YURTTA OLUP BİTENLER Temize Çıkmak I âAdisenin geçtiği yer Nasilli. Nasilli'de bir gazete çıkıyor. Gazetenin sahibi Hür. P. nin Daşkanı olan bir avukat Gazete milletvelili Şev- ki Hasırcı ile alâkalı neşriyat yapıyor. İddiasına göre Şevk, Hasırcı oto- mobil kamboramıığmaan gayri meşru para kazanmıştır. Milletvekili gazeteyi dâva ediyor. Hâdisenin buraya kadar olan kısmı 1957 Türkiyesinde her gün olup biten. ahvali adiyeden bir gazete havadisidir. İşin mühim kısmı bundan sonra cereyan ediyor. Taraflar mahkemeye gıltıklvrmdr Şev Hasırcı İstese, gazete sahibi otomotik şekilde hüküm giyecek, zira bir mille!l tve- kiline karaborsacılık atfetmek o filan. filan, filan numaralı kanunlur karçısında büyük bir suçtur. Hayır! Mılklımkdı diyor ki: “Ben büy- le bir şey vapmadım. Gazeteci buyursun, iddiasıı ıspat etsin. Ben kendi- sine ispat hakkı tanıyorum.” se talebi nazarı dikkate alıyor ve qaze'f('('idpn iddiasını is- pat etmesini, delillerim getirmesini istiyor. Gazeteci iddiasını iapata mu- valffak olamıyor. Duruşmaların nihayetinde anlaşılıyor ki Şevki Hasırcı otomobil karaborsacılığından gayri meştTdi bir kazanç temin etmemiştir, alnı açıktır. hakkında ııa.zılan(ar isnattır. Vaziyet bu şekilde ortaya çı- kınca mahkeme ıddıam t ispat edemeyen gazeteciyi hapse ve para ceza- sına- mahküm ediyo Fakat hâdise bu kadarla da bitmiyor. Karar tıı/hım olumıp Şevkı Hamrcı temive cıktıktoıı Boserei dâvacı avukatı mahkemeye bir istida ve- riyor. Bu iatıdada milletvekilinin dâvasıudan feragat ettığı bıldırılıyor. Dâva düşüyor, gazetecinin hapae atılmasına mahal kalmıyor. Mesele kapanmış, hakikat anlışılmıştır. Ç imdi, Şevki Basırcı büyümüş müdür, yoksa küçülmüş müdür? Umu- Y ml efkâr nazarında sempatik mi olmuştur, antipatik mi? Eğer mil- letvekili ispat hakkı tammasaydı ve mahkeme gazeteciyi iddiasımı tet- kik etmeden mahküm etsevdi Şevki Hamrcı alnındaki şüphe lekesini ömrü boyunca temizliyemezdi. Hele iddiasını ispat edemeyen. haksız çı- kan gazeteciyi affetmesi büyüklüklesin an büyüğü olarak Şevki Hasırcıya sadece şeref vermiştir. İşte ispat hakkının fazileti budur, buradadır Bir de ka!mderde "upat hakkı tanırkam da. tanımam” dıve k-pı- nen; üstelik tahkikat aırasında, yaptıkları bildirilen marifvtle yaptık- ları senetlerle, woter mııknıwlelenylı delillerle sabil olan; fakat doğru- yu yazan gazeteciyi “ispata cevaz elmadığı” mucip se buo mahküm ettirip hapse attırtan swmf adamlarını düşününüz. Onlar başları yukarda dolaşabilirder mi ve lütfen nöyleyiniz hmıguıı. Şevki Hasırcı mı yoksa onlar mt insanlarım ve Amıhın önünde temize cıkmıştır ? cak mesuliyetler;i diğer sivyasi teşek- küllere yükliyecek bir sivaset takip ediyordu. Bu, elbette tasvip edilemez- di. İşbirliği bahsinde Sadece “vatan- severliğin icaplarını” yerine getirece- gini söyleyen C.M.P. Genel Başkan vekili kemali cesaretle C.H.P. nin sa- rahattan uzak oldu ve böylece bi doğacak mesuliyetleri diğer bir siya- stmtepe lüküle Gyüklemeye MEağmetdedi. |e rdamı, Ce bünüğeiineediğer Gir yordu. “Aalstasvip edilemidcek olün mııhılefet partisini tehdide bile ıkıl- büvdü kışşyordu Arnaya göre, C.MP., “hal- LA kı iğfale yarıyacak bu m_etodlarla re- jim Mmücadelesinin — yapılmıyacağına inandığı içindir ki bizzarur hakik! mesulleri umumi! efkâ onünde tea- 1md|ye kadar diğer muhalefet par- gandaya giriş- memiş ve gelışmesinı leri dikkıtle takip eden vatandaşların gözünden kaçmıyan bir noktaydı. Halbuki C.M.P. nin şimdiki' lideri üyük bir safiyet içinde, bundan hiç C.M.P. kendisini işbirliği fikrinin şampiyonu ve bu mevzuda Adeta bir melek olarak gösterme gayreti içinde işbirliğinin asgari şartı olan muhale- —bite mecbur” kalacı Bu ağ: fet partilerinin birbirine hücum et- - ki tehdit ve tehdîdin heden sşıkârdı memeleri prensibini çiğnediğinin far- Ama C.M.P. Genel Başkan vekiliran kında değilmiş gıbı davra.nıyordu sözlerindeki samimiyetsizlik te o de- Halbuki C.H.P. nin e Hür. —rece aşikârdı. anlamak için, P ni tam ddına . ışbırliğlmn çok değil bir sene geriye dönmek kâ- gari şırtına dlkkatle fiydi. Geçen yaz işbirliği fikri en ha- üâ'i b!lımyordu Hiç bir C.H. P Ddenrıretlı günlerini yaşarken C.M.P. Ge- 2 * Fuad Arna Selâhiyetiniz var mı? nel Başkanı böyle bir işe girismeye selâhiyetli olmadığını söylemiş ve i$- birliği hakkında karar verebilecek ye- gâne mlülessesenin -C. üzügüne göre- ancak Genel Kuruı olduğ tinu iddia eylemişti. Geçen nbaharda toplanan C.M.P. Genel Kurulu ise ı$- Fuad Arna selâhiyetli olmadığı bır mevzuda harekete geçerek çizmeyî aşıyordu; ya da geçen sene kba- şı aslında sahip olduğu bir selâhiye- ti yokmuş gibi göstererek işbirliğine yan çizmiş ve bir samimiyetsizlik Ör- neği vermişti. Fuad Arnanın “halkı iğfal” ile süc- landırdığı partinin lideri ige bu mev- zuda selâhiyet sahibiydi ve karşısma hiç selâhiyeti olmıyan birini alıp'ta müzakereye girişecek kadar toy de- gildi. Bunun bizzat işbirliğinin tahâk- kuku Ümidini nasıl zayıflatacağını gayet iyi biliyordu. M.P. liderinin bu şekildeki hare- ketlerinin sehbebi pek basitti: İşbirliği akkuk ederse böylece daha gr basacaklarım ve milsavatı değilse bı- le, bir büyük parsayı koparacaklarını sanıyorlardı. İşbirliği fikri tahakkuk etmiyecek olursa böyle hareket etmlek le teşkilAâtlarının gelışmes!nm gektdye ugramamasım t n etmiş oluyorlar- dı. Zira C.M'P. hâkım olan bir ka- naata gdre parmerimn gelişmesi İktı- dara olduğu kadar C.H.P. ye hücgm etmekle kabıldi. Şimdiye kadar Hep bu prensibe göre hareket edilmişti. İşte, Çişbirliğinde samimiyet diye bağ ranların samimiyeti bundan iba- çAKİS, ıwwnww