YURTTA OLUP BİTENFLER, di. Bundan başka eğer D.P. den ih- raç edilirse Üniversiteye de dönmiye- ceğini yakınlarına söylemekten çe- kinmiyordu. unun mânası Orhan fikirlerini başka saflarda müdafaa e- decekti Karsı yakada rhan Köprülünün verine Hayri Göneni getirmekle bütün mese- lenin halledileceğini ve ortalığın süt liman olacağını sananlar ne kadar yanıldıklarını şimdi daha iyi anlıyor- rdı. Hiç sırası değilken D.P. nin ba- gına yeni bir dert açmışlardı ve esa- sen Orhan Köprülüyü çok tutan teş- başkanlığına getirildiği gün, D.P merkezlnde birer kurınay edasiyle ge- nen ve tebrikleri kabul eden “teş- kil&tçı zat” ların pirinçte ayıklana- pek çok taş olduğunu farketme- leri !lk keyif kaçırıcı husus idi. Orhan Köprülünün yerine bir hamlede Hayri Göneni geçirivermek ilk anda pek baş döndürücü obmuştu. Tebrikler gırla gidiyordu. Tebrikçile- rin arasında hizzat Dr rem Sa- rolun da bulunması kimsemn gözün- den kaçmamıştı. . Saâarol tah- min edildiği kadar memnun değildi. Zi tün maksat, Orhan Köprülli yerine yeni bir başkan getirmek de- ğil, bu “buhran” dan faydalanarak geçici bir idare kurulu teşkil etmek- ti. Şüphesiz Orhan Köprülünün yerin- de Hayri Göneni görmek Dr. Sarolu erindi görmek daha çok memnun edici bir netice olacaktı. Yü M P. Bir yıl geriye!, Fuıd Arna, Ahmet Tahtakılıç ve Ahmet Bilginden müteşekkil "C M. P. vızıfeye devam eki Esti Nesimi — Nevbahar ... '; ünlerden Pazartesi. Bir Bay- yalım: Cumhurbaşkanı Celâl Bayar. B.M.M. Başkanı Refik Koraltan. 4Şi n Menderes, t Bakanı Emin Arif Demirer alışma Bakanı Bakanlığı Müsteşarı, Unum Müdürler v.s., v.s.. Biliyorsunuz değil mi. Ana- yasa der ki Türkiye Cumhuriye- tinin Başkenti Ankaradır. min ikinci gününden beri Karadeniz sahillerini dolaşmakta, teşkilât ve partililerle görüş — testisinde bulun- maktadır. Bu gezide C.M.P. liderleri- nin davranışları ve kongrelerde kul- landıkları dil. seyahatın başlangıcın- da uyanan Ümitleri bir anda hiçe in- dırecek istikamette olmuştur “C.M.P, doğrusu ge- zisine çok şanslı şartlar içinde başla- mıştı. Bölükbaşının tevkifi hâdisesi C.M.P. etrafında tasavvır edilemiye- cek kadar büylik bir alâkanın teşek- külüne yol açmış. bu hareketin u- yandırdığı aksillâmel muhalefet par- tileri ileri gelenlerini birbirlerine doğ- ru itmişti. Bu suretle, başka türlü bu derece yakınlaşmalarına imkân olmıu- yan muhalefet ileri gelenleri mütead- dit defa bir masa etrafında toplan- ak ve bazı mü: şterek meselelerini S elL s “DEHŞET YOLCULARI" kuşbakışı da olsa birlikte gözden ge- çirmek fırsatına kavuşmuşla Bö- lükbaşının tevkifinin uyandırdığı &- lâka halesi içinde ve diğer muhale- fet partilerinin ileri gelenleriyle ya- pılan görüşmelerden sonra çıkılan bir yurt gezisinden “vazifeye devanı ekibi"nin partisi bakımından büyük kazançlarla dönmesi beklenebilirdi. C.M.P. Miderlerinin seyahatın arifesin- deki havası da böyle bir ümidin doğmasını haklı gösterecek gibiydi. Ama ne çare, Ümitler boşa çıktı. C. M.P. ekibinin hatipleri Ankaradan u- zaklaşıp yayla havası yerine Karade- nizin serin ve rutubetli " havasını te- neffüs etmeye başlayınca değiştiler ve Karadenizde Ankaradakinden çok farklı bir dil kullanmayı tercih etti- ler. C.M.P. yeniden 1956 yazındakı teranelere avdet ediyor. elindeki okla- rı İktidara olduğu kadar C.H.P. ye de savurmaya hususi bir itina göste- riyordu. Tehditlerin maksadı 'NA eselâ, Alaçamdaki kongrede kür- ÂVİ süye çıkan Fuad Arna, C.M.P. Bavındır Sokaktnki )lükbaşı sında ne kadar bilyük farklar vardı. Ankarada işbirliğine adeta şitap Ar- na. söz gelip işbirliğine dayanınca, Karadeniz sahillerinin havasının tesi- riyle yuvarlak sözlerin gerisine gI- ğınıyor ve “Vatanseverliğin icapları ne yapılmasını emrediyorsa, onu yap- maya kararlıyız" diyordu. Vatanse- verliğin icapları, şüphesiz. C.M.P. nin inhisarında değildi ve herkes ne ya- pıyorsa bunu vatanseverliğin bir 1ca- yıyordu. sonunda da parmağını göğe kaldırıp C.H.P. yi tehdide girişiyordu. Arnaya göre C.H.P. işbirliği mevzuunda sarih olnfaktan çekiniyor ve istikbalde doğa ı ı el