sında ortaya atacağı fikirler bu ba- kımdan da hususi bir alâka uyan- dırmaktadır. Tito, Nasır ve Nehru- nur, açıkça karşılıklı cephe alan Do- ğu ve Batı bloklarının yanı başında tarafsız bir üçüncü blok teşkil et- mek hususunda bir karara varmala- rı ve bunu tatbike girişmeleri batılı devletlerı ciddi — endişelere — sevket- kti Batılıların Doğu — tehlike- sine karşı askeri ittifaklara verdiği büyük ehemmiyet Nehrunun hiç ho- şuna gitmemektedir. Nehru, askeri ittifaklara ve bilhassa NATO'ya a- leyhtardır. Bir TO üyesi olan İn- giltere, Yugoslavya seyahatinin ari- fesinde Nehru'nun fikirlerini öğren- mekte fayda görmektedir. Common- wealth'in NATO'ya mensup bir üye- si de Kanadadır. Kanada da dünya- da bir görüşün şampıyonlugunu yap- maktadır. Bu görüşe göre iktisaden geri kalmış memleketlere yapılacak olan yardımlar tek elden yapılmalı- dır. Ancak bu suretle yapılan yardım AKİS, 7 TEMMUZ 1956 mukabilinde siyasi nüfuz — kazanma kanaat ve ihtimalleri ortadan kalka- bilir. Kanada'nın bu görüşünü Lon- dra konferansında da ileri sürmesi ve taraftar toplaması mümkündür. mafih bu siyasi mülâhaza- ların istişari olmaktan ileri bir kıy- met taşıyamıyacağını unutmamalı- Commonwealth — mensuplarını biribirlerine bağlayan bağlar siyasi olmaktan çok malidir. Bütün üyeler- Kanada hariç - sterlin sahasına da- hildirler. Yani paraları sterline bağ- lıdır.. Bu yüzden konferansın esa- sını mali hususlar ve ticari müna- sebetler teşkil edecektir. Bu sahada konferansa katılan başbakanlar a- rasında mdilik esaslı görüş ay- rılıkları mevcut deği avunma meselelerine gelince tarafsızhk politikasının hararetli ta raftarları olan Hindistan ve Seylan- la diğer üyelerin bir anlaşmaya var- maları beklenemez. Bilhassa Seylan'- da son seçimlerde Bandaraike'nin ik- DÜNYADA OLUP BİTENLER Pandit Nehru Esrarengiz diplomat tidarı ele geçirmesinden sonra beliren İmparatorluk camiasından ayrılma ve adadaki İngiliz üslerini kaldırma temayülü gün geçtikçe kuvvet bul- makta ve İngiltereyi endişeye sevket- mektedir. Britanya Milletler Camiası müs- temlekeci karakterinin bir icabı — o- larak parçalanma yoluna girmiş bu- lunmaktadır. Gün geçtikçe kuvvet bu- lan hürriyet ve istiklâl prensipleri karşısında bu parçalanmanın dur- durulması düşünülemiyeceği gibi bu topluluğa mensup milletlerin bir blok halinde,müşterek hareket etme ihti- mali de gittikçe zayıflamaktadır. Bu neticenin şüphe yok ki pek farklı, muhtelif sebeplerı vardır. Fakat e mühim amil İngiliz donanmasının eski kudret ve şöhretini kaybetmiş olma- sıdır. Eskiden donanma bütün deniz- lere hakimken üyeler arasındaki bağ daha sıkı, daha sağlamdı ve İngiltere daima ağır basardı. Bir boşanma, dâvası eçen hafta Londrada eve vakitsiz dönen bir koca, karısını yabancı bir erkekle çay içerken bulmuştu. İ- şin tuhaf tarafı kadın da erkek te çı- rılçıplaktılar. - Hâdiseyi — İngilizlere mahsus büyük bir soğukkanlılıkla karşılayan koca, feci surette aldatıl- dığı kanaatindeydi. Düşündü taşındı ye nihayet kararını verdi: Mahkeme- e baş vurup karısını — boşıyacaktı. Nitekim öyle yaptı. Mr. Peter Cle- ments'in karısı Mrs. Mildred Clements mahkemede kendini şöyle — müdafaa etti: Misafiri ve kendisi nüdisttiler. Bu sebeple çıplaklık onlar için ga- yet tabii bir haldi. üdist olmıyan kocası fesatça düşünerek durumu ol- duğundan — başka türlü — anlamıştı. 23