TOPLANMA KİS'in 154 üncü sayısındaki baş- yazıda, Toplantılar ve Gösteri Yürüyüşleri hakkındaki — kanunun bilhassa iktisadi sıkıntıları gider- mek maksadile kabul edildiği; fa- kat bu kanuna rağmen mal kıtlığı, karaborsacılık ve fiat yükselişleri- nin önlenemediği, bilakis daha da arttığı; bu durum karşısında mez- kur nun bugünkü — şekliyle mevcudiyetine Jüzum — kalmadığı belirtilmekte idi. Büyük bir vukuf- la ortaya konan bu görüşün isabe- ti ortadadır. Fakat 6761 sayılı Top- lantılar ve Gösteri Yürüyi i hakkındaki kanunun değiştirilmesi- ni gerektiren daha başka sebebler de mevcuttur. e 6 761 sayılı kanun, herşeyden ön- mokrasi anlayışı ile kabi- li telıf olmadıgı için değiştirilmeli- nl İÇİ toplantı hurrıyetının tarihine ve — mahiyeti- ne bakmak kâfidir. Daha Mılattan önce, eskiçağ cumhurıyetlermde, toplantı hürri- yeti demi en zarı bir uri şartı ve lazımesı ola ak kabul e- dilmişti. Meselâ Atina Devletinde demokrasinin 3 temel prensıbmden bir de toplantı hürriyetiydi. Bütün dünya tarihine bakınız, toplanma hürriyetinin müstebit idareler dev- rinde ortadan kaldırıldıgmı, antide- mokratik rejimlerde tamamen ka- yıtlandıgı ı, demokratik devrelerde ise sınırının genişletildiğini göre- ceksiniz. Demokrasinin en eski ve en esas- h prensiplerinden olan toplanma hürriyeti, mahiyeti itibariyle, bil- hassa söz hürriyetinin bir neticesi- dir. Gerçekten, bir odaya kapanıp veya ıssız bir dağın tepesine çıka- rak, tek başına konuşmanın söz hürriyeti ile hiç bir alâkası bulun- madığı aşikârdır. Söz hürriyeti fi- kirlerin başkalarına nakledilebil- mesi imkânını gerektirir. Her fert dilediği yere gidip dilediği şahısla- ra düşüncelerini anlatabilmen ve her isteyen vatandaş da onu dinle- yebilmelidir. ki, söz —hürriyetinin mevcudiyetinden bahsedilsin. Bina- enaleyh, bu mantık, açık veya ka- palı yerlerde, namutenahı insanın bir araya gelebilmesini, konuşabil- mesinin konuşulanları dinliyebilmesi- ni gerektirir. Şu halde, toplantı hurrıyetının bulunmadığı — zaman- larda söz hürriyeti de yoktur. Hal buki bizim 6761 sayılı kanunumuz, seçimlerin propaganda zamanları aricinde, siyasi hususlarda da ol- sa, toplantıları menetmiştir. Bu duru karşı ında, — Türkiyemizde, 1460 günün 1415 gününde söz hür- riyetinin mevcut olmadıgını kabul etmek zorundayız. Diğer yandan, toplantı hürriyeti AKİS, 4 MAYIS 1957 vatandaşın siyasi hayata katılma hakkının da bir ifadesidir. Demok- rasi, halkın 45 gün siyasetle ugraş- masına müsaade edilip, 1415 g in siyasetten uzak tutulması rejimi değildir. Demokrasilerde hâkimiyet halka ait olduguna gore, vatandaş- ların her zaman siyasi ha I. ta l'ıkır- leriyle katılabilmesi gerekir. takdirde, bir halk Idaresıyle degıl, imtiyazlı bir şahıs zümre ida- resıyle karşı karşıyayız demektir. Eskiçağ cumhuriyetlerini göz ö- nüne getirelim: — Vatandaşların si- yasi fikirlerini ancak toplantılar vasıtasıyle açıklıyabıldıklermı mü- şahede erçi matbaanın ica- dıyla t'ıkırlerın toplantısız da nak- Hi imkanı hasıl olmuştur. Fakat ge- ne de toplantı hürriyeti enremmiye- tinden hiç bir şey kaybetmemiştir. Çünkü matbuat, her memlekette, gayet mahdut bır zümrenin elinde- dir. Demokrasi ise bir eşıtlık reji- midir. Neşir yolundan fayjdalanamı- yanların da aynı derecede siyasi hayata katılmak fikirlerini yaymak hakkı vardır. Bu hususta onların sahip oldukları yegane vasıta ise toplanma hürriyetidir. Toplantı hurrıyetı, bır yandan da, vatandaşın öğrenm hürriyetine - bağlıdır. Vatandaşlar siyasi toplantılara katılmaktan menedildikleri takdirde, hükümetin hatalı icraatını öğrenmek ve binne- tice onu murakabe etmek ve salim bir şekilde rey vermek imkânından da mahrum olacaklardır. Bu zavi- yeden bakıldığı zaman, Türkiye gi- bi ahalisinin büyük bir çogunlugu nun okuma yazma bilmediği ve Devlet radyosunun iktidar parti- sinin inhisarı altında bulunduğu memleketlerde, toplanma hürriyeti- nin ehemmiyeti daha da artmakta- dır. Halkın hükümet icraatını her cephesiyle ve her zaman öğreneme- diği memleketlerde ise demokrasi, şüphesiz, yoktur. Bütün bu sebeblerle, 6761 sayılı kanun demokrasi anlayışı ile hiçbir bakımdan bağdaştırılamaz. e 6 761 sayılı kanun Anayasaya ay- kırıdır; bu sebeble de, değiştiril- melidir. Gerçi Anayasamızın 79 un- cu maddesi toplanma hürriyeti hu- dudunun bir kanunla tâyin oluna- cağını belirtmiştir. Fakat bundan, iktidarı ele geçiren çoğunluk parti- sinin bu hududu, kayıtsız ve şartsız, dilediği gibi tesbtt edebileceği ma- nası çıkarılamaz. Toplantı hürriye- tini tamamen ortadan kaldırmamak şartiyle, bu hürriyetin istendiği ka- dar kısılabileceği söylenemez. Bu- nun ispatına gelince 10 yılda bir gün veya hergün bir dakika toplan- maya cevaz veren kanunların Ana- yasaya aykırı olacağında hiç şüphe HÜRRİYETİNE DAİR.. Alp KURAN yoktur. Her iki halde de toplanma hurrıyetı topyekün tahrip edilme- miştir. Fakat birinci halde, vatan- daş iki buçuk seçım devresınde bır , bütün ömrünce de 4-5 g; p- lanabılecektır Ikıncı halde ıse, bır dakika içinde ne doğru dürüst top- lanmak ve ne de bir şey söylemek mümkündür. Seçimlerin propagan- da muddetı haricinde sıya 1 toplan- tıları meneden 6761 sayılı kanun ise, yukardaki misallerden pek farklı bır durum yaratmamıştır. "On yılda bir gün mantığı ile, “dört yılda 45 gün" mantıgı arasın- da hıc bir fark yoktur. Bu mantık bir defa kabul edilince de, her nisa- nın bütün ömrünce yalnız bir saat toplanabileceği hususunu da kanun laştırmak hukuken mümkün olacak- Toplantı hürriyetinin, bu suretle, uzun fasılalarla kullanılmasını der- piş eden kanunlar, herşeyden önce, Anayasanın ruhuna aykırıdır. Filhakika, Anayasamıza göre, toplanma hürriyeti Turklerın tabu haklarındandır. Tabit haklar ise dünyanın her tarafında hep ay- nı şekilde tarif edılmektedır Ta- bit haklar insanların doğarken be- raber getirdikleri, şahıslarına ayrıl- maz bir surette bağlı, terkedilmesi ve vazgeçilmesi imkânsız haklar- dır. Tıpkı su içme, teneffüs etme, gıda alma, üreme gibi.. Bınaenaleyh bütün tabu haklar gibi, insanın toplantı hürriyetinden de, uzun fası- lalarla deg il, fakat her zaman, ister"' se her gün faydalanabılmesı gere- kir. Nitekim bunun boyle olduğunu Anayasamızın 5 inci faslı hüküm- leri de açıkça ispat etmektedir. öyle sanıyoruz ki, Eğer Türkiye- e bir Ana ayas Mahk emesi mevcut lsaydı, sözü geçen sebeblerle bu kanunun iptali gerekirdi. ihayet, 6791 saydı kanunun tat- bikatı da değiştirilmesini gerek- il kılmaktadır. Gerçekten, 6761 sa- yılı kanun zaman içinde ve şahıs itibariyle — birbirinden çok — farklı şekillerde — tatbik — edilmiştir. Bu farklı tatbikat, ya kanunu uygula- mucibince- bu şahısların cezalan- dırılmaları gerekir. Yahut da, bun- da kimsenin kusuru ve kötü niyeti kdi tırılmesı ve vazıh kılınması gerekir. ünkü, aynı bir kanunun çeşitli tatbikatı, hukukla bağlı — devletin değil, fakat keyfi idarelerin alâme- tidir.