OECE'nin Türkiyeye Dair Raporu ir taraftan yatırımlar yan” bir ve tının, 1956 yılı sonu Bütün milletlerarası recek İlâflar ya. hükümetleri tarafından gö rağmen OECE'nin nazık fakl sezecek iltifatkâr cumlelerın arasına sıkıştırmayı çok iyi bi- Bun kamların arkasında yatan hakika tirler ve bu görüşü lirler. İşte son raporda, yaseti nazikâne tenkit hiçbir. tedbir. almamıştır.. Ticari 1955 de yüzde 19 artmış, 1956 d. artışını r iftihar vesilesi ve Turk ede hâkim yeni (Me kez — Bankasının artmasını, OECE'nin iktisatçıları deki "zorlu" iktisatçıların, — meçhulüdür,) Mo! iktisadi ronomik rakamlara varmasını da yısız Menderes hükümetlerinin - götürmez hukume tinin mütehassi ısları nenin program beğenmişlerdir.. Hani şu lâfları: iç ve banka kredilerinin kontou şekküllerinin ken ağıyla rına - başvu aması V.s.. Ecnebi mütehassıslar iltifat — etmiyen kabullenıldıgını OECE'nin O zamandan beri Yılı Miktarı Milyon T.L. olarak 1951 47,3 1952 47 1953 73,4 1954 100,5 1955 171,5 1956 210. Görülüyor ki pancar fiatlarına yapılan zam da iktisadi tesırlerı iti- bariyle hayli düşündürücüdür. Emis- yon miktarı bu zamla daha da arta- cak, şekerin maliyet fatı daha da yukselecek dışarıya yapılan ihracat ise geçen senelerdekinden daha elve- rişli şartlar içinde yapılamayacağın- dan dahili müstehlikler şekeri saha- lıya ıstıhlak etmekte devam edecek- lerdir. Her ne kadar pancar fiatları- na yapılan zamla Demokrat iktidar işi tatlıya bağlamak istemişse de pek de uzak olmıyan bir zaman içinde aynı iktidar veya ona halef olacak olan iktidar seçmelılerden şu sözü işitecektir: Am; am, ne fiat a- yarlaması istiyoruz. Sattıgı ız mah- sül karşılığ 1nda eski satınalma gücü- müzü muhafaza edelim bize bu kada- TI er 24 diğer - taraftan verg politikası,.. -Avrupa için Turk ıktıs dına koyd ğu Menderes hükümetinin para, kredi edilmektedir. Türk bankaların açtığı 'a da yükselmeye devam etmiştir. tenkit eden mutehassısların D. iktidarı alkın nişanesi oldıığun ı'ktı'sadı nazari avanslarının da 1966 yılı hoş iktisatçıların. Kristof Kolomb siyaseti de düşünceye — bağlı tenkit bir teknik kaza hariç tkunu, ceye Zira görselerdi, yüksek — bütçe rak- iktisadi — kalkın orijinal — iktisadi aksine, okuna: muhafazakâr siyasefi pek "kitabiler"in e hakikaten kavrulması, ballandıra gelen teknik kaz hazırladıgı bu program Başbakan kitabileri köprülerin altından nice yeni sular akmıştı... "kâfi derecede enerjik olmı- Iktısadı İşbirliği Teşkilâ- teşhis — budur. uyelerını gucerıdı ece Üüye memleketlerı'n igiyi - kullanı, dikkatli ıktısatçıları nüfuzlu — bü ve — vergi meti talebi kısmak krediler, hükü idrâk edecek kadar iyeyi - tanımadıkları - anlaşılmaktadır. yılı zarfında yüzde 26 karşılamamaktadır. Memleketimiz- tabildir. ki ecnebi mütehassıslar — bütçenin ast- etmektedirler. — ( Eksperler, Ssa- ha, - aliye Ba- İngilizce de tercüme edilmesine ma işareti — olduğunu sıyasetını pek iyi anlıya- bir ralık — Meclis kursusunde 4 senelerdır tekrarladıkları kıtap döviz ve devlet — te- banknotlav denk bütçe, i L Merkez - Bankasının ballandıra bu tedbirleri adan sonra işini övüyon- tarafında "taktik herhalde — bilmiyorlardı. Pamuk rekoltesi 1952 - 1958 bereket yıllarında hu- bubat istihsalinde olduğu gibi pa- muk istihsalinde de büyük artışlar kay dedilmiş, ani olarak yükselen pamuk fiatları müteakip yıllarda da istihsa- lin artması için bir amçı vazifesi görmüştü. Son yıllarda senelik va- sati pamuk istihsalimiz 130-140 ton arasındaydı. Bunun yarıdan fazlası Ege Bölgesinde, geri kalan kısmı da Çukurova Bölgesinde istihsal edili- yordu. Bu seneki istihsal hakkında edinilen son bilgilere flöre her iki bölgede de rekolte, düşük olup mec- mu'istihsal 100 bin tonu pek aşmı- yacaktır. Halbuki — memleketimizde yıllık pamuk istihlâki 110 bin ton ci- varındadır. Bu — vaziyet karşısında bu sene dışarıya pamuk ihraç etmi- ye pek imkân hasıl olmıyacaktır. Tıpkı buğday fıatlarının şerbet pi- yasada Ofisin fiatından yüksek olması dolayısıyle müstahsi- lin buğdayını ofise satmak istemeyi- şi gibi, -pamukçular da pamuklarını Birliklere satmak istememektedirler. Burada da gene malın paraya nazaran prim yapması veya servetin mal sek- linde muhafazası, hadisesiyle karşıla- şıyoruz ki bu da enflâsyonun bir te- zahür şeklinden başka bir şey değil- dir. Ticaret Sun'i bolluk! T ktidarın seçimlere, sun'i de olsa bir bollukla gırmek kararında ol- duğu anlaşılmaktadır. Yok olan ne varsa ithal edilecek, gümrüklerde bekliyen mallar ise tüccar tarafından çekilecek ve bir an önce piyasaya ar- zedilecektir.. Bunun için tüccarlar gümrüklerde bekliyen mallarının cin- si, miktarı, kıymeti, nev'i, menşe memleketi ve ithal müsaade vesikala- rının tarih ve numaraları hakkında mahallin en büyük mülkiye âmirim bir beyanname vermek mecburiyetin- de tutulmuşlardır. Böyle bir beyanda bulunmak için tüccarlara 48 saatlik bir müddet verilmiştir. Tüccarlar gumruklerde bekliyen mallarını 15 gün-zarfında çekemedikleri takdirde bu mallar Ticaret Bakanlığı adına ve fakat alâkalılar nam ve hesabına gümrüklerden çekilecek, ihtiyaç sa- hiplerine intikal ettirilecektir. Bu karar demokrat iktidarın libe- ral ekonomi esaslarına sadık kalarak bir iktisat politikası takip etmesi lâ- zım gelen bir bakanlığından, Ticaret Bakanlığından sadır — olmuştur karardan maksat, sular kesıldıkten sonra borulardaki suyu bir an önce bitirmek arzusudur. "Sular kesilmiş ne çıkar! Evde bir kaç günü idare e- decek kadar var" diyen bir aile baba- sı ne derece mesuliyet hissinden u- zak ise aynı şekılde eldeki mevcut- larını Ur an önce piyasaya sürerek sun'i bir bolluk yaratmak istiyen bir karar da mesuliyet hissi taşıyan zih- ni bir gayretin mahsulü olmaktan u- zaktır. Tüccar malım gümrüklerden ni- çin çekmemiştir, niçin çekmemek is- temektedir? Acaba meselenin bu ta- rafı üzerinde düşünülmüş müdür? üccar malını gümrükten çekmemek- tedir. Çünkü malını piyasaya arzedıp paraya tahvil etmektense servetini mal şeklinde muhafaza kendisine da- ha kazançlı gelmektedir. İktidarın alacağı kararlar memleket dahilinde gerçekten bolluk yaratıcı mahiyette olması gerekirken, maale- sef her işte olduğu gibi bu sefer de hukuk kaıdelerını daha çetin hale ge- tirerek müeyyideli bir iktisat düzeni- ne gitme şıkkı tercih edilmiştir. Eğer şimdi sıkıntısı çekilen maddelerden bazıları bır kaç gün için ortaya çıkar a kim nurlu bir istikbalin" ger- çekleştıgı tarzınd bir zehaba kendı— sini kaptırmıyacaktır. Biz 1956 Hazi ranında Mili Korunma Kan nun bilmeyiz kaçıncı defa tadil edılmek suretıyle yeniden hayatiyet kazandı- akit h ğı va şımdıkınd çok daha rahat ve iyi günler görmüştük, fakat kaç yıl degıl ay değil, gün devam etti. AKİS, 28 EYLÜL 1957