyat- rosu, tiyatroları açmakla kalmayıp, bu sahnelerde oynayacak — kuvvetli bir kadroyla, piyeslerin iyi hazırlan- ması imkânını hazırlasın ve her şey- den mühimi de bu sahnelere çıkabile- cek değerde oyunlar bulsun.. Yoksa sayısı ne kadar çok olursa olsun der; me çatma piyeslerle perdelerini a- çan tıyatroların bir kıymet ifade et- miyeceği de bir başka hakikatti. Ya her işi halledılmış tiyatroların perdelerini açmalıydık yahut da a- yaklarımızı yorganlarımıza göre u- zatmasını bilmeliydik. Yeni sahneler B u arada Bursa "Vefik Paşa" ti- yatrosunun 28 Eylülde yapılacak Oda Tiyatrosunun yeni sezona alt ilk Saman alevine benzemese bari afişi 38