T Doktorlar Bir iyi insanın sonu nkaranın en usta operatörü bu haftanın ortasında bir sabah, Tıp Fakültesi I. Cerrahi Kliniğinin ame- liyathanec.nde elini kalbine götürdü '— Ben iyi değilim, çocuklar” de- Ankaranın en usta profesörü or- ta yaşın ve orta boyun biraz Üstün- deydi. Sarışındı. Mavi gözleri zekâ ve iyilikle doluydu. “Çocuklar” dedi- , etrafını saran asistanlarıydı. O, devam etti: *— Yapamıyacağım galiha”. Ameliyat masası üzerinde bir has- ta yatıyordu. Mide kanseriydi. Nar- kozu verilmiş, karnı açılmış, midesi çıkarılmış, Ankaranın en usta ope- ratörü çalışmaya başlamıştı. İşin ba- şında duyulan sadece bir ameliyat- hı.nemn mutad 1afları olan “pens ver', “tampon yap” gibi sözler ol- muştu. Hoca sonra fenalaşmıştı. Çocuklar süratle hir iskemle ge- kalktı ve bisturiyi eline aldı. hareketlerinin gayrı şuuri olduğu ve çok ıstırap çektiği belli oluyordu. Ya- nındakilere: — Orhanı çağırın” dedi. Orhan, doçenti Orhan Bumindi. Bir asistan süratle dışarı çıktı. Ho- ca, hastasını bırakmak istemiyordu. ğguk ter döküyordu. Şekeri olduğun- dan evvelâ onunla alâkalı bir şok zannedilmiş, asistanları mişlerdi. Ama rak, arabâyla odasina naklettiler ve koltuğuna yatırdılar. Haber derhal duyulmuştu. Fakültenin bütün pro- fesörleri bilhassa dahiliyeciler koşup geldiler. Onlar da teşhisi tasdik etti- ler: Enfaktüs. Üstelik arka'cidarday- dı ve arka cidarda enfaktüs affetmi - asta bir ara iyileşir gibi ol- du. “Üzerimden buz gibi ter boşandı” dedi. Sonra etrafında asistanlarını görünte “hemen hastanın başına dö- nün, burada ne işiniz. var” dıye çI- kıştı. Aklı, meliyat ndaki kanserlideydi. Birden dişleri sıkını eni bir “convulsion” gelmişti. Çocu- ğunu istedi. Kısa bir müddet sonra Ankaranın en iyi operatörü, Prof Dr. Kamıl So- kullu saat tam 11,10 da, bütün etra- finı çevirenlarin gözyağşları arasında hayata yözlerini yumuyordu. LKİS, 20 'TEMMİ'UZ 1957 Prof. Kâmil Sokullu Duran iyi kalp Ecel gellnce er Şey o sa lamıştı. Prof bah bir kaza ile baş- âml Sokullu Fakül abalarından bı- riyle hafif çarpışmıştı Doktor da, teki arabanın şoförü de otomobılle- rinden inmişler ve birbirlerine gir- mişlerdi. Ağız kavgası süratle toka- da inkılâp etmiş, bu arada şoför bır kafa vurmuştu. Kafayı göğsüne yi- yen Kâmil sokullu düşmüştü. Bu sı- rada etraftan gelenler hadiseyi ya- tıştırmışlardı. Profesör kliniğine asa- bi müthiş gerilmiş olarak girmiş.i. Söyleniyor, söyleniyor, boş bulundu- ğuna yanıyordu. Buna rağmen biraz dinlenmiş ve dokuz buçukta amen— masasının başındaki yerini al- mıştı. Hattâ asistanlarına, lâtife yol- lu, kendisini sinirlendirmemelerini, zira kızacak hali olmadığını söyle- mişti, Sonra, ameliyata başlamıştı. Öğle vakti, Hocanın hayata göz- lerini kapamış olduğu duyulduğunda bütün Fakülteyi, daha sonra bütün ARAYIŞ AYLIK EDEBİYAT DERGİSİ Temmuz sayısını görünüz Sayısı 25 Kr., Yıllık abone 3 lıraalır, Haberleşme Adresi: Posta Kutusu : 1853, ANRAKA şehri derin hir hüzün kapladı. Bilhas« sa I. Cerrahı Kliniği ölü evinden fark- sızdı. Doktorundan hastasına, heni- şiresinden hademesine istisnasız her- kesin gözlerl yaşlıydı. Bu sebeps'ı değildi. Zira dünyada z kimsa Prof. Sokullunun sevıldıgı kadar se- vilmenin sırrına ermişti. Ge ASIŞ- tanları, kendilerini Aameliyathanede, hem de hastanın başucunda düven, zamanında söven, ama her zaman ha- kiki babaları kadar şefkat gösteren, onlara. bütün bıldığım öğreten, ken- . Zaten ecel öylesine iç kimse Dr. Sokul- n bir daha klinikten içeri gire- miyecegıne. ajmeliyathanede kızıp ba- ğır acağına, o çok mahir elleriy- hutala:ına Şıtı dağıtamıyacağına ina.nmıyor. inanm istemiyordu. Sanki bir kapı hbirden açılacak vo Profesör, o melek gibi yüzüyle, gü- lümsiyerek belirecekti. Şehirdeki dostları da daha az Uz- gün değildiler. dakıkalarında, kendisine kafayla vu- ran şoförü affettiğini bildirmekten gerı kaım iştı. ş muhiti vardı ve bu muhit o, yüzünden hakikaten iyilik okunan doktoru bağrına basmıştı. Onu kay- betmiş olmanın acısının büyük olma- sı son derece tabiiydi. Zevcesi Bülent Sokullu çocuklariyle beraber İngil- terede bulunduğundan doktorun on- ları bağrına basamadan hayata göz- lerini yummuş olması hadisenin büs- bütün acı tarafıydı. 30 senelik insan kurtarıcısı Dr. Kâmil Sokullu tam 30 seneden insanları biraz daha fazla stmağı, ıstıraplarını dindirmeğe çalışıyordu. 53 yaşındı. üÜyük bir cer- . Kâmil Sokullu İstanbul Hay- darpaşa Askeri Tıbbiyesinden 1923 yılında mezun olmuştu. Bir miülddet kıtada askeri tabip olarak calışmış, sonra Gülhane ABkeri Tıp Akademi- si birinci cerrahi müdürü olan M. Ke- mal Ökenin asistanı olarak çalışmış ve kısa bir zamanda baş asistanlığa terfi etmişti. Bir ara İzmir Asketi hastahanesinde de operatör olarax calışan Sokullu, oradan Gülhaneye ması Üzerine bu kürsüye profesör o- larak tayin edilmiş, Ankara T kültesinin kurul Fakültenin profesörler — kadrosuna geçmişti. Bilhassa barsak ve mide a- meliyatlarında büyük bir başarı göu- teren Prof. Sokullu rektum kan leri hakkındaki çalışmaları ile şoh ret yınmıştı 3thı rahmet eylesin. ı A