SİNEMA yo ve iyi senaryo yazarı yokluğudur. Hindistan edebiyatı geren yüzyılın ortalarından itibaren gerilemeye baş- lamıştır. Saraylarda bulunan yazar- lar yavaş yavaş ortadan kalkımış, e- sarleri istenmez olmuştur. Ancak şah- si gelir sahibi yahutbaşka yallardan geçımlerını sagla an yazarlar Varlık— lar devam ettirebilmiştir. Moderi Hındıstanın edebi bir gelenegı 01— madığı gibi yazarları da bugün pek zdır Meselâ yılda ortalama olarak 250 - film yapılan tanda, — filme romanların sayısı Ama meselâ yıl- da 30 - 40 film çeviren İsveçte ro- man sayısı 100'ün üstündedir. Arada- ki fark Hint fılmlerının genel sevıye— sinin çok düş sebebiye veren onemlı unsurlardan biridir. Iş— te gene aynı sebebledir kı olmayan edebi eserler yerine tabiatı ve insan yaşayışını inceleyip fîlm alan Bimal Roy ve Satjayit Ray gibi genç reji- sörler Hint sınemacılıgmın Avrupa pazarlarında yüzünü ağartmaktadır. Rossellini Hindistanda oma Citta Aperta - Roma Açık Şehir" ve "Paisa" gibi — eserlerle büyük sinemacılar arasına giren Ro- berto Rossellini bir müddettenberi filin İtalyan neo-realis- minin öncülerinden olan tanınmış sa- natçı Nehru'nun davetlisi olarak Hin- distana gitmiştir. Devlet adamıyla, sinemacı birlikte Hindistanı gezip filmin sahnelerini tesbit etmektedir- ler. Rossellini'nin oğlu Robertino'nun Hindistanın kalkınma gayretlerı kar- Robert Rossellini Nehru'nun davetlisi 26 Maria Schell "Son Köprü" de İyi anlatılmış bir savaş hikâyesi şısında karşılaştığı meseleleri göste- ren bir dokümanter olacaktır. Meksika fılmcıhgının, Fisenstein'ın Meksıka da yaptığı "Oue Viva Mexi- co" adlı yarıda kalmış büyük eserinin ne kadar tesirinde kaklığı, bu klâsik- ten ne çok istifade ettiği bilinmek- tedir. Rossellini'nin "India"sı da ge- leceğin Hint sınemacılarına ışık tu- tan bir eser olabilir. "Paisa"nın İtal- yan sinemacılığındaki yeri unutulma- malıdır. Devlet sinemacılığım uzun bir müddet ihmal ettikten sonra bu yolda çalışmalara Roberto Rossellini'- yi davet etmekle girişen Nehru'nun attığı adım çok isabetlidir. Filmler "Son Köprü" eyoğlu sinemaları en kötü Ameri- kan filmlerim oynata dursun, harp sonrası Avrupa sınemacılıgının alaka çekici eserlerinden bizi olan "Son Köprü - Die Letzte Brücke" ses- siz sedasız Beşiktaşın Gürel sinemasın da gösterildi. "Son Köprü" bir Avus- turya - Yugoslav co-production'u o- lup, Helmut Kautner tarafından Yu- goslavya'da çekilm Film İkinci Duny Harbi sırasın- da Alman işgal kuvvetleriyle, Yugos- lav partizanları arasındaki mücadele- lerden bir safhayı gösteriyor. Filmin kahramanı Maria Schell Alman işgal kuvvetleri hastahanelerinden birinde hastabakıcılık yapmaktadır, Yugos- lav partizanları tarafından kaçırılır. Teşkilâtlı Alman ordusuna karşı, canlarım dişlerine takıp mücadele e- den partizanların yaralılarına bak- maya Maria Schell önce mecbur e- dilirse de, bir müddet sonra düşman- larının haklı dâvalarım anlar ve on- larla birlikte çalışır. Fakat bütün ça- lışmalar boyunca duygularıyla mille- ti olan Almanlardan tarafa geçme, aklıyla partizanlara yardım etme davranışları arasında bocalar. "Son Köprü" bir savaş filmi, bir mukavemet hareketi filmi olmaktan çok karşılıklı insan sevgisinin gerek- lılıgı üzerinde duran bir eser. Maria ell'in iki tarafın almak için çar- pıştıgı bir köprüde ölümüyle acı ve kötümser bir neticeye bağlanıyor. Helmut Kautner'in sürükleyici anla- tışı bu insan sevgisi temasım bütün film boyunca seyirciye duyuruyor, hâ- diselerin büyük bir kısmına sahne o- lan bir Bosna Türk koyunun pitoresk guzellıgı de "Son Köprü' alâka ekici — yönlerinden. Fakat Maria Schell'in büyük kabiliyetini ispat et- tiği mükemmel oyununun, ele alınan güzel mevzu kadar filmin başarıya ulaşmasında payı var. Musiki kitaplığınızın beklediği eser AMERİKA SESLERİ İlhan K. MİMAROĞLU İtinalı baskı - Metin dışı fotoğraflar. Fiatı 2 Lira Ankara ve İstanbul'un başlıca kitapçılarında bulunur. AKİS, 16 MART 1957