recektir. Kanunda tatbıkat teferrua- tına kadar inilerek hükümler vaze- dilmiş, bu yüzden hukumet tatbikatı yumuşatmak ve hattâ, bazı hallerde, kânunun emrini yerine getirmek hu- suslarında pek az takdir yetkisi bu- labilmiştir. Kanunun açık kapı bı- rakmaksızın vazettiği bazı hüküm- ler karşısında, car ve naçar, hükü- met, mesuliyet deruhte eden karar- larla tatbikatı mümkün kılmak du- rumuna girmiştir. Kanunun 31. mad- desinin VII. bendı etıketlerın asgari olarak 'cins", "maliyet" ve "satış fia- tı"nı ihtiva edecegını tasrih eylemişti. Bir Yenice kutusunun, bir kitabın ü- zerine bu tafsilâtı muhtevi etiket koy- durmanın lüzumsuzluğu ve hattâ fii- lenimkânsızlığı ise aşikârdı. Hükü- met, 1021 sayılı kararname ile ve ye- rinde olarak, kitaplar ve tekel ma- mulleri üzerindeki fiyat beyanlarını etiket mahiyetinde sayıp, ayrıca etiket koyma mükellefiyetini bertaraf etmiş tir. Bu. idari bir tedbirdir, kanunun sarahatine rağmen ışlerın selâmeti namına mesuliyet deruhte eden bir karardır. Zaruret olunca böyle ka- rarlar alınır. İdare mekanizması ka- nunları nokta virgül tatbik eden bir otomat sayılsaydı bir idare sanatı, bir idareci mesleği bulunmazdı. Bu- nunla beraber, — verdiğimiz misalde, tekel mamulleri ile kitaplar üzerin- de yalnız satış fiyatı yazılı olduğu- na ve kanunda ise maliyet fiyatının yanılması mecburi kılındığına göre, kanunun bu emrini muvakkaten ih- mal eden kararlar üzerine uzun müd- det yatmak ta kabul edilemez. Bir kanun beğenilir, beğenilmez, alkış- lanır veya tenkit edilir, — fakat her halde saygı görür. lşlerın selametle yürütülmesi gibi hükümet mesuliye- tinin icaplarıyla yerinde olarak alın- dığını kabul ettiğimiz, fakat kanu- nun sarih emirlerine kısmen aykırı olduğu da şüphe götürmiyen bu bi kararların müstaceliyetle kanunu— na uydurulması için gereken tadil- lere teşebbüste gecikmemek te şart- tır. En müstacel ve ihtiyaçlara en uygun tadil de kanunun teferruata inerek koyduğu hükümler yerine hü- kümete yetki verilmesidir. Ba- üzerinde de u kabilden olarak Ticaret kanlığının bir tavzihi durmak gerekir. Kanu nun 31. mad- desinin X. bendi "yurda muvakkat müddetle vazifeli veya yolcu olarak girenlerin beraberinde getirdikleri eşya yurt içinde iki sene kullanılma- dıkça satılamaz" hukmunu şamil bır surette vazetmiş, bir istisna tanıma . Halbuki 6375 6426, 6427 sa- larla kendilerine hususi haklar ta- nınmış olan diplomatlar ve NATO mensupları gibi şahısların durumunu mahfuz tutmak Zzarureti — kendisini hissettirince, kanundaki bu boşluğu derhal doldurmak mümkün olmadı- gından Ticaret Bakanlığı yayınladı- ğı bir tavzih ile bu — durumları X. bend hükümleri dışına çıkarmak zo- runda kalmıştır. Zaruret münakaşa götürmiyecek şekilde ortadadır, fa- kat bir tavzihle kanun boşlukları- AKİS, 21 TEMMUZ — 1956 nın doldurulamıyacağı da — unutul- mamalıdır. Bu bakımdan — Ticaret Bakanlığının tavzihi sonunda kullan dığı ürkek ifade tar ( bahi mevzuu bend hukumlerı dışında tu- tulması lâzım geleceği fıkrası) ne kadar manâlıdır. İdari zaruret kar- şılanmakla beraber, kanuniyet pren- sibinin ihtiyaçları da —acele olarak karşılanmalı, bunun için de hemen Meclise başvurulmalıdır. Kâr hadleri repertuarı 020 ve 1021 sayılı kararnameler ticaret sahası için — acele olarak beklenen vuzuhlardan bir kısmını ge- tirmiştir. Bugün tatbikatta görülen en büyük zorluk, hangi malın han- gi kâr haddene tabi olduğunu bilmek noktasındadır. Kararname ve güm- rük pozisyonu dilinden anlamak ta- cir ve esnaftan pek azının imkânları içindedir. Halbuki bu bilgi kanuna tabi olanlar için hayati önemdedir. Tüccar ve esnafın kanuni mükelle- fîyetlerını bilmekte maruz bulundu- ğu zorluklar, bir malın kararname- yi anlayış tarzına göre şu veya bu âr haddine" sokulabilir olması il- gililer için tehlikeli olduğu kadar tat- bikatçılar için de üzücüdür. Bu mah- zurun ortadan kaldırılması için, harf sırasiyle malları ve karşılarında kâr hadleri gosteren bir “kâr hadleri * repertuarı" yapılması zarureti var- dır. Böyle bir repertuarın kontrolör- lerin vazifesini de — kolaylaştırmak, vereceği mukayese imkânı sayesinde kâr hadlerini yekdiğeriyle — ahenkli kılmak bakımlarından da faydası a- şikârdır. Memleketimizde henüz ye- ni gümrük tarifesinin dahi — reper- tuarı mevcut olmadıgına göre, bu işin zor — olduğunu kabul ediyo- ruz. Bununla beraber böyle bir işi başarmanın imkânı ve Ticaret Ba- kanlığı için pratik — yolları vardır. Ticaret Odalarının meslek gurupla- rım vazifelendirmek suretiyle reper- tuarı yanmak mümkündür. Her mes- Prof. Erhard Prensip —makamdan azizdir İKTİSADİ VE MALİ SAHADA lekgurubu kendi sahasının İistesini yapabilecek malzemeye ve vukufa sa- hiptir. Bu listeler Bakanlıkta mü- kemmelen bir repertuar haline getiri- lebilir. Bu hususta, Gümrük ve Te- kel Bakanlığınca yayınlanmış olası muvakkat repertuardan geniş ölçü- de faydalanılacaktır. Almanya Kafa tutan bakanlar (Bonn. diriyor) Temmuz.. Feyyaz Tokar bil- lman Sanayiciler Birliği ile Fe- deral hükümetin iktisadi politi- kasını yürütmekle görevli bakanları arasındaki prensip ihtilâfı — umumi efkârın alâkasını uzun müddet uya- nık tuttuktan sonra nihayet geçen hafta halledildi. —Bu prensip çatış- masında hükümet, son derece ağır basan Maliye ve İktisat Bakanları- nın tezini tasvip ve tekâbbül etmek- le Başbakan Adenauer'i bu iki ba- kanlık sandalyesinde oturtmak için adam aramak külfetinden — kurtar- mış oldu. Mesele iskonto hadlerinin yükseltilmesi kararı üzerine Köln- de.. Sanayiciler — Birliği başkanının yaptığı sert tenkitlerdi Adenauer ta- rafından adeta tasvip edilmesinden- çıkmıştı. İskonto hadlerinin yüksel- tilmesi kararı İktisat Bakanı Erhard ile Maliye Bakam Schaffers'in tek- lif ve tazyikleri neticesinde alınmış- tı. Bu kararın sanayiciler tarafından hoş karşılanmaması ve bu hareketin Başbakan Adenauer tarafından — ok-- şanması, yaptıkları işin doğruluğu- na inanan bu iki bakanın bir mü- cadele hareketine girişmesine yol aç- mıştı. Prensip sahibi olarak tanınan ve kuvvetli şahsiyetleriyle sevgi ve hürmet toplayan bu iki bakan şüphe' yok ki, polıtıkalarının tasvib edilme- mesi karşısında ata etmişiz, hatalarımızı anladık kendimizi yeni politikaya uyduracağız" demiyecek- ler ve istifayı basacaklardı. Zira Schaffers ve Erhard'ın prensiplerini Bakanlık koltuğundan daha aziz bul- duklarını herkes biliyordu. Yalnız Erhard, istifa etmeden ön- ce bir konuşma yaparak son kon-' jonktür seyri karşınında takip et- meyi düşündüğü siyaseti bütün a- çıklığı ile izah etti. Bu bir nevi he- sap vermek demekti. Bundestag, Erhard'ın sözlerini büyük bir dikkat- le takip etti ve tasvibini kuvvetli al- kışlarla bildirdi. anın kudretini ortaya kalmamış ayni zamanda — Başbakan Adenauer için iktisadi ve mali mev- zularda kanaatlarını açıklarken da- ha ihtiyatlı davranması icab ettiğini gösteren bir ihtar yerine geçmiştir. Erhard'ın hükümet adına yaptığı açıklamalara göre Federal Cumhuri- yetin iktisadi politikasında muhtelif tedbirlere ihtiyaç vardır. Bu tedbir- lerin belli başlılarından olarak, aşırı envestisman ve taleplerin kısılması- na işaret edilmektedir. Bu kısıntıları 15