2 Mayıs 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

2 Mayıs 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

"AYDIN" LARIMIZIN PİYASASI Ne mana verirsek verelim, kaba- kimde ararsak arayalım, ne tarafa çekersek çekelim, bir şe muhakkaktır: Bırkaç yıldır tam ma- nasıyla bir sosyal kriz içindeyiz.. Bu bakımdan çeşıtlı yonlerden Batı ile aramızda bazı mukayeseler yan- mak belki faydalı olacaktır. Batı ülkelerinde sınıflar ve dâva- lar ne olursa olsan her yeni misal- de, şekilde başka, fakat,ruhta ben- zer işaretler görmekteyiz. Buralar- da, millt veya beynelmilel, muhtelif dâvalar karşısında aydınla! n dav- ranışı, şahsiyetlerinin kuvv ka- rakterlerinin — sürekliliği ile göze an kerı b nun İ- çindir ki, Batının kudretini yapan, -bir kere daha tekrar edelim- İ ği değil, aydınlarının ahlâkıdır. Batıda gerı, karanlık sahneler ok mudu Elbette vardır. Hatta men Batıda sapasağlam bir vardır. Batı, dün ve bugün, fikir ve kanaatleri için; baskıdan mal h- rumiyetten değil; i aydınlarla, Carlisle'in "kahraman"- larıyla, "fert kalmaktan korkma- yan mertlerle doludur. Brütüs'ten Luther'e, Galilerden Robespierre'e, Oppenheımere kadar, Ba- ti toplumları üzerinden, asırlarca, bu namuslu, bu sağlam aydın solu- ğu esmiştir. ncak Akdenizden Doğuya gidil- dikçe nedense bu rüzgâr, bu so- luk gitgide kaybolur. Yumuşak gevşek bir ruh, konformist ve pısı- rık bir zihniyet toplumları ve "oku- uyuşturmakta ve boğmak- külatlIf kahramanlar", bezirgan ida- reciler ve politik vurguncul kar. Dokuyu "“Şark" yapan dur. Gene söyliyelim. Batı ile Şark arasındaki — rant kömür çelik ve ma- kine de; gıldır Ruh ve ahlâk baro- metresı ydm, prensıplen ıçın vıc- için ölümü -ve hayat Hak bıl dıgı fikırleı'ın yayılma ı ve kazan- sı İçin ical a cüretkâr - tecavı olur. Bızde olduğu gibi pa- sif Buda heykelınden aydın yetiş- mez.Gerçek aydın rrızdır. Hak, hurrıyet eşıtlık ve kardeşlık pren- siplerini - Convention — ordularıyla Avrupaya zorla yayan Fransız ih- tilâlinin özü, u da budur. Batılı aydınların bızımkılerle e- AKİS, 4 MAYIS 1957 ğer bunlar mevcutsa - farkları sa- dece bunlar da değildir. Batıda ay- dınlar popüler olmadığım bildikleri dâvalarda bilhassa ileri atılırlar. As- lında da gerçek aydının dâvası Ken- anının — dışın- di cemiyetinin ve zam dı: da değil midir? Bunun ıçmdiç aydınlar uzun bir çoğunluğun nefret ve ınfıalıyle karşılaşmazlar mı?.. Batıda sayısız misaller içinde, bundan ötürü, Luther veya Galile'- yı misal aldık.. Fakat çok gerilere gitmeğe lüzum yoktur. Hatta son haftaların olaylarına bile gelışı gü- bir göz atmak yetecektir F ransa iki yıldır Cezayırde savaş- maktadır. Yarım milyon Fransız asker) Atlas dağlarında amansız bir gerıllanın şartları içindedir. Kur- nazca politika sonunda umumi efkâra "Cezayır Fransadır" sloga- nıyla asın bir hassasiyet aşılanmış- ır. Feveran — halindeki milliyetçi gruplar ve bir neo-faşizm kampan— yası, ıtıdal ve baı'ış elemanları "Hai Bozguncu”" çıglıklarıyla susturmaktadır Cezayirdeki bu ö- üm-dirim şmda, hislerin kö- rukleııdıgı bu fırtınada, Fransamn fikir ve vicdan sahı pleri, pusmak ve sinmek zorunda mıdırlar?.. Ha- yır.. Hiç umulmadık bir anda ve umulmadık bir yerde bir sesi yükselmektedir. Cezayirde vaşan Fransız ordusunda, göğsü Normandiya ve Hindiçini savaşları- nın nışanlarıyl dolu bir general, bir Bolardiere, Fransa taı'ihinden bir gölge gibi doğru tadır.. Hükümete yolladığı bır mektupla, genç general, Cezayiri todlarmı tasvip etmedıgını ve bu savaşın Fransız ordusuna şeref ver- mekten uzak olduğunu bildirdi ve komutayı bıraktı.. General "Asi" "Hain" feryatlarıyla İki ay kale- bentliğe mahküm oldu. Artık mes- leği, İstikbali, askeri prestiji yıkıl- mıştır. Fakat, bu hareketı- belkı de kendinden yıllarl nra - Frans şeref verece tir. Gene son haftaların bir misali: Paris Hukuk Fakültesinden bir pro- fesor, R. Capitant, başbakaniı yu- zune bir mektup fırlatarak Ceza: tethiş metodları dınmedlkçe derslerıne devam etmiyeceğini bil- irdi va ilâve etti: "Istersenız ve muktedırsenız beni azledin..." Ceza- yir unıversıtesmden bir Fransız hu- kuk profesörü daha; M. Peyrega, bu savaşın şartlarını ve hükümetin hareketini tenkıt eden açık bir mek- tup neşrett . k tük bazı yazarlar ve bılgınler takıp etti. U- nutmavınız. arım milyon askeriyle Cezayırde harp etmekte Aydemir BALKAN ve kan dökmektedir. Bu insanlar ıse savaş içinde, kendi hükümetle- i ve kendi askerlerının metodları- nı telın etmektedirler.. Aydın cesa- ret budur. Fransız generalinin ve profesörle- ram: u in bi- ze, bizim ölçülerimize getirebilir misiniz?. Tasavvur edebilir raisi- niz?.. Öörümüze sanlı yan ukuk — adamlarımızın, ilk hain" damgasıyla hücum e- dişlerini hatırlamıg'or musunuz? Gene geçen haftanın bir misali: " Alman hükümeti birinci hedef ihi gerçekleştirmek yani Birleşmeyi sağ lamak için en az komşuları silâhlanmak ve NAT! modern atom silâhlarına kavuşm edir. Buyuk devletlerin nük- zın, geri ıdarecılerı bu"kutsal" gaye için a- tom silâhlarına hasret çekmekte- dirler. Fakat, işte Almanvadan, yıl- larla dikta ve işgal rejimiyle bogul- muş zannedilen Almanyadan engin ir ses yukselmektedır 18 Alman âli mı - içlerinde 4 Nobel mükâfatı da ardır, bu tasarıların beşer - İçin tehlıkelı olduğunu dd ederek a- Skandal vs.. Ancak 18 lerin bu isyanı düşünenler ve aydın cesaretini kavra yanlar için dünya çapında bir olay- dır. manyada çeşitli tepkılere ve ağır İthamlara yol a dâva, Fransada oldugu gıbı populer olma an mevzula c < a. B 3 v yemeği goz dınların davasıdır. sörleri gibi Alman iki ay sonra unutulup gidecekler- dir. Çünkü bunlar kahr aman değil- lerdir. Zaten bu cemiyetlerin kah- ramana ihtiyacı yoktur. * B ize gelince. Bu dev dâvaların ya- mada biz ım, bızım ydınlanmızın, bizim cemıye zin dâvası ne ka- dar kalmaktadır.. rağmen, işkence yokken, ölüm ken, "asi" "haın damgasını yemek yokken, ta! şl nm: kken, "dünya-' da ve a hrette lanetlenmek yokken, bız kilerin en b da alanmızda velle boğuşmuş, devrii mış bir milletin aydınlan Içm ne düşüklüktür, bu ne züldür ? Bızı zehirleyen "viran olası hane" derdi! elki de sadece Metin Tokerin de- diği gibi pirzola ve demir meselesi.. 7

Bu sayıdan diğer sayfalar: