Malenkof - Molotof ' Sıkıştıranlar lantı halinde olduğu bir sırada, bir taktın ziyaretçiler ani olarak gökten iniverdiler. Rus liderlerinden Malen- kof, Kaganoviç, — Molotof ve Kruçef soluğu Varşovada —almışlardı. Rus Komünist Partisi sekreterinin sura- tı asıktı. Ayağım yere basar basmaz, Polonyalı liderlere gürledi: "Biz Po- lonya için çok Rus kanı döktük, hiç bir şekilde Polonyanın Amerıkalıla- rın elıne düşmesine müsaade etmiye- ceğiz Rus basını peyk memleketlerde o- lup bitenler hakkında gayet ihtiyatlı bir dil kullanıyor, hadiseleri tam ola- rak vermiyordu nya Komünist Partisi Merkez Komitesi şimdiye ka- dar adı duyurmamış bir yoldaşı Genel Sekreterliğe seçmişti! Hiç bir gazete 1949'a telmih yapmıyordu. Stalin'in Polonya Milli Savunma Bakanlığına getirdiği Mareşal — Rokossovski'den hele hiç bahsedilmiyordu. Rusya hakikaten kendisini müşkül bir duruma sokmuştu. çef, Stalin tarafından tahttan indirilen Tito'yu tekrar tahtına çıkardığı ve sosyaliz- me giden muhtelif yollar bulunduğu- nu ifade ettiği zaman, peyk memle- ketleri Tito'nun yolunu takibe bizzat davet etmişti. Bu memleketler de kendilerini sosyalızme götürecek yolu kendileri çizmek istiyorlardı. Fakat Rusya hu "titist" temayülle- re ne dereceye kadar göz yumabilir- di ? pozu bizzat Rusya tarafından ta- yin edilen bir demokratlaşma ve is- tiklal hareketi olabilir miydi ? olonya ve Macaristanda cereyan eden son hadiseler, bunun imkânsız olduğunu gösterdi. İstiklâl hareketi, zaman geçmeden açıkça Rusyaya is- yan haline geliverdi, Stalin taraftarı olan Molotof ve Malenkof gibi lider- AKİS, 3 KASIM 1956 ler, Rusyanın dertsiz başına dert a- çan Kruçefi bu toyluğundan dolayı hırpalıyorlardı Durum çok nazikti. İsyanlara göz yumulamazdı. Fakat zor kullanmak belki daha kötü neti- celer verecekti. Hâlâ tereddüdü olan- lar bile, silâha davrandığı takdirde Sovyetler Birliğinin zorbalık üzerine kurulduğunu öğreneceklerdi. Ayni müşkilât, müstemlekeci mem- leketlerin de başına gelmişti. Bu memleketler de müstemleke kelime- sini unutmaya, bu memleketlere bir cins muhtariyet vermeye çoktan ha- zırdılar. Fakat tecrübeyle öğrenmiş- lerdi ki, muhtariyet çabucak kayıtsız şartsız İstiklâle dönüveriyordu. Müs- temlekeci memleketler bile zorla, milliyetçilik hareketlerini susturma- ya muktedir bulundukları halde, ek- seriya silâh kullanmaya cesaret ede- miyorlardı. Küçük peyk memleketler karşısında, dev Rusya da ayni güç- lükleri hissediyordu. Müstemlekaci memleketlere karşı baş kaldıran mil- letlerin hamisi olduğunu sanan Rusya için zorbalıkla hareket etmek, şeref ve itibar kırıcı bir şey olacaktı. Batı memleketlerinin elçiliklerinde — veya Hindistan ve İngiltere seyahatların- da bol votka içen ve bol nükte yapan Kruçef içmeğe devam ediyor ama ar tık hiç bir nükte yapamıyordu. İngiltere Ölüm cezası haftaki en az eden Avam Kamarası geçen toplantısında, İngiltereyi Süveyş meselesi kadar meşgul Avam Kamarasından görünüş Boş sıralarda bile ciddiyet DÜNYADA OLUP BİTENLER Anthony Eden Unutkan — centilmen diğer bir meseleyi müzakere etti. Dış İşleri Bakanı Selwyn Lloyd, Süveyş meselesindeki son gelişmeler hakkın- da izahat verdikten sonra sıra ölüm cezasının kaldırılmasına geldi. Geçen sene güzel manken Ruth El- lis'in asılması halkın bir kısmım he- yecana düşürmüştü. Ölüm cezasının kaldırılmasını isteyen bir komite ku- rulmuş, bir hayli imza toplanmıştı. Bir işçi milletvekili meseleyi Par- lâmento önüne getirmişti. Avam Ka- marasının ölüm cezasının kaldırıl- masını kabul etmesi hakikaten bir sürpriz olmuştu. Zira bu mesele daha önce de ortaya atılmış fakat redde- dilmişt t ölüm cezasının kald_ırılmasının aleyhındeydı. Bu bir- lin İngiliz halkını suça teşvik edece- ği, cinayetlerin artacağı iddia olunu- yordu. Halbuki Almanyada ölüm ce- zası kaldırılmış, fakat cinayetler art- mamıştı. İnsan hakları —mevzuunda dünyaya örnek olan İngiltere işin, ö- lüm cezasının hâlâ muhafaza edilme- si bir yüz karası olacaktı. İngiltere, ihtiras cinayetlerinde — hafifletici se- bepleri bile kabul etmiyordu. Cana can isteyen iptidai bir sistem tatbik ediliyordu. Fakat Lordlar Kamarası ölüm Ce- zası: mevzuunda Avam Kamarasıyla ayni fikirde değildi. Avam Kamara- sından geçen tasarı, Lordlar tarafın- dan reddedildi. Başbakan Eden, bu vesileyle hü- kümetinin bir takım cinayetlerde ö- lüm cezasının kaldırılması, diğerle- rinde muhafaza edilmesi yolunda bir tasarı hazırlamakla meşgul olduğunu söyledi. Hükümet yarı yola kadar git- meye yanaşmış bulunuyordu. Fakat 19