DÜNYADA OLUP BİTENLER. Amiral Rojas ve arkadaşları Korku dağları Esasen şimdi Arjantin'i idare et- mekte olan General Aramburu — ve Amiral Rojas da umumi seçimlere a- leyhtar değillerdi. Bunu mahut ayak- lanma başgöstermeden iki saat Önce umumi efkâra bildirmişlerdi. Aram- buru radyoda yaptığı bir konuşma- da 12 Ekim 1957 de yapılacak se- çimlerden sonra askeri idarenin ye- rini sivil idareye terkedeceğini — Ar- jantinlilere müjdelemişti. Şimdi ba- sın ve halk bu tarihin daha da yalçı- na alınarak seçimlerin yapılmasını istemektedirler. Arjantin'in asker i- darecileri seçimlerin neticesinden e- min değillerdir.. Son ayaklanmalar onlarda seçimler sonunda Peroncu- luğun tekrar hortlaması — endişesini uyandırmıştır. Radikal partinin ikti- darı ele geçirmesi ihtimali de askeri liderleri düşündüren bir başka hu- sustur. Radikallerin programı ile bu- günkü fiil hükümetin takip ettiği politika arasında büyük uçurumlar vardır. Aramburu ve 'Rojas, Arjan— tinde liberal ekonominin şampiyon- luğunu yapmaktadırlar. Radikal par- ti ise memleketi içinde bulunduğu iktisadi sıkıntılardan kurtarmak i- çin tek yol olarak müdahaleci bir ik- tisadi politikaya lüzum görüyordu. Radikalleri destekliyenlerin sayısının çokluğu askeri idarecilerde seçimleri geriye bırakmak, zaruret halinde de nisbi temsil usulune uygun bir seçim yapmak temayüllerini uyandırmıştır. Bu suretle askeri liderlerin fikirleri- ne daha uygun bir merkezi sağcı koalisyonun hükümeti teşkili müm- kün olabilecekti. Geçen hafta gönderdiği bir tamim- le Aramburu, taraftarlarının bu en- 20 bekliyor dişelerini açığa vurdu. Bu tamimde ancak Radikaller — birleştikleri tak- tirde seçimlerin Öne alınacağı açık- lanıyordu. Bu suretle iç vaziyetlerini bir defa daha gözden geçirmek Zzo- runda kalan Radikaller hakikaten üç hizbe ayrılmış bulunuyorlardı. Bun- lardan birincisi Frondizi'nin liderli- ğindeki sol kanattı. Frondizi ve ar- kadaşları köklü sosyal reformlar ar- zu ediyorlardı: Frondizi. taraftarları geçen ay vuku bulan ayaklanmada, diğer Radikaller, isyanı bastırmaya çalıştıkları halde, seyrci kalmayı ter- cih' etmişlerdi;. Zavala Ortiz'in lider- lıgındekı diğer grup da Radikallerin sağ kanadını teşkil ediyordu. Bu iki bizbin arasında Amadeo Sabbatini- nin idaresindeki mutedil grup.yer a- liyordu. Aralarındaki buyuk fikir ay- rılıklarına rağmen bu üç grup Aram- buru'nun ihtarı üzerine — birleşmeye çalışmaktadırlar. —Aralarından bir başbakan adayı — seçmeye muvaffak olurlarsa seçimlere gidilecek ye her geçen günden faydalanan Peroncu- ların kuvvetlenmesine meydan kal- mıyacaktır. Arjantin'in menfaati de bunu icabettirmektedir. Almanya En meşru hak Gecen hafta Almanya'nın en me- sut adamlarından biri de şüphe yok ki, "Avrupa'nın ihtiyar tilkisi" diye anılan başbakan Conrad Ade- nauer'di. Başbakanı bu kadar mesut eden hâdise de Alman Milli Meclisi- nin 166'ya karşı 270 reyle yeni Al- man Ordusuna ait kanunu kabul et- mesiydi. Bu kanuna göre 18 yaşın- dan 45 yadına kadar her Alman, müddeti sonradan tayin edilecek bir devrede askerlik hizmetini ifaya mecbur tutuluyordu. Bu suretle Al- man ordusunun kurulması teşebbüsü muvaffakiyetle neticelenmiş oluyor- du. Kanunun Alman Milli Meclisi ta- rafından kabulünü Adenauer'in Sov- yetlere karşı bir zaferi olarak kabul etmek yerinde olacaktır. Zira şimdi- ye kadar Sovyetler, ellerindeki çe- şitli imkânlara baş vurarak Alman- ya'da bir ordu kurulmasını önlemeye çalışmışlardı. Bu imkânlardan — en mühimi Almanya'nın birleştirilmesi meselesiydi. Ruslar, muhtelif vesile- lerle ancak silâhsız bir Almanya'nın birleşebileceğini ifade etmişlerdi . Bu telkinler bilhassa Alman sosyaliat- leri arasında tesir uyandırmış ve bu çevreler Alman ordusunun kurulma- sının Sovyetlerle — bütün müzakere kapılarını kapayacağı — tezini öne sürmüşler ve kanunun kabul edilme- mesi için sonuna kadar mücadele et- mişlerdir. Gene Alman sosyalistleri- nin iddialarına göre. Alman ordusu- nun kurulması yumuşama temayül- leri gösteren beynelmilel hayayı tek- rar soğutabilirdi. Adenauer ise Al- manya'nın silâhlanmasına lüzum gö- rüyordu. Bunun için sosyalistlerle mücadeleye girifti ve neticede kanun küçümsenmiyecek bir ekseriyetle ka- bul edildi. Kanunun kabul edilmesinden sonra ortaya çıkan mesele şudur: — Acaba Sovyet Rusyanın silâhları azaltma kararından ve — Doğu Almanyadaki kuvvetlerini geri çekmesinden sonra Federal Almanya'nın — silahlanmaya doğru yönelmesi, doğru mudur ve bu karar hakikaten Almanya'nın birleş- tirilmesi meselesinde doğrudan doğ- ruya tesir edecek midir? Ortaya çıkan meseleler lmanya'nın isabetli bir karar al- dığı muhakkakttır. Almanyanın bugün için silâhlanmasını icab etti- ren bir çok sebep — mevcuttur. 1.200.000 kişiyi terhis eden ye Doğu Almanya'daki — kuvvetlerinde — geniş ölçüde tensikat yapan Sovyet Rusya- nın halen silâh altında bulundurduğu asker sayısı bütün NATO devletleri ordularının yekünundan fazladır. Bu rakkama peyk memleketlerin askeri kuvvetleri dahil değildir. Diğer ta- raftan İngiltere askeri masraflarını kısmak tasavvurundadır ve Alman- ya'daki tümenlerini geri çekmeyi dü- şünmektedir. Fransa'ya gelince, Ku- zey Afrikadaki nazik durum üzerine Almanya'daki kuvvetlerini çoktan o- raya nakletmiş bulunuyordu. Hattâ Orta Avrupadaki NATO kuvvetleri- nin komutanı Fransız Mareşali Juin de Afrika meselelerile daha yakından meşgul olabilmek için — NATO'daki vazifesinden istifa edeceğim açıkla- mıştır. Bu şartlar neticesinde NAT nun doğu kesiminde büyült bir boş- luk meydana çıkmıştır. Bu boşluğun doldurulması bir NATO üÜüyesi olan AKİS, 21 TEMMUZ 1956