9 » YURTTA OLUP BİTENLER te döndükleri hatırdaydı. Kıbrıstan Harding'i, Londradan “White Hall'l fethettik diye dönenlerin hiç bir mu- vaffakiyet kazanamadıkları şimdi i- yice anlaşılıyordu. Ama kabahat 1â- tince kadar siyasette de üstad pro &örün değildi! Londradaki vazifeliler de müşdvirin gösterdiği gayret ve mahareti esirgemeselerdi. bugu rüm, elbette çok daha farklı oıa.cak- tı. Köskoca Londrada becerikli müşa- Vir, gırf resmi bir sıfata sahip olma- dığı bahanesiyle âdeta tek başına bı- rakılmıştı. Bir protokol uğruna neler kaybedilmemişti ki.. Ama Zararın neresinden dönülse kârdı Bir müddet önce Washington'a tayin edilen eski Londra Büyükelçi- miz Suad Hayri Ürgüplü çoktan va- lizlerini hazırlamasına rağmen bir türlü hareket emrini alamıyordu ve şu en nazik anlarda Türkiye Was- hingtonda lâyıkiyle temsil edilmiyor- du. Viâyetteki toplantı adiselerin aldığı son şekil, kenai- sini imar işlerine vakfeden İktı- darın başını da, hiç değilse birkaç sa- at için, istimlâk sahalarından UZArK - laştırdı. Taksim fikrini nasıl kabul ettirgtektlik? Bir emrivaki karşısın- da ne yapabilirdık" İktidarın başı, Avam marasıh- da Kıhrıs meıelesı goru;ülürken Vl- lâyetteki hususi öOodasında — meş müşavirleriyle birlikte bu nahoş su- İyimser nazik olduğunu, ! yeyi kızdıracak en ufak bir teşebbüse cesaret edemiyeceğini izah ediyorlar- dı. Vazifeleri, elbette hoşa giden şey- Jer söylemekti. Kıbrıs elden giderse kabahatin samur kürkünü glydire- cek birini bulmak onlar için zor'olmı- yacaktı. Nıhıyet iş bilenin, kılıç da kuşananındı.. Muhalefet ve Kıbris Gerek C.H.P., gerek Hür. P. Kıb- rıs meselesinde İktidara yârdım etmeğe hazırdılar. Kıbrıs işi bir millt dâva idi, iç siyaset meselesi yâpılma- malıydı. Her iki parti de taksimin a- leyhinde degıllerdı Bilhassa C.HP. taksim lJehinde sarih vaziyet almıştı. HWür. P. Kıbrıs meselesini 12 Ada ve Batı Trakyaya — bağlamaktaysa da taksime aleyhtar değildi. C.M.P. nin durumu biraz müphemdi. Bu parti- nın ileri getenleri bazan Kıbrısın ta- mamını istediklerini söylemekten ka- çınmıyorlardı. Fakat ne olursa ol- sun Muhalefet. Kıbrıs meselesini is- tismar etmek istemiyordu. Milli bir siyasefte samimi oltrak taraftardı. İk- tidar Muhalefete el uzatmakla ancak kârlı çıkardı. hur —müşavirlerin beceremedikleri iş, elbirliği ile daha kolay gerçekleşebilirdi. Fakat İkti- dar uzatılan elleri ttiyordu. C.H.P. lere "İnşaallah, C.H.P. iş baştina gelı—- ve Kıbrıs meselesini de Hatay mesa- Jesi gibi mesut bir şekilde hdlleder” demekten başka yapacak iş kalmı- yordu.. İstanbul Özlenen vali G eçen haftanın sonunda Pazar gü- nü, meşhur Gülhane Parkının en civcivli saatlarını yaşadığı bir sırada, İstanbulun Vali ve Belediye Reis Ve- kili Kemal Hadımlı kurdelesini, ke- serek “Türkiyede Kalkınma” sergisi- “Fahri Belediye Başkanı” imarı tetkik ediyor En mühim meşgüâle “ABİS, 20 TEMMUZ 1951 Prof. F. K. Gökay Sevgili vali ni açıyordu. “Vali bey kurdele kesi- yor” sözü bir anda parkı dolaştı ve “Türkiyede Kalkınma”" sergisinin mu- #azzam naylon çadırının methali biraz daha kâlabalıklaştı. Yeni gelenler,. se. vimli ve mini mini vali Fahrettin Ke- rim Gökayın İstanbuldan uzaklaştı- ğını bilmiyenlerdi. “Vali bey. kurde- e kesiyor” sözünü duyunca Gökayın bu pek meşhur marrifetini gösterme- sine şahit olmak için koşuşmuşlardx Ama karşılarına pek iyi tanıdıkları güler yüzlü vali yerine, bir yeni “Va- li Bey” çıkmıştı. Gökayın iznini &âlıp vapura atlıya- rak Avrupaya yollanmasından sonra- dır ki iznini örten esrar perdesi bır nebze olsun aralandı. Gökay. işleti Capanoğluna bırakarak ayrılmıştı. edildiği Çoruma doğru yola çıkıyor ve İstanbul Valiliği makamına İzmir Valisi Kemal Hadımlı vekâleten ge- tiriliyordu. Kemal Hadımlı İstanbul Va]ilığı koltuğuna oturur oturmaz “En him işimiz imardır” diyordu. Şu haı- de Gökayın izninin en mühim sebebi, de imardı. Hakikaten İstanbulun ima- rı işi baş döndürücü bir sürat kazan- mıştı. Silratin muharriki İstanbulun “fahri belediye başkanı" Adnan Men- deresti ve imarın sürati o kadar bü- yüktü ki bunu değil anlamak takip bile son derece güç bir hale gelmişti. Zekâ ve kabiliyetinin normalın epey- ce Üstünde olduğunu muhtelif vesile- lerle ispat eden Fahrettin Kerim Gö- kay gibi bir adanı bile imarı anlıya- yorsa mazur görllebilirdi. Mazur görülebilir. fakat bir müddet istira- hdtı da hak ederdi.