Monroe ve Miller Kültür izdıvacı dı. Azmetmişti, kültür sahibi olacaktı. Bir yığın kitapla Manhattan'a gitti ve bir odaya kapanarak okumaya başla- dı. "Budala sarışın"ın bu şımarıklıgı dedıkoducuların çok işine yaramış Sık sık bu "bikinili Sarah B rdh" ile alay ediliyordu. Fakat bu sırada Marilyn boş durmuyordu. Kültür gay- retlerini kitaplardan muharrirlere in- tikal ettirmişti Meşhur piyes muhar- riri Arthur Miller, bu vesileyle Ma- rilyn'in sanatından bahsetmek zorun- da kalınca şöyle demişti: "O cidden şayanı hayret derecede hassa ve tabii- dir. Bir role çıkınca hakikati adeta in- siyaki şekilde sezip ona uymak kabi- liyetine sahiptir". He Elıa Kazan, Joshua Logan ve Laurence Olivier de Monroe hakkında sıtayışkar cümleler sarfettikten sonra bu "insiyak sahibi" kültürlü yıldız hakkındaki bütün de- dikodu canlarına ot tıkandı. Sarışın bomba, patronların yalvarmalarına tahammül edemiyerek çok yüksek an- gajmanlarla Hollywood'a avdet etti. Sarışın bombanın talihi yaverdi. Meslek yıldızı parlarken, aşk yıl- dızı da sonuk kalmıyordu. — "Satıcı nın Ölümü" muharriri Arthur Mıller on senelik karısını Reno'da boşuyor- du. Kültür aşkının Marilyn'i entellek- tüel yapıp yapmadığı belli değildir a- ma, hakiki bir entellektüel kocaya vuşturduğu muhakkaktır. İlk kocası Los Angeles'li mütevazi polis memuru ile ikinci kocası beyzbolcu Di Maggıo arasında ne kadar fark varsa, üçüncü kocası Arthur Mıller de ikinci koca- sından o kadar farklıdır. Marilyn'in bu kültür sevdasından en fazla şıkayetçı olan Hollywood patron- lar için hakik? müjde, sarışın bomba- n dördüncü izdivacı olacaktır. Eh, bunun için de pek fazla lıeklıyecek de- ğillerdir. 32 | başta Edgard Varese gelir. Paris'te | doğan ve kırk senedır New î d_ıgını soylemektedır M U S Bestekârlar! | Köpürmüş sesler agdaş bestekârlardan çoğu landıkça yumuşamışlardır Genç- lik günlerinin ihtilâlci curetkarlıgı yerini yorgunluk çağının rehavetine bırakmıştır. Fakat istisnalar eksik yaş- degıldır ve gençliğin alevini sönme | ğe bırakm ayan yaratıcılar arasında ork'ta yaşayan Varese'i hem Fransızlar, hem de Ameri ıkalılar kendilerine mal etmek isterler. Fakat o milliyet ka- bul etmemekte, sadece New York'ta yaşamaktan ve çalışmaktan hoşlan- Nitekim — an- Mi lar, eserlerinin musiki olmadığını id- dia edenler bile mevcuttur. Bazıları onun çalışma tarzını bir — protesto mahiyetinde görür. Herşeyden önce, musiki mesleğini seçmesine engel o- lan babasını, sonra musiki hakkın- daki umumi anlayışı, ta karşılaştığı başarısızlıkları ve ta- lihsizlikleri protesto.. Fakat — onun musikisini yakından — tanıyanlar ve hele sanat meselelerinde dar görüş- lerden kurtulmuş olanlar, bu — hey- betli bestekârın müsikiye — getirdiği yeniliklerin, — sanatın gelışmesınde son derece önemli bir yeri kalıul etmektedirler. — Varâse'in, üzün en büyük bestekârı oldugu kanaatını besleyenler de az değildir. Kilitli piyano Ç ocukluğunda babası, noyu kilitli tutardı. Oğlunun bes- tekâr olmasını istemiyordu. Buna rağmen Varese sağlam bir — musiki tahsili yaptı. Vincent d'Indy, Albert Roussel gibi bestekârlarla — çalıştı ve Paris'te bir müsabakada birinci- liği aldı. İlk — eserlerden biri De- bu3sy'nin takdirini kazandı. Mesle- ki ilerlemesinde ilk talihsizlik, tanın- mış Avusturyalı yazar Hugo von Hof- mannstahl ile beraber bir opera üs- tünde çalıştığı sırada karşısına çıktı Birinci Dünya Harbinin çıkması ve Fransızlar ıle Avusturyalıların bır— birlerine düşman olması, opera tasav- vurunun gerçekleşmesine imkân ver- medi evdeki piya- 1916 yılında Amerika'ya geldi. İki yıl sonra New York'ta New Symphony Orchestra adlı teşekkülü kurdu ve idare etmeye başladı. Birkaç yıl son- ra Leopold Stokowski, Varese'in iki eserını çaldırdı :"Amerigues" ve "Arca- aha önce şurada burada pek seyrek icra edilen eserlerinin — her çalmışında olduğu gibi bu defa da dinleyiciler olsun, münekkitler olsun, afallamışlardı. "Amırlques" hakkın- da 1926 yılında New York World ga- nihayet hayat- zetesinde çıkan bir tenkit yazısı, çar- pık bir görüşün mahsulü olsa bile, e- serin yaptığı tesiri anlatabilir. Mü- nekkit Chotzinoff şöyle diyordu: "Varese'in bu eseri, büyük bir hay- vanat bahçesinde çıkan müthiş — bir yangını anlatıyor olmalı... Birden, u- zaklardan bir canavar dudugu duyu- luyor. İtfaiye geliyor. Hayvanların u- lumaları ve düdüğünün delici — sesi birbirine karışıyor. Nihayet hiçbir neticeye varmadan bitiyor." O sıralarda birden fazla münek- kit, Varâse'in parçalarının musikiy- le alâkası olmadığını yazmıştı. Bu- gün hernekadar böyle bir kanaat a- çıkca ifade edilmiyorsa da, Varese'- in musikisi gene de çok kimseyi hay- rete düşürmekten, hattâ nefret u- yandırmaktan geri — kalmıyor. Yorulmaz araştırıcı E dgard Varese seneler önce "bes- tekârlar ile mühendisler gun ge- lecek ki beraber çalışacaklar" — de- mişti. Bugün, k hanetinin — doğru çıktığını görüyoruz. Elektronik mu- siki sahasındaki ilerlemeler, gelişen bir sanatın mahdut ifade imkânla- rıyla yetinmediğini — göstermektedir. Varese ilk eserlerini vermeğe başla- dığı günlerdenberi mevcut musiki â- letlerinin yetersizliğini duymuş, remin gibi yeni icat edilmiş âletlere başvurmuş, daha — olmazsa bilinen çalgıları o zamana kadar hiç kimse- nin yapmadığı şekilde kullanarak, tek sazların ses imkânlarını araştı- rarak, denenmemiş terkipler kurarak yepyeni tınlamalar elde etmiştir. E- serleri ,solo flüt için yazılmış — bir parçadan, elliyi aşan sayıda vurma çalgısının — kullanıldığı bir - besteye Edgard Varese Tertiplenmiş bir ses AKİS, 7 TEMMUZ 1956