HİTABET Politikacılar Vasat bulan kabılıye ler eğer 1945'in so- artili rejıme sında _duyulmayacaktı Zira — Rai Aybar İstiklâl harbınde vazife ala- ma kadar gençti. Buna muka- bil, şefe boyun egmeyecek derecede vekar sahibiydi. Bu bakımdan böy- le bir politikacı ancak — demokratik bir nizam içinde kendini belli ede- bilir, o vasatta muvaffak olabilirdi. Nitekim, onu 1950 senesinde muhale- fet partisinin Bursa adayı olarak gö- rüyoruz.1950-1954arasında hüviyeti- ni çizen, yenı iktidar ıçınde hissedil- meye başlan şeflik ezahürlerine karşı aldığı cephedir 1954 seçimle- rinde D. adaylığını bileğinin hak- kıyla ve Genel Merkeze karşı zananlardandır. Fakat 1954 zaferın— insanı, ; Raif Aybar Meclisin son devresin- de adını, Dr. Mükerrem Sarol hadi- sesinde yaptığı mücadele ile tanıt- mıştır. Sabık Bakan hakkındaki Mec- lis tahkikatı aslında genç Bursa milletvekilinin — eseridir. Tahkikatın neticesinin görüşüldüğü gürültülü cel- sede de Raif Aybar — kuvvetli man- tığı, iyi kemesi ve belagatıyle büyük tesir icra etmiştir. Gerçi mü- zakerelerin sonunda takrirleri dedilmiştir ama, bunlar Meclisin za- bıtlarında tarihin malı haline gelmiş- tir. Tarihin mallarının bugun umumi efkarın da malı olması için zabıt- Raif Aybarla ilgili kısmım, bir kabılıyetın vasatım bulunca nasıl ge- liştiğini goste rmek maksadıyla nen aşağıya alıyoru Raif Aybar, C. H P hatıbı Mehmed ay- tamamlatılmak verilmeyen konuşmasından sonra kürsüye gelmiş ve irticalen bir konuşma yapmıştır. Hâdisenin, zabıtlara — göre sonraki — kısmı şöyle cereyan etmiş- tir: Konuşma başlıyor AİF AYBAR (Bursa) — Muhte- rem arkadaşlar: 1950 den — beri Büyük Meclisin ele aldığı mühim me- selelerden birisi ve bir kazai mesele hüviyetinde olan şu mevzuun bidaye- tinde, bir partiler arası polemik sava- tına gırışılır gibi olmasının tevlidede- ceği havayı üzüntü ile karşılamamak kabil değildir. Bu rad imin kusuru olduğunu ne teşhis ne de ifade et- mek şu da bana terettübeden bir husus değildir. Yanız, muhterem Mec- lise bu mevzua mütaallik olarak, bu kadarcık mâruzâtta bulunmamın, te- mas etmemin asıl sebebi kazai bir fonksıyonun icrasında cümlei asabiye n hali harekette bulunmasının ma- zarratlı neticeler verebileceğini düşün- düğüm içindir. Bu işin sükünetle ve 12 tarafsız bir tetkikin içine girmesi ve bu suretle karar verilmesini icabeden bir iş oldugu Yüksek Meclisin takdi- ri içinde bulunduğundan dolayı şu ci- heti arzı da makbul sayacağını ümid- etmek isterim: Riyaset, usul bakımın- dan yapılmış teklife rağmen, Heyeti Umumiye müzakeresi açmak ve an- cak reyleri maddelemek, yani madde madde reye koymak suretıyle müza- kerenin icrasını münasip gördüler ve böylece tebliğ buyurdular. Daha evvel Mecliste geçmiş tah- kikatlardan, hatırımda yanlış kalma- dı ise, meselâ t Hayri'nin tahkika- tında kahve meselesı tutkal mesele- si, değirmen meselesı gibi meseleler ayrıca tetkik edılmış ve ayrı, ayrı mü- zakere edilmiştir. Bu in icabı ol- mak yönünden, yapılması lâzımgelen bir husus idi. Çünkü mazbata bir — mazbatalar Raif Aybar — Demokrasi nebatı mecmuası halindedir. Haddizatında, her mesele bir karar mevzuu yapıl- mıştır. İmzalar, reyler, — mütalâalar her kararda tehalüf etmiştir. Bu se- beple müzakerenin madde madde ya- pılması daha faydalı olacaktı. — Bu- rada gırıl giril okunmasından — so ra, üstüste çekılmış filmler gibi, tah— lıller ve meseleler Buyuk Meclis sının hafızasında bu türlü bir karışık lığa vesile vermezdı Bu itibarla bu noktayı ben zannetmiştim ki, Riya- set böylece reye koyar, böylece ka- bule iktiran ettirir. Madem ki mad- de madde kabulü mevzuubahis, mad- de madde konuşulması da esasen e v - velce de tatbık edılmış bir usul- dür. (Madde madde yine konuşula- cak seslerı) Hayır Rıyaset öyle de- medi. REİS — Efendim, müsaade buyu- run, Dahili Nizamnamenin 108 nci maddesinde "Bir mesele — müteaddit fıkra ve maddelerden mürekkepse ay- Y1 ayrı reye konulması..." der. Müza- kere tümü üzerinde olacaktır. RAİF AYBAR (Devamla) — Gö— rüyorsunuz arkadaşlar, müzakerenin ma madde icra edılmesını Rıyaset kabul etmiyor. Ancak oylama mad- de madde olacaktır. Esasen toptan tebriye ve itham diye bir şey burada- ki işin mahiyetinden dolayı da mev- zuubahsolamaz. Maddelere bu su- retle az - çok temas ettikten sonra, heyeti umumiyesi üzerinde — konuş- muş olmak neticesini almak — üzere söze başlıyacağım: Heyeti umumiye üzerinde ahkikat açılma kararının veril diği gün Mecliste bulunan muh- terem arkadaşlar veya sonradan za- bıtları okumuş bulunan — arkadaşlar hatırlarlar, ortaya gelmiş olan mese- lenin insanın idrakinin burnuna 1- yi bir koku vermediği ve mucibi tah- kik olması kabul edilmek — icabettiği hâdiselerin tesebbütü karşısında tezini oO zaman müdafaa — etmiştim. Topyekün noktai nazarımın haklılığı şimdi önümüze getirilen mazbatada- ki muhalefet şerhlerıyle yazılariyle teeyyüdetm Meselenin muhtacı ahkik bir mese- le olduğu fikri, devlet idaresinde bu- lunanların gostermesı lâzımgelen has- sasiyeti sarf etmiş olup olmadıkları ve kendilerinde — bulunması şart olan prensipler üzerinde — lâzımgelen has- sasiyete mürtabıt bulunup bulunma- dığına matuf olduğu anlaşılmış bulu- nuyor. muvafakat ulunuyor. Usulsüz kredi iddiaları uhterem rkadaşlar, — Tahkikat' maddelerinin birincisi Pertev Arat arkadaşımızın takririne göre, Sarol'- un ortağı bulunduğu İstanbul Etiler Kooperatifindeki evi ile sahibi — bu- lunduğu Türk Sesi Gazetesinin ida- rehane ve matbaa binası işini yürüt- mek için usulsüz krediler alması maddesi olarak tesbit edilmiş bulun- maktadır. Yapılan tahkikatta — Em- lâk Kredi Bankasından ve diğer ban kalardan tesbit edilmiş olan miktar- lar ile İş Bankası, Türk Ticaret Ban- kası gibi bankalardan ne miktar ne suretle para alındığı tesbit edilmiş vaziyettedir. Bu tesbıtıerın kuyudat okümana nit bulundugunu kabul etmemek ıçın şu anda ben hiç- ir sebebe sahip değilim. — Kuyudata uygunluğunu kabul eden Muhtelit Ko- misyonla beraberim. Yalnız, — burada benim nazarı dikkatimi celbeden bir husus vardır: Maddeyıi göre Tâli Komisyonun yaptığı tetkıkat ra- edilmiştir. kiye Mahallesinde açılmış bulunan bu 371.000 liralık kredinin tahkikatın i- çerisinde işlenmemiş olduğunu gör- düm. 371.000 lira, 21 şahsa ait bulu- nan ve ellide iki hissesi Mükerrem sinin birbirine müteselsil kefil olma- AKİS, 7 TEMMUZ 1956