YURTTA OLUP BİTENLER Kıbrıs Kuma gömülü baş G eçen haftanın endişe uyandırıc: hadiselerinden biri de, şüphe yok ki. bütün gazeteler Kıbrıs meselesiyle alâkalı haberleri baş sayfalarında ve masıydı. Hükümet lehindeki en ufak bir habere “mal bulmuş mağrıbi gi- bi” sarılan, adını kimsenin duymadı- ı Batı gazetelerinde çıkan hakkımız- daki takdirkâr cümleleri sıcağı sıca- Adise diy du v Za fer başını ktıma xbıınnekten başka care bulamamıştı. © hakikaten nazikti. Dünya verilecekti. Kıbrıslılar, veya Türkiye ile birleşmeye teşehbils etmiyeceklerini taahhüt edeceklerdi. NATO'ya Adada Üslere sahip olma hakkı tanınacaktı Bu haftanın başında İngiliz hükü- metinin Avam Kamarasının karşıbı- na şimdilik kat'i bir plânla çıkma- ması İktidar organına biraz rahat ne- fes aldırdı ve Zafer, sözlerinin Tür- kıivyeden işitildiğini çok iyi bilen İn- giliz hükümet adamlarının bizim için Lennox - Boyd Baklası ağzında hiç de hoş olmayan hakikatleri gizle- mek için kullandıkları dolambaçlı, f&- kat sitayişkâr ıöılerı manşette vere- bilmek fırsatını bu ma aslına bukılırqa durum, sevi- nilecek gibi değildi. Kıbrısı Yunanln- tana vermekte hiç bir mahzur gör- miyen İşçi Partisi ile Muhafazakâr hükümet bir noktada lf—dct rmination verilmeden önce şu veya bu şekilde bir muhta- fi et devresi tanıvacaktı. İşçi Part:- si sözcüsü Callaghan, Müstemlekeler Nazır Yardımcısı Profumo'nun suali üÜzerine bu noktayı iyice aydınlatmış- tı. Callaghan, “Partisinin bir muh- tariyet devresinin lüzumuna inandı- ” Fesmen beyan ediyordu. İşçi Partisinin şiddetle aleyhtar olduğu “gülünç” taksim fikri, Lennox-Boyd için de bir “müessif son çare” idi. Hassas Kalpler N ihad Erim, haııse(llldlklen disinin ha gazeteciye medi - vap vermiş, Cevapta hep bir tâ- bir. geçiyor: “Siyrihvermek"... Gazeteci hapsedildiği zaman bi- zim üstad üzülmtüüş, oradan “sıy- | riliverince” ise M'ılnmiş (ıaı.e— teci şimdi gene sataşm Tamış. haşına bir iş golohillrııılş ve bu şefer “siyriliverine” tme- hareti fayda v'rnıhrlıilirmlş. n takdirde bizimki gene pek ü lürmüş. n Üstad. hasxas kalbini A wrlldiğlnl" senn kulakına fıa- layıverirsin, olur biter! Profumo, “Laksl ıkrınm de tama- rtaj en ufak bir inhiraf olmamıstı İkti- darın başının Bursa nutkunda bah- settiği taksim lehindeki “sarih be- yan” dan çok uzakta bulunuyorduk. Acı hakikatler B u acı hnkıkatı AKIS aylurd n be- Ti yazmakta ıştı. Zıra gözlenn zi kapamakla hı bır mese- Je halledilemezdi. Türk ve İngiliz Bö- rüşü arasında bir “uçurum” vardı. Yoktur demekle bu uçurum dolduru- lamazdı. Türkiye için taksim. tüne- lin ağzındakı çareydi. Halbukı İngi!- tere taksımı, tünelin sonunda görü- Suad Hayri Ürgüplü Bekleyen Büyük Elkçi yordu:; Üstelik tüneli aşmaga hiç de istekli değildi. İngiltere taksim 1lâ- fiını Yunanistana karşı bir sılâh ola- ince cambazlığın neticesiydi. Büyük dostumuz Amerika da Ber- muda Konferansından be ya istiklâl verilmesinin tek çare ol- duğu kanaatındaydı. Türkleri tak- simden, Yunanlıları ise hiç değilse bir müddet ilhaktan vazgeçirmek i- cin Sam Anıca nüfuzunu kullanmava hazırdı. Gerek unanistanı, gerek Türkiveyi perde arkasından “mâkul olma” ya zorluyordu. İki Nate tiyesi arasındaki ihtilâfa bır an önce sotn verilmeliydi. Bir oldu bittt karşısında kalmı.k . Bi kârlıklar iateniyordu. Durum, haki- katen nazikti. Suçlu aranıyor şlerin bu şekilde sarpa sardığını herkesle beraber gören meşhur Kıbrig müşavirlen şimdiden bir suç- lu aramaya başlamışlardı. Müşavir- Yerin Trer seyahatten zafer nâraleriy- AKİS, 20 TEMMÜUZ41957