ÇA L I Hakem Kuralları Bir müdahale ktisat ve İçtimaiyat Enstitüsünün sosyal — siyaset konferanslarına kargı birdenbire ortaya çıkan husu- met, geçen hafta da bütün şiddeti ile hükmünü yürütüyordu. Konferansları baltalamak için girişilen faaliyetin henüz arkası kesilmemişti. İşçiler şe- hırlerde toplanıp makine ile temaca giderileceğini ancak "aydınlar' öğrenebilirlerdi. Onun için işçilerle aydınların arasında temas temin et- meye lüzum vardı. Prof. Orhan Tu- taraftarıydı İşçi- lerin hangi şartlar altında çalıştıkla- rını ve haklarının nasıl yenildiğini bi- liyordu. Onun içindir ki, işçilerin sos- yal meseleler hakkında bilgi sahibi ol- maları için yıllardanberi çalışıyor ve mümkün mertebe onların haklarını koruyordu. Hattâ İstanbul Valisi ta- rafından üye olarak seçildiği il Ha- kem Kurulunda işçilerin haklı istek- lerini desteklemesi bir "kabahat" i- miş gibi çok defa "muaheze" edılmış— ti. Fakat Çalışma Bakanım "gücen- diren" sosyal siyaset' konferanslarına kadar kimse kendisine resmen bir şey yapamamıştı. Şimdi ise Prof Orhan kem Kurullarına seçilenleri ve vazi- felerinden "affedilecekleri" kanunen o vilâyetin valisi, hukuk işleri mü- dürü ve Bölge çalışma müdürü tâyin ederdi. Bu defa, Çalışma Bakanı ka- nunen yetkili olmadığı halde mesele- ye "müdahale" etmeğe karar vermiş- ti. Bunun için Çalışma Bakanlığının bir "yüksek memuru", masrafları Ba- kanlık tarafından ödenmek suretiyle, İstanbula gönderiliyordu. Prof. ,Or- han Tuna sosyal siyaset konferansla- rina karşı girişilen baltalama hare- ketlerinden sonra, şimdi de İl Ha- kem Kurulundaki Vazifesinden "affe- dilecekti". Profesör bunu öğrenince aradakileri müşkül durumda bırak- mamak için İl Hakem Kurulundaki vazifesinden çekildiğini Gökay'a bil- dirmeyi tercih etti. Böylece İstanbul- daki İşçiler, il Hakem Kurullarına intikal edip henüz karara bağlanma- mış olan uyuşmazlıkları ile şimdiden sonra intikal edecek olanlar hakkın- da artık eskisi kadar iyimser davra- namıyorlardı. işçiler Dökümhanelerde işsizlik Bu haftanın başında dökümhane- lerde çalışan işçilerin, işsiz kal- ma endişeleri büsbütün artmıştı. Dö- kümhaneler pik işliyorlardı. Bu, ham madeni eşya sanayiinin hammadde- si idi, Halbuki piklerin bir anlaşma ile İtalyâya satıldığı anlaşılıyordu. 12 Ş MA Bu durum karşısında yerli fabrika- lar ancak Ereğliye kendileri vasıta gönderdikleri takdirde mahdut mik- tarda pik alabilecekler, aksi halde çalışamayacaklardı. Vakıa küçük dö- kümhaneler çalışacak kadar az mik- tarda piki, hurda halde de olsa, bu- labiliyorlardı. Fakat bunlar ancak 3-4 işçi çalıştıran kuçuk atolyelerdı Asıl dökümhaneler ise 100-150 işçi- leri ile haftalardır pik bekliyorlardı. İşçiler de bu yüzden ancak yarım Dünyanın en geri memlekellerin- de bile sendika hurrıyetı ger- çekleşmişken bizde — -yâni hür ve demokrat bir memlekette-, sendika hürriyetleri hergün biraz daha or- tadan kaldırılmaktadır. Sendikala- rın meydana getirdiği işçi birlik ve federasyonlarının kapatılması yolunda girişilen hareket, son ola- rak Ankara İşçi Sendikaları Birli- ği ve Eskişehirde Sakarya Bölgesi İşçi Sendikaları Federasyonu mer- kezlerinin mühürlenip evrakına el konması ile yeni bir safhaya gir- miştir. Dünyanın her yerinde işçi hare- keti ancak işçilerin — birleşmeleri sayesinde —muvaffak — olabilmiştir. Münferid hakların ve taleplerin korunması, cemiyet düzeni itiba- riyle, güç ve hatta imkânsızdır. Onun içindir ki, işçi aleyhtarlığı ve düşmanlığı işçilerin — birleşmeleri- nin bir sembolü olan sendikalara karşı yöneltilmiştir, fakat bu mü- cadele birçok memleketlerde işçi- lerin zaferiyle sona ermiştir. Bizde ise denenmiş ve sakatlığı anlaşıl- mış metodlara itibar etmek her sa- hada âdettir. Şimdi de işçilerin bir- leşmelerine karşı sakat bir müca- dele açılmış bulunmaktadır. 1950 yılında Türkiyeyi , ziyaret edip iş- çi meselelerini inceleyen Miilletle- rarası Çalışma Teşklâtının verdiği raporda belirtildiği — gibi, zamanın "Emeğin degerler yaratıcısı oldu- ğunu" söylemesine rağmen İşçi meseleleri Turkıyede lâyık olduk- ları dikkatle ele alınmamıştır. Hal- buki, gene raporda belirtildiğine gö- re, dünya memleketleri işçi meselele- rinin ehemmiyetini anlamış ve işçi- lerin mesleki birlikler kurmaları, yalnız işçilere değil fakat milli e- konomiye ve sosyal hayata faydalı olduğuna inanmışlardır. Eğer bir çok Batı memleketleri bugünkü yliksek medeniyet ve istihsal sevi- yelerine ulaşmışlarsa, bunun, insan gündelik alabiliyorlardı. Kimya En- düstrisi Kurumuna bağlı Av Fişeği Fabrikası ile işçileri arasındakı ücret uyuşmazlıgından dolayı İstanbul iti Hak: rulunun son olarak ver- diği karardan 4a anlaşıldığı — üzere madeni eşya iş kolundaki ücretler, yapılan Zamlarla ancak 6,5 lirayı buluyordu. Şimdi pik — yokluğundan dokumhanelerdekı işçiler bu ücretin I de yecekleri ve işçilerine "yol verecek- leri" meydandaydı Ş ulma Kurumu ise. teşkilatının yetersizliği yüzünden, iş- SENDİKA emeğinin değerlendirilmesi ve ko- runması sayesinde mümkün olduğu rapordan açıkça anlaşılmaktadır. Raporda asıl belirtilmek istenen nokta, Türkiyede gerek resmi ma- kamların, gerek halk efkârının iş- çi meseleleri hakkında yeter bün- ye sahip olmadıkları, gerektiği gi- bi aydınlatılmadıkları ve bu sebeb- ten de hu meselelere karşı çekin- gen ve hattâ düşmanca bir durum almış olmalarıydı. Raporun kaleme alınmasından 7 yıl geçtiği halde Türkiyede sendika hürriyeti ma- alesef gerçekleşmemiş ve bu yolda kaydedilen küçük — ilerlemeler de baltalanmıştı. İşin asıl acı olan tarafı işçi me- selelerine en fazla vukufu olması gereken ve işçi menfaatlerini işve- renlere karşı korumak ve bu mev- zuda halk efkârını — aydınlatmakla vazifeli bulunan Çalısma Bakan- İığının işçilere karşı takındığı ta- vırdı. Çalışma — Bakanlığı tarafın- dan Eskişehir Asliye Birinci Hu- kuk —Mahkemesine — gönderilen 2 Mart 1957 günlü yazı birçok nok- talardan incelenmeğe değer bir ve- sikadır. Sakarya Bölgesi İşçi Sen- dikaları Federasyonunun — kapatıl- ması için açılan davanın görülmesi sırasında işçiler tarafından adı se- sında hayrete düşülmüştü. Çahş- ma Bakanlığının bu yazısında. Fe- derasyonun kurulusuna ait muame- lelerin tamam — olduğu bildiriliyer- du. Bu durum haklı olarak tered- düt uyandırmıştı. İşçi Birlik ve Fe- derasyonları bir takım kanuni for- malitelerin ikmali ve keyfiyetin i- dari makamlar vasıtasıyla Çalışma Bakanlığına bildirilmesiyle kurulu- sanlığı, bulundugu için federasyon- ların kanatılmasını istiyordu. Ça- lışma Bakanlığı bununla kalsa se- ne iyi idi. Kendisi tarafından Fede- rasyonun meşru bir teşekkül ola- rak, kabul edilmesinin dahi mah- AKİS 4 MAYIS 1957