DÜNYADA OLUP BİTENLER. Halbuki hakikat bambaşkaydı. Misa- firiyle kendisinin çıplaklıklarında hiç bir fena niyet aranamazdı. Hem mi- safir Mr Scot Darling, Mrs. Mildred Clements'in yabancısı değil, eski ko- casıyd Samuel R. Edgedale bu mü dafaayı dinledikten sonra aldatıldıgı— ocanın "gayrı meşru mü- ' iddiasıyla açtığı dâvayı red- ir. Hâkime göre nüdistlerin kendilerine göre prensipleri vardı ve nüdist olmıyanlar bunları anlıyamaz- lardı. Orta Doğu Suveyşten sonra U rdünün genç hükümdarı Kral Hü- seyinin, geçen hafta bir emirle Urdun Mıllı Meclisini feshettiğini bil- dırmesı hiç bır çevrede hayret uyan- dır. Uzun zamandanberi bütün tazyıklere ragmen Ingıltereyle akde- dilmiş bulunan anlaşmaları feshe ya- naşmıyan Meclisin başına gelecek aki- betin bu olduğunu bilmeyen yoktu Bi- linmiyen sadecı bunu amanıydı. Glubb Paganın azlıyle ılk başarıyı ka— zanan İngiliz aleyhtarı cereyanın gün geçtikçe kuvvetleneceği, her gün yeni bir kelle isteyeceği daha o zamandan belli olmuştu. İktisadiyatı tamamen Ingılterenın yaptığı yardımlara daya- n Ürdün'de Meclisin feshini, İngiliz askerlerının buradaki üsleri terk et- mek mecburiyetinde kalmalarının ta- kip edecegı anlaşılmaktadır. ünya po lıtıkasının en girift hâdi- selerinin cereyan ettiği bu kesimde ge- ne bütün şimşekler İngilterenin başı- na yağmış ve ufukları kaplayan siyah bulutların arkasında Nasırın tehdit- kar yüzü farkedilmiştir. Kral Hüseyin İngilizlere paydos Kral Suud ve Nasır bir Mısır birliğini teftiş ediyorlar Milyonlar işte Bilindiği gibi, İngiltere Ürdüne is- tiklâlini veren anlaşmayı imzaladığı vakit bu memlekette askeri üsler kur- mak ve bazı menfaatlarını idame et- tirmek selâhiyetini mahfuz tutmuş ve anlaşmaya bu hususları temin eden maddeler de koymuştu. Fakat Mısır'- da bir ihtilâlle iş başına geçen Nasır ve arkadaşları, rejimlerinin devamını temin için Mısır halkının nazarlarını dış siyasette kazanılacak muvaffaki- yetlere çevirmeyi prestijleri ıçın lü- zumlu bulmuşlar ve esasen müsait o- lan bir vasatta derhal Arap devletle- rinin liderliği payesine yükselmişler- dir. Bu harekette Nasır ve arkadaşla- rının elindeki bayrak "Arap memle- ketlerını yabancı nüfuzdan kurtar- "tı. Bu yabancı nüfuzun temsil- cısı Ingıltereydı Ne var ki, Nâsır'ın İngilizleri bu bölgeden atmak için gi- rişillecek mücadeleye yetecek kadar parası yoktu. Fakat bir başka Arap i, Suudi Arabıstan bu işe mil- yo onlar dökecek kadar zengindi. Suudi Arabistanın servetini temin eden Aramco'ydu. Aramco bir petrol şirketiydi ve Kral Suud ile Amerikalı lar tarafından kurulmuştu. Arabista- nın zengin petrol kaynakları hem Su- udu, hem de şirketin Amerikalı hisse- darlarını kısa zamanda altına ve do- lara garketmişti. Bütün Suudi Arabis- tan kralın malı sayılıyordu. Bu top- rakların üzerinde yaşıyan halkın ha- yat seviyesi çok düşüktü. Fakat Kral Suud petrolden gelen milyonları nasıl yiyeceğini bilemiyordu. Aldığı Cadil- lac'lar yaptırdığı saraylar dünyanın diline destan oluyordu. Nihayet Nasır, Kral Suudu —milyonlarını sarfetmek için başka yollar bulunduğuna inan- durabildi. Bu tarihten sonra Nas asır elebaşılıgını yaptıgı lngılız aleyhtarlı— ının masraflarını ödemek şerefi de Kral Suuda kaldı. böyle gidiyor Suudi Arabistanın bu yeni rolü, Or- ta Doğu meselelerinde Ingıltereyle A- merikanın arasını açan amillerden ri oldu. İngiltere, buraya akan Ame— rikan dolarlarının başına açtığı işler- den Amerikayı da mesul addediyor ve muttefıkınden buna bir son verme- Amerikalılar ise bu çırmamayı, menfaatlarından çok daha ehemmi- yetli buluyorlardı. Bu bakımdan üzerinde güneşin bat- madığı imparatorluğun bu bölgeden elini eteğini çekmesine az zaman kal- mış bulunmaktadır. Ürdünde iktidarı elinde bulunduran hükümet, Kral Hü seyini Milli Meclisi feshetm eye ko- laylıkla razı ettiği gıbı yeni seçımler— le tam hir bir Meclis kprmakta da zorluk__çekmeye— cek ve İngiliz — askerleri Ürdündeki üslerinden de yakında çekileceklerdir. AKİS, 7 TEMMUZ 1956