2800'LER İNDİRİLMELİDİR Memleketi idam edenlere bir ha- yat pahalılığının — mevcudiye- tini kabul ettirebilmek için çok uğ- raşılmış olduğu hakikattir. Fakat şimdi, bizzat kendilerinin ifade et- tiği ve ifadeden şevk aldığı başka bir hakikat hayatın ucuzlamakta bulunduğudur. Başta Başbakan Ad- nan Menderes olmak üzere devlet - adamlarımız gerek Mecliste, gerek radyoda ve gerekse muhtelif top- lantılarda yaptıkları konuşmalarda ucuzluğun işaretlerini sayıp — dök- mekle kalmamakta, üstelik bunun arızi olmadığını, devam edeceğini de inanarak belirmektedirler. Biz- zat Adnan Menderes, hükümetinin politikasını izahla piyasada mal kıt- lığına, dolayısıyla pahalılığa ve ka- raborsaya meydan verilmiyeceğini millete anlatmış, yeni fiyatların sa- bit kalacağını, hattâ daha da düşe- ceğini temin etmiştir. Bir Başbakan bunu söylerse, yapılacak kendisine -inanmaktan başka şey değildir. Hakikaten muhtelif kesimlerde kâr hadleri makul seviyeye indiril- miştir. Kalabalık bir kütleyi tem- sil eden tüccar ve esnaf büyük fe- dakarlıklar yapmak zorunda bıra- kılmıştır. Ekonomi ve Ticaret Ba- kam bile kâr hadlerinin tesbitinde biraz hasis davranıldığını saklama- mış, fakat memleketin menfaatinin bunu icap ettirdiğini — bildirmiştir. Zaten umumi bir ucuzluk vatanda- şın masraflarını azaltacağından da- ha az kâr daha müreffeh bir hayat hile temin edebilecektir. Aynı şe- kilde meselâ taksi ücretleri de in- dirilmiş, lokanta ve otellerin fiyat listeleri ayarlanmış, gündelik hayat- ta vatandaşın ihtiyaçlarını ucuza te min etmesi prensıp olarak kabul edilmiştir. Şimdi lacak - olan mılletvekıllerımızın 2800 Hiralık ay— lıklarının derhal normal haddine ir- caldır. Zira vatandaşın gözünün bu yuk- sek aylıklarda olduğunu saklam nın mânası yoktur. Mılletvekıllerı— ne ödenen 2800 lira kelimenin tam manasıyla herkese batmaktadır. Belki 2800 lira, o parayı alanlar ve hayatlarını ona göre ayarlayanlar i- çin fazla görünmemektedir; hattâ belki kendilerince bundan daha azı ile sosyal seviyelerinin icap ettirdi- ği hayatı sürmelerinin imkânı yok- tur. Ama bugün, vaziyet değişmiş- tir. Bir şoförün lastiğini, yedek par- çasını, malzemesini nasıl temin et- tiği düşünülmeksizin taksi ücretle- rinde azaltma yanılmıştır. Kü esnafın kira olarak ne ödediği kaale alınmaksızın kâr haddi indirilmiştir, hattâ doktorların vizite ücretleri bi- le ayarlanmıştır. Dokt orların vizife ücreti bu!. Yani ne maliyetini he- saplamak imkanı var, ne de kazanç nisbetini. Buna rağmen —ucuzluğa kavuşmak ümidile şoforu de, esnafı da, doktoru da sesını çıkarmamak- tadır. Madem aha az masrafla geçinmek ıhtımalı ortaya çıkmakta- dır, varsın ele daha az para geçsin. Ama ya milletvekilleri aylıkları? Düşününüz ki bu paralar, doğru- dan doğruya milletin müşterek ke- sesinden ödenmektedir. Devlet he- men bütün vatandaşların kazançla- rına çok sıkı tahditler koyarken milletvekillerini ihmal — etmemekle mükelleftir. Milletvekili aylıklarının günün birinde pek büyük nisbet da- hilinde aı'ttırılıverdıgı lıatırlardadır Madem ki şimdi memleketi idarı denler hayat pahalılığının yok oldu— ğunu ileri sürmektedirler, madem ki iktidar muharrirleri karaborsa ejderini yok eden modern Aziz Se- bastıyen i hararetle tebrik etmekte- dirler, resmi beyanlarda ucuzlugun devamlı olacağı ifade e- dilmektedir, o halde 2800 lira aylık fazla bir lüksün delilinden başka şey değildir. Türkiye Büyük Millet Mec- lisi ilk kısıntıyı mılletvekıllerının maaşından yapmalıydı. Bu, misalle- rin en kıymetlisi olurdu ve kazanç— ları azaltılan esnafın, şoforun, tüc- carın, doktorun tesellisi yerine ge- çerdi. Ama ucuzluk var diye ka- zançlarından kısıntı yapılanlar, 2800 lerin yerinde ğunu görmekle elbette ki muteessır olmaktadırlar ve psikolojik rahatlıkttan mahrum- durlar. Milletvekillerinin sosyal mevkile- rinin icabı bir hayat sürmelerine hiç kimsenin itirazı olmama erekir. Bu, millet işlerinin selâmetle yürü- tülmesinin de pir nevi teminatıdır. Ama* bu de ek değildir ki millet- vekıllıgı muessesesı, mensuplarına ummni hayat sevıyesının çok üstün- de bir geçim imkânı temin etmeli- dir. Ucuzluk ya vardır ve devamlı olacaktır, yahut yoktur. Varsa ve devamlı olacağına inanmak caizse, milletvekillerinin aylıkları — maku sevıyeye indirilmelidir. Yok, böyle bir inanç bizzat Buyuk Millet Mec- Tisi âzalarının yüreklerinde yer et- mediyse şoförlerin, küçük esnafın, manavın ve bakkalın zaten fazla olmayan kazançlarının tahdit edil- mesi haksızlık sayılacaktır. Türki- yede millet kesesinden ödenen hiç bir maaş, milletvekillerinin maaşı kadar yüksek değildir. "2800 mese- lesi" aradan hayli zaman geçtiği halde bir tek gün bile unutulmamış ve şikâyet mevzuu olmaktan geri kalmamıştır Fakat o zaman, şimdi- gıbı, resmi ağızlar görülmemiş uzluğun başarılı hükümet po- Titikası sayesinde gerçekleştıgını id- dia etmiyorlardı. Bu iddianın kıy— meti, ancak 2800'lerin azaltılması i- le kaabil olacaktır. İnsanın sırtına âmme vazifesi al- ması, ışte böyledir. Bir çok mesele- de misâl âmme vazifesi yüklenenler- den gelmek gerekir. 2800'ler bunun delilidir.. Ucuzluktan bahsedenler ve muhtelif meslek erbabının ka- zancını ayarlayanlar iğneyi kendile- rine batırmakla mükelleftirler. Hat- tâ böyle bir teklıfın bizzat millet- ekıllerınden ge gönlün en büyük arzusudur M eclis bir ay müddetle tatile girmiş bulunuyor. Milletvekil- leri imkân nispetinde seçmenlerıy— le temas edeceklerdir. Şimdi se menlere düşen vazife vekillerine ıkı bin sekizyüzleri indirmeleri hususu- nu hatırlatmaktır.Milletvekilleri her gıttıklerı yerde bu taleple karşıl şır- larsa, ışın sonunda onu yerine ge- tirmeğe mecbur kalırlar. Demokra- silerin fazileti işte budur; seçmenin elinde topsuz tüfeksiz öyle bir taz- yik silahı vardır ki kudreti her şey- den büyüktür. Hem böylesine haklı ve mantıkı bir dâvada — avukatlık yapmak da o kadar zor sayılmama- hdır. Ucuzluk iddiası bizzat iktidar» dan gelmektedir. O halde ucuzluğun akla getırdıgı ilk icabı yerine ge- tirmek de iktidarın ve onun millet- vekillerinin vazıfesıdır Sınıilaı' ara— sında fark bahis mevzuu Fazla kazançlar tahdit edılırken milletvekilleri kendi aylıklarını gör- memezlikten gelmemelidirler. Ge- lenlere de hakikat, seçmenler tara- fından hatırlatılmalıdır. Seçim böl- gelerine gidecek olan milletvekille- ri her halde hükümetin ucuzluğu te- min ettiğini söyleyerek bir çok ka- nunu haklı göstermeye çalışacaktır Emınız ki seçmen bunun ü "—İyi diyorsun ama beyim, made ki ucuzluk var sen şu 2800 liralık aylığım indirdin mi?" diye muka- belede bulunacaktır. Hakikaten ucuzlugun en güzel de- lili bu olmak gerekir. Ümid olunur ki tatilin sonunda Yüksele Meclise yapılacak ilk teklif aylıkların eski haddine indirilmesi olacaktır. Ayda bin liralık bir tenzilât bütçeye ayda yarim milyon lira sağlayacaktır. Bu ise senede altı milyon lira eder. Madem ki daha az parayla da ge- çinmek imkânı ortaya — çıkmıştır, böyle bir tasarrufun faydasız duğu nasıl iddia edilebilir ? Evet, 2800'ler indırılmelıdır Mil- letvekilleri "hükümet memlekete u- cuzluk getirdi" yolundakı sözlerini ancak böyle — kuvvetlendirebilirler. Ucuzluğun gerçekleştiği gü nlerde bütün kazançlar makul hai e ın - rilirken 2800 lira aylık nihayet âm me vazifesi gören mılletvekıllerıne çok, pek çoktur.