DÜNYABDA OLUP BİTENLER — DIŞ POLİTİKADA VAZİFELER u sütunlarda okuyucularımızı, dış politika meseleleri mevzuun- da elimizden geldiği kadar aydın- latmağa çalıştık. Dış politikamızın açık veya kapalı bütün yüzlerini de yine okuyucularımıza tanıtmağa gayret ettik. AKİS'e dikkatle de- vam edemnlerin gözlerinden kaçma- mış olacaktır: Bu dergi iç mesele- Jerde olduğu gibi dış — meselelerde de ekseriya farkh görüşleri belirt- mektedir. Gerek yazı ailesinin, ge- rek müstakil yazarlarının dış ha- berlerde davramş ve yorumlayış tarzları haylice değişiktir. Bu ba- kımdan AKİS, basınımızda farklı bir yer işgal etmektedir. Son yıllarda türlü bchı.neler ve çeşttlt metodlarla uyuşturulan umu- mi efkârimizi Pu dergi ic ve dş mevzularda ikaz etmeğe devam e- decektir. Gene son yıllarda gerek dünyada, gerek kotmşu bölgelerde çok ehemmiyetli defişmeler olmuş- tur ve olmaktadır. Bu hadiseleri yo- rumlarket konformist bir davranış tarzı takınıp hiç olmazsa ıktidarı bu behiste “rahat” mamızı iste- yenler çok oldu. Bunların bazıları “samimi saf” lardı. Bazıları ise ne istediklerini bilen ve bizim de ne fistediğimizi gayet iyi bilen “kur- nazlar” dı. Ama mesele şöyle veya böyle yazmak değil, tesire kapıl- madan doğruyu yazmaktı. Bağdat Paktından Kıbrıs meselesine, Ame- rikanın Orta Doğudaki durumtundan Nuri Sait Paşaya pek cok şey De- mokrat İktidar ile AKİS'ten hangi- sinin hadiselere daha dokltru teşhis koyduğunun delilleri olarak orta- ır. Bu sütunlarda defalarca tekrar ettiğimiz gibi yine söyliyelim ki dış politita iç politikadan ayrılmaz. Bunun aksini düşünmek hayaldir. Hele bir muhalefet pertisinin ikti- darla iç politikanın hemen her nok- da diş politikamın hemen h: tasında uyuşması imkânsızdır. Batı- da bu çeşit muhalefet ancak kukla mımhalefet olarak telâkki edilir ve o memleketin hakiki bir demokrasi ol- uğuna inanan kimse bulunmaz. Diğer demokratık ülkelerde mu- halefet partilerinin Aana' davaları, fktıdarla baş kavgaları hep dış po- litika Üzerinedir. Oralarda dış po- Htikada iktidarın görüşünden ay- rildi diye muhalefeti vatan hiyane- tiyle suçlandırmak kimsenin a dan geçmez. Zaten muhalefeti tu- tanlar ekseriya yine dış politikada- ki ihtilâf yüzünden tımnıktıdırlı.r Bizde olduğu gibi “Dış polittkada birlik” teranesi Batı Ülkelerinde duyulan bir terane değil Muhalefetin dış koaude iktider- » dan ayrılması tabiri dalhi yanlıptır. Dış olaylar, dış konular, toplamiy- le bir “dış politika” olduğu içindir ki iktidarın bir “dış politika” sı vardır, muhalefetin bir “dış politi- ka” gı... Bu şartlar ve bu esaslarla kurulmayan bir muhalefetin bulun- duğu memleketlerde ise - bizde ol- duğu gibi . belirli bir dış politika mevcut değildir. demektir. Dış politika iç politikadan ayrı- lamaz. Bunların ikısi de ayni şart- ların neticesidir, aynı esaslardan doğan bir bütündür. Dolayısiyle iç ve dış politikayı şekillendiren, isti- k rTen ve sonuçclandıran ha- diselerin soy ve sebebi aynıdır. Bir devletin ve bir hükümetin, iç ve dış evzuları ayrı kriteryumlara tabi tutmasına imkân var mıdır? Bir memleketin idareciler; bu ikt mev- zuda İki ayrı “postulat” ya, iki ay- rı düzene tabi olamazlar. Bir mem- leketin efkârı da, muhalefeti de bu iki bahiste iki ayrı kıymet hükmü söçemez. Bu, bir astronomi mese- lesinj Euclide ve Euclide dışı pos- tulat'larla cözup ayni neticeleri &- ramağa benzer.. punun içindir ki AKİS, okuyucu- ?larını ve elindan ıeldım kadar bütün halk oyunu iç ve dış mevagu- larda aynı ışık ve aynı zaviyeden aydınlatnıaktadır. Son yıllarda ik- tidarın dış meselelerde düştüğü te- zatları, yaptığı hataları inceler v izah ederken bunların iç politikaya nasıl sıkı bir şekilde bağlı olduğu- nu da açıklamıştır. Bu arada mu- halefet partilerini de dış politikada kontrol ve tenkid vazifelerine davet etmek isteriz. Çünkü esefle gör- mekteyiz ki en büyük — muhülefet partisi dahi, iç ve dış politikanın yukarda saydığımız esaslarını ve hususiyetlerini kavramış gibi değil- dir. İç ve dış politika başka başka düzenler içinde incelenemez. Bir ik- idar içerde oligarşik, dışarda “li- beral” olamaz. Bir iktidar içerde mürteci, dışarda inkılâpçı olamaz. Bîr ıiktidar içerde derebeyi, dışarda insan haklarına saygılı olamaz. Bir iküıla.r içerde her türlü feodaliteyi - | OKUYOR Aydemir BALKAN savunup, dışarda başkaları için haklardan bahsedemez. Bir iktidar içerde kendi vatandaşlarının hür- riyetlerini kısıp, dışarda başkaları için hürriyet istiyemez. Bir iktidar içerde dimri, klerikalizmi savunup, dışarda laik gözükemez. Bir iktıdar içerde mülkiyeti mukaddes kılıp dı- şarda komünist memleketlerle and- laşmalar yapamaz. Tabii bunların aksi için de, durum aynıdır. nciri daha da uzatahilirsi- niz. Fakat bütün bunlar iktidar için cari olduğu gibi sustuğu veya mü- rakabe vazifesini yapmadığı müd- detçe muhalefet için de variddir. Bu garabetler son yıllarda ıynen bizim muhalefetimize şamildir. f ç ve dış konularda bu tezatlan bi bir “compromis” olamıyacağını bil- memişler, —Muhalefet ise neticeleri dolayısiyle kendini tazyik edecek dığ. tedbirlere şuursuzca rıza gös- termişlir. Geğen sonbaharda hu- dutlarımız civarında koparılan yay- garalar ve mübalaga ile şışırılen meseleler, hem halk oyunu asıl valardan uzaklaştıracak bahanaler hem de muhalefeti icabında ezecek vesileler bulmağa yaramıştır. Bu yönden İngilizlerle, bılhassa İngiliz muhafazakâr partisiyle olan son mumebeuorımıı de Türkıve iç po— litikasında tesirler ıştır. Mübalagalı bır "milll birlik" havası kurnazca bir demagoji, muhalefet elemanlarını telâşlı maya sevketmiştir. Son yılların olaylarında bunun gibi misaller doludur. Fakat bizim ilerde ayrıca üÜzerinde duracağımız yapılan - ve tekrar edilen - dış ha- talar olacraktır. Orta Doğu, Balkan Ve Kuzey Afrika — memleketleriyle münasebetlerimiz çok garip ve te- zatlı münhamilerden geçmiş ve geç- mektedir. Atatürkün dış politikada bize çizmiş olduğu kutsal yol - ble- rek veya bilmiyerek - ihmal edil- miştir. Bu, bilhassa, Bandoeng kon- feransından sonra aşikâ&r bir hal almıştır. Zaman zaman içerde oldu- ğu gibi dışarda da Atatilrk ve in- kilâp prensiplerine aykırı ı.hfba.phk— lar kurulmuştur. Bugün bilerek veya bılmlyenk . ya.pxluı hatalar anlaşıldıkça, fiyaskol çıktıkçâ “müşavir'' n 5 lar, “sürgün”e gönderilmiş, fakat hasarlar olduğu gibi kalmıştır. Slm- di ise yanlış hesaplarır “Bağdat n dön esine mezbuhane bir gaymtle çalışılmaktadır. Fakat ay- n> iktidari& bunu başarmak artık he ooü geç, hem çok güçtür.