K A D | MÜNAKAŞASIZ - HAYAT Ankara Şehirden köye ırşeyı ıslah etmek ,az çok onu de- B ırmek demektir. Şunu daima , neden ıcabettıgını iyice anlamadan hıç kımse bir itiya- dı değiştire naleyh eski iti- yatları degıştır ek kolay ve çabukça olacak bir iş değildir Ev ekonomısı yayım müşaviri Ele- onara Davis, Nisan ayında verdiği bir konferansta Anadolıınun dört bir köşesine gidecek olan ev ekonomisi mütehassıslarına bu şekılde hitab e diyor, onlara sabırla yavaş yavaş vi bıkmadan çalışmayı tavsiye ediyordu. Bu idealist Türk kız ve kadınları şim- di Anadolunun 10 vilâyetine dağılmış bulunuyorlar. Bunlar köylere kadar inip kadınları — muhtelif mevzularda aydınlatıyor, toplantılar, demonstras- yonlar, konferans ve karşılıklı hasbı- haller yapıyorlar, film gösteriyorlar ve böylelikle fikri bir kalkınmayı te- mine çalışıyorlar. Sıhhat ve sağlık, beslenme, kışlık yıyeceklerın muhafaza! cuk bakı- mı, giyim, hamile kadınların bakımı, ev tanzimi, evde ilk yardım, enerji, zaman ve para tasarrufu hep onların el attıkları — mevzulardır. Konforsuz köy evlerinde bütün bu bilgilerin ne derece eksik olduğunu tasavvur etmek zor olmasa gerektir. Oys , Müte- hassıslar tarafından köye kadar go- türülen bu bilgi şehirlerde yaşıya kadınlara dahi çok faydalı labılır Meselâ çalışmayı kolaylaştırma mev- Zuu, meselâ domates suyu konserv si yapmak, çocuk oyuncakları ima lı kolay metodlarla basit fakat pratik dikiş, ev tanzimi bugün sadece köy kadınının degıl her ev kadınınn me- seleleridir. Ev ekonomisi mütehassısları Zı raat Bakanlıgına bağlı olan ekonomisi mütehassısları yuksek tahsil yaptıktan sonra dokuz ay hu- susi bir eğitime tabi tutulan hanım- lardır İkincı partide ise lise — mezunları d. kurslara kabul edılmıştır Ü- nıversıtede, bir ev ekonomisi kürsüsü ihdas edilince elemanlar, Anadolunun her vilâyetine ve kazasına gönderile- bilecek kadar fazlalaşacaktır Bir renkli film Karanf'l sokağındaki Ev Ekonomi- si Yayım Merkezinde Miss Eleo ra Davla ve yardımcıları o gün gü- zel bir renkli projeksiyon seyrediyor- lardı. Bu, insanı Ankaradan Anadolu- nun en ücra ve en sevimli köşeleri- ne götüren bir film gibi idi.. Miss E leonara Davis bu resimleri bizzat çek- mişti. Çünkü gittiği yerlerde bazı uyamk köylü kadınlarının pratik ve yeni buluşlarla daha kolay bir hayal yaşadıklarını müşahed etmişti. Bu resimleri daha geri kalmış koylerde gosterıp 'siz de böyle yapın" demeyi düşünüyordu. Bu buluşlar hem hem- şehrılerı tarafından yapıldığı için ka- dınları daha çabuk ikna edebilirdi hem AKİS, 7 TEMMUZ 1956 M eğer dünyanın en mesut kadını Sevilla Podrez Varilla imiş, en mesut erkegı e Juan Podrez Varil- la. İspanya da n bu mesut çift 33 yıllık izdivaç bayatlarıncla, bir kere dahi münakaşa veya kav- ga etmemişler. Bunun için de Bil- bao şehrinin Belediye meclisi, 35 yıl dirlik düzenlik - içinde yaşıyan çiftin müstakbel nesillere nümune teşkıl etmesi için, heykellerini dik- stün kabili- kahramanlıkları veya cesaretleri yuzunden heykelle- rı dikilmiş pek çok m ardır ama, öyle zannedıyorum ki, hıçbırı Podrez Varilla ailesinin u- laştığı şöhret mertebesine ulaşa- mamıştır: Kavgasız yaşamak, kah- raman olmaktan çok daha zor olsa gere Yalnız insanı düşündüren bir nok- ta var: Bir karıkocanın 35 yıl hiç münakaşa etmeden yanyana yaşa- ması ne derece mümkündür Doğrusu Podrez Varilla aılesıne bir mektup yazıp bu sırrı öğrenme- yi çok arzu ederdim. Münakaşadan maksat azılı bir ağız kavgası ise, ona diyeceğim yok. Ama bir karı kocanın muşterek hayatında karşı— laşması mukadder olan bazı ve görüş ayrılıklarını ifade için baş rulan münakaşa mevzubahis ise, durumu anlamak cidden zorlaşmak- tadır. İzdivaç hakkında kitaplar yasan mütahassıslara sorarsanız, araların- da hıçbır fikir ve görüş ayrılığı ola- mıyacak kadar birbirlerine benziyen çiftlerin izdivacı hiçbir zaman ümit edilebileceği gibi mesut bir izdivaç olamaz. Bunlar en tatsız ve en renk- SİZ ızdıvaçlardır Can sıkıntısı ve fantaziden mahrumiyet bu izdivaç- ları çabııcak çökertir. Şu e dünyanın en mesut çıf- ti ilân edılen Varilla'ların her me zuda, daima aynı şekilde duşunen insanlar olduğunu kabul etmek yer- siz olacaktır. Akla sn ihtimal gele- bılır Çıftlerden birisi çok uysaldır arafın bütün hareketle- rım, her turlu fikir ve görüşünü ka- yıtsız şartsız kabul etmiştir. Fakat böyle bir hürriyetsizlik ve teslimi- yet de aileyi saadete götüremiyecek ve makbul sayılamayacaktır. Şu hal- de en kuvvetli nazariye sudur: Karı de mahalli ihtiyaçlara ayak uyduran şeylerdi. Meselâ bütün Anadoluda kadınlar daima yere iğilerek ış yapıyorlardı. Bu in iki misli ardı. Halbuki bazı koylerde kadınlar mutfaktakı o- caklarını duvarın içindeki bir oyuntu- ya yerleştirerek yükseltmiş, kenara rallar yaparak, malzemeyı gayet te- iz şekilde eski kon: e yağ te nekelerıne yerleştırerek ralla ra dız- N Jale CANDAN koca zaman zaman münakaşa et- mişlerdir ama bu münakaşayı dai- ma müspet bir netice elde etmek, anlaşmak, daha mesut olmak için kabul etmişlerdir. Birbirlerinin zıd- dını söylemek, birbirlerini yemek ve hiçbir netice peşinde koşmaksızın birbirlerinin kalbini kırmak, kavga çıkarmak için değil. Meselâ, hayal bu ya, bir gün Se- villa, kocasına taksitle çamaşır ma- kinesi almayı teklif etmiştir. Ama Juan taksit usulünü sevmemekte- dir, karısına ikramiye ayım bekle- mesini söylemiştir. Sevilla bu fikre itiraz etmiştir. Fakat ağşlıyarak, ba- ğırarak hizmetçilikten ve sefaletten bıktıgını söyliyerek değil sükünetle, ederek, itiraz etmiştir: Vakıa taksıt usulü ile bir miktar fazla para ödiyecektir ama buna mukabil artık çamaşırcı getirmiyecek, böyle- ce başka bir taraftan vereceği bu fazla parayı telafi edecektir. Juan biraz yumuşamıştır, hatta karısına tamamiyle hâk vermiştir ama he- men razı olur gibi görünmek iste- memiş, gazetesini okumaya başla- mıştır. O zaman Sevilla da öfkelen- miş, kocasını kıs kıs güldüren bazı şeyler söylemiştir. Ne mi demiştir? Kimbilir, ihtimal çamaşır makine- sinden vazgeçtıgını fakat yeni b?r manto yaptıracağını ve saire... Hat- tâ belki Sevilla o akşam pek te me- sut bir kadın olmadığını düşünmüş- tür. Ama ertesi gün, kapı çalınıp ta eve gicir gicir bir çamaşır makine- si gelince, o kendisini bir kat daha mesut hissetmiştir.. Görüş ve fikir ayrılıklarından do- ğan müspet niyetli münakaşa, terbi- ye ve nezaket hudutlarını aşmadık- ça hem verimlidir,. hem de zanne- dersem izdivaç hayatının biraz da tuzu biberidir. En büyüğünden en küçüğüne kadar davasız hiçbir in- san topluluğu mevcut olamıyacağı- na göre tamamiyle meselesiz tama- miyle tenkitsiz, münakaşasız bir ai- le birliği dahi tasavvur etmek güç- tür. Fikirler çarpışır yeni fikirler doğar. Zekâ ile yapılan münakaşa- lar yeni anlaşmalara, yeni sevgi te- zahürlerine yol açar, aile bağlarım büsbütün kuvvetlendirir. Hem de rivayete göre aşk, birçok çiftler arasında ilk kavgadan sonra doğmuştur. mişlerdi. Bir köylü, evinin dışına yerleştirdin su deposunu boru ile eve bağlamış böylece evine "akar su,, temin et- mişti. Dağlık bir mıntıkada ise bir başka koylu, karısına teraslı bir mut- fak icat etmişti. Odanın bir tarafın- da duvar yokt u ve açılıp kapanan büyük bir tahta kepenk, iyi mevsim- lerde, mutfağı cazip bir teras halıne getiriyordu. 25