İKTİSADİ VE MALİ SAHADA rumiyete katlanarak kurulabilir. Lü- zumlu olan eksik ve dar maddeler ih- tiyaç sahiplerine adalet ile eşitlik i- çinde tevzi olunur. İktisadi gelişme bizim dâvamızdır. En mütevazi bütçe günlerinden beri imar ile ye iktisadi alanda cihazlanma ile uğraşıyoruz. Mali ıslahat bahsinde ise bizden ön- ce ve bizden sonraki bütün iktidarlar yanında önemli yerimiz vardır. Aşar- dan gelir vergisine kader çağlar de- ğişmiştir. Yaptıklarımızın daha ile- risine kimseler henüz cesaret edemi- yor. İktisadi gelişmeye biraz daha temas edeyim. Biz iktisadi kalkın- mayı takdir etmeğe hasret çekiyoruz. Amma memleketimiz tarihinde ele geçen müstesna fırsat ve bol İmkân- lar devrinin plansız[ık ve israf yüzün- den verimini azaltması 1ht1mahnden ıstırap içinde ve şikâyetçiyiz" Burada, İnönü konuşmasının belki de en alaka çekecek noktasına geli- yordu. İsraf, taraf deniyordu. Tesis- lerin çok pahalıya mal edıldıgınden bahsediliyordu. Hattâ İnönü'nün ko- nuşmasından birkaç gün önce D.P. nin eski İşletmeler Bakanı Fethi Çe- likbaş'ın bir demeci gazetelerde çı- kıyordu. D.P. nin eski İşletmeler Ba- kanına göre yeni tesis ve fabrikala- rın hemen hepsi - Seyhan barajı ha- liç - normalin üstünde bir fiata mal oluyordu. Muhaliflerin bu iddialarına inandırıcı cevap ancak hükümetten gelebilirdi. İşi yapan oydu. Hesap, kitap onun elindeydi. İşte İnönü böyle bir fırsatı hükümete hazırlıyor ve şu teklifte bulunuyordu: "İşte İktidarın geniş bir minnetle takdir olunması için ve vatandaşların ümit ve güven- le ilk darlık ve mahrumiyetlere kat- lanmalarını sağlamak için basit bir teklif yapacağım. 1950 den beri yar- dım, ikraz, istikraz, borç, hazır altın ve döviz olarak sarf ettiğimin döviz paralan ilân edilsin. Bunun karşısın- da vücuda getirilen eserler son fabri- kaya kadar döviz para olarak yazıl- sın. Bilanço bizim çok münakaşamı- zı kesecektir. Hattâ arzlı olunma- yan bir acık bile görülse hakikatin söylenmesi tedbirin yarısı olduğu için bilanço çok faydalı olacaktır. Göre- ceksiniz ki bu masum talep iltifat görmeyecektir". u masum talebin iltifat görüp görmeyeceğini bugünden tam bir ke- sinlikle söylemek - mümkün değildi. .P. ık idarının altı yıldır ikti- sadi hayatla alâkalı hakikatları halka duyurmaktan nasıl kaçındığı hatırla- nınca da İnönünün tahminine katıl- mamak mümkün olmazdı. Altın hi- kâyesi daha unutulmamıştı. Dış borç- larla alâkalı iki beyanat da hatırlar- a iki. Her iki beyanat ayni kimseye, Başbakan Menderese, alt okluğu hal- de birinde borcumuzun varlığı kabul ediliyor, ötekinde "Kimseye bir kuruş borcumuz yoktur" deniyordu. Bu tekliften sonra İnönü sözü son günlerin imar hareketlerine getirdi: "Son zamanlarda birdenbire parlayan büyük şehirlerimizin imar hamleleri karşısında hayretler içindeyiz. Takip 16 edilen usüller ilmin ve kanunun izah edemeyeceği fevkalâdeliklerdir. Bu yıkmalardan bir - iki geniş yol ve açık meydan kalırsa bırçok luzumsuz ıstırabın tesellisi olacaktı "Şehirlerin imarı çok ıy bir şey- dir. .Bunun ancak her teferruatı ih- tisasa ve plâna istinad eden bir usül ile tahakkuk etmesini kavrayıp an- lıyabiliriz. İstanbul plânını yapmış o- lan ihtisas adamını kıymetsiz ilân e- derek tardettikten altı sene sonra o- nun plânını tatbike geçmekteki mü- balagalı gösterişi bizim zimnimiz al- or. Bu icraattan ne eser kalırsa yurekten memnun olacağız. Her hal- de bu imar hamleleri bir kısım vatan- daşların meşru ve kanuni haklarının siyana uğramasına sebeb olmamalı- dır". C.H.P. Genel Başkanının iktisadi ve mali görüşleri bunlardı. Yalnız ko- nuşmanın sonlarına doğru iktisadi bir başka mevzu yer almıştı. İşsiz- likle ilgili demeçlerinden ötürü sendi- kalar ve sendikacılar hakkında tah- kikat yapıldığı biliniyordu. Bu konu da İnönü şunları soyluyordu "Tür- kiye'de çalışma ve işçi mevzuunu mil- letin başlıca bir meselesi olarak si- yasi ve sosyal nizam içine Tresmen almış olan Halk Partililerdir. Bu ha- reket siyasi program içinde başlı ba- şına bir taahhüt mahiyetindedir. Halk Partililer çalışma ve işçi meselesini bu ehemmiyette görüp takip edecek- lerdir. Bu mevzuda günlük ve endi- şeli meselemiz federasyonlara karşı iktidarın takındığı tavırdır". Milli Korunma Yeni "zig zag'lar eçen hafta içinde Milli Korunma K nununun tatbikiile alâkalı ye- ni bir “zigzag" piyasada. ucuzluk bekleyen vatandaşları derin derin dü- şündürdü. Yanlış iktisadi, ve mali si- yasetin doğurduğu pahalılığın sadece sert tedbirlerle, yıldırma havası ile önlenemeyeceği bir kere daha görül- dü. Fakat ilgililerin, daha doğrusu so- rumlu olmaları gereken kimselerin bu gerçeği anladıklarını gösterir hıç— bir işaret yoktu. Olsaydı. / 049 vi K/1051 sayılı kararlar siyasi netıce— ler vermekten uzak kalmazlardı. Milii Korunma Kanununun bazı maddeleri gereğince bilümum malla- rın alım ve satımının tabi tutulacağı esaslar hakkındakı K/1020 sayılı ka- bu arın ekleri bulunan K/1021 ve K/1038 sayılı kararlarda değişiklik yapmakta olan K/10S51 sa- yılı karar 23 Ekimde yürürlüğe kon- Bu bekleniyordu. Zaten Ekonomi ve “Ticaret Bakanı Zeyyat. Mandalin- ci bu yeni "meandr"ı Önceden haber vermişti. Irmak sert toprakla karşı- laşmış, bir daha yon değiştirmişti. Kararda kimlere ithalâtçı, toptan- cı, perakendeci, müteahhit, kabzımal denileceği belırtıldıkten sonra itha- latçı, toptancı ve perakendeciler İçin satış fiatlarının hesaplanmasında ka- ul olunan maliyet unsurları göste- rilmişti. Satış fiatının tesbitinde bu unsurlar göz önüne alınacak böylece etiketlerdeki rakamlar şişecekti. Ba- zı maddelerin de kâr hadleri arttırıl- mıştı. Yaş meyve ve sebzenin pera- kende satışlarında kâr haddi X 25 idi. a 2 10 fire payı ilâve edile- bılecektı Böylece kâr haddi X 85 i bulacaktı. Balık v.s. nin de fiatları artacaktı. Çünkü kararın "C" fıkra- "Taze ve ekle salih su mahsulleri- nın perakende satışlarında kâr had- i B 25 dir. Bu kâr haddine © 10 fi- Son kararnameden sonra yaş sebzeler Fiatlar arasında yarış AKİS, 3 KASIM 1956