Fenerbahçe - Vefa karşılaşması Sarı zer gol atar da bütün mevsimde yal- nız üç heyecanlı maç seyredılııse ona "lig" demek caiz iniydi?" İlerleme mi, gerileme mi? . yimser kimselere göre -ki tabii se- lâhiyetliler, — vazifeliler bu gruba giriyordu- İstanbul Profesyonel Ligi- nin bugünkü durumuna çok, ama pek çok sevinmek gerekırdı Eğer ligde "küçük - büyük" farkı kalmamışsa, bu dünkü kuçuklerın ilerleyip büyük- lerin seviyesine geldiklerini hatta a- rasıra onları geçtiklerini gösteriyor- du. Bir memleket futbolu da böyle ilerlerdi. ötümser görüş ise tamamen ak- sini ifade ediyordu: "Bu, sadece bir gerileme işaretidir. Büyük saydığı- mız takımlar öylesine gerilediler, dün oynadıkları futbolden öylesine uzak- laştılar ki, küçük sandıklarımız on- ları rahat rahat yenmeğe başladılar". Cami büyüdü ama imam... Geçten hafta Çarşamba günü Gala- tasaray takımı Adalete ilk dev- rede yediği bir golle mağlüp oldu. Golü, Fenerbahçenin bir yıl evvelki forveti Hüsamettin atmıştı. Hüsamet- tin böylece eski takımının lig liderli- ğine yükselmesini sağlıyordu. Bu maç için birçok futbol otoritesi "Se- zonun, en kaliteli, en güzel futbolu" demekten kendini alamamıştı. Haki- katen de böyle idi. Sarı - Kırmızılı takım tek golle mağlüp olmasına rağ- men, iyi ve tesirli bir oyun çı- karmıştı Dort gollük şutun direkten dönmesi, Galatasaraylıların — mağlü- biyetini hazırlayan sebeblerin başında geliyordu ama Adaletin genç kaleci- si Ömer'in "vatan kurtaran aslan" AKİS, 16 MART 1957 Lacivertliler de nasiplerini buldular nu, maçın mukadderatına tesir etmıştı Hele son dakikalardaki iki kurtarışı, iki puan kıymetindeydi. Perşembe günkü maç için de "Sür- priz" diyenler çıktı. Ligin sonuncu namzedi Beyoğluspor bu hengâme içinde Kasımpaşayı yenivermişti. Fa- kat Cumartesi günü Mithatpaşa Sta- dını dolduranlar, her an büyüyen gözlerle maçı takıp ettiler. Beşiktaş- tan beklenen golleri Beykoz atıyor- du. Artık maçlar çok seyirci toplu- yordu, stadlar eskiye nisbetle büyü- müştü ama, caminin genişlemesi i- mamlara tesir etmiyordu. Hakemler gene mahut yerli hakemlerdi. Muzaf- fer Ertuğ Beşiktaş - Beykoz maçının başlangıcında Beykozun attığı golü saymış, santrayı göstermiş, oyuncu- lar dizilmişti. Fakat bir itiraz üzeri- ne laynsmenle konuşan hakem Ertuğ, birden kararını değiştirdi ve golü saymadı. Beykoz attıkça açıldı, açıldıkça at- tı. Maçın kahramanı Fenerbahçenin kıymetini göremeden Beykoza verdiği Büyük Erdoğandı. Anadolu turnesi yapan ve takımının mağlübiyet hane- sini kabartmaktan başka vazife bil- en ve gormeyen Fenerbahçe 1da— recilerinin “"büyük futbol görgüsü" böylece bir kere daha anlaşılmıştı. Fakat bu "büyük görgü" ertesi günü daha güzel ispat olunacaktı. Buyuk Erdoğanı verip üstüne 20 bin lira da vererek alınan. Şirzat, Fenerbahçenin santrfor mevkiinde giren golleri ata- caktı. Beykoz Beşiktaşı 4-2 yendiği anda, eski Beşiktaşlı Fahrettin Beykozlu arkadaşlarıyla kucaklatıyordu. Garip tesadüf, Fenerbahçe Vefaya 2-1 yenildiği anda da Vefa antrenörü SPOR eski Fenerbahçe kalecisi Sabri Kiraz pek memnun görünüyordu. Ama asıl sevinen, Fenerbahçe idare heyetinden uzaklaştırıldıktan sonra Vefaya ida- reci olan Hayrullah Güvenirdi. Doğ- rusu Fenerbahçe taraftarları ne ka- dar üzülse yeriydi. Liderliği üç gün- den fazla devanı ettirememiş olan ta- kımları, penaltıdan bir de gol atıp 1-0 ileri duruma geçtikleri maçı kay- betmişlerdi. Vefa da galibiyet golünü son dakikada penaltıdan kazanmış- . Burada en çok takdir edilecek, penaltıyı sıkı bir şutla ağlara gönde- ren Vefalı İsmet değil, fakat bu kri- tik anda o penaltıyı vermek cesareti- ni gösteren hakem Orhan Gönüldü. Halbuki Orhan Gönül maçı çok kötü idare etmişti. Ama kaleci Selâhatti- nin rakip forvetin ayağını tutmasını penaltı ile teczıye ederek bu kötü no- u bir bakım iyiye çevırıvermıştı Hafta_nın surprıze uğramayan tek takımı İstanbulspordu ve o da Emni- yeti 3-0 yenerek üçüncülüğe çıkmak- la mükâfatım görmüştü. Bu mağlü- biyetler patırdısı arasında en gadre uğrayan Beşiktaş olmuş, dördüncülü- ğe düşmüştü. Fenerbahçede değişen birşey yoktu. Sağ elden alınan sol el- le verilmişti: Galatasaray da Nasred- din Hoca misali kaybeder gibi oldu- ğu liderliği, puan cetvelinde olmasa da, istikbal bakımından geri almıştı. 33