YURTTA OLUP BİTENLER dan emin dahi olsalar yollarından dönmek — niyetinde degıllerdı Bilakis aynı yolda devam ederek seçim ka- zanmanın — çareleri — peşindeydiler. Demek ki Nasuhioğlunun ve onun gibi kanun adamlarının fikirleri D. . grubunda rağbet bulmamıştı.Bu- na mukabil ara seçimlerini bir defa daha geriye atmak te rcıh olunmuş- ctlu F]%eselğ 1R/İpclfı%se ge egğklîıtmlym— zaman çok şiddetli tartışmalar cere yan edecekti. İsmet İnönü, kendi manlarında ara seçimlerini daıma yapmış — olmanın — ve arşısına çıkmak cesaretinin gösterilmiş olma- sının, böy: e kanunlara Triayet edilmesinin verdığı kuvvetle karara B karşı koyacaktı. İsmet İnönüye ba- kılırsa ara seçimlerden kaçınmak büyük seçimlerin zamanında yapılıp yapılmayacağı — suailini Zi rde doğmasına vesile verecek ehemmıyet- teydi. Ara seçimleri yapılmalıydı.A- ma iktidarın niçin — istemediği açıkt imlerinin — yapılması demek memleketın bir seçimi hava- sessizlik isteyen bir lıderın böyle bir havaya, böyle bir mücadeleye taham- ırı_ul etmesi elbette ki son derece şte D. Grubunun tebliğinin mânası buydu. Cihad Baban meselesi akat salı günü gözler D.P. Meclis Grubuna, bilhassa İzmir Milletve- kili Cihad Babanın vaziyeti, dolayı- siyle dikilmişti, Cihad Baban tecrü- eli bir gazeteciydi ve başyazarı bu- lunduğu.Tercüman gazetesinde ba- sın kanunlarına, yapılacak, tadilâtın aleyhinde çok sert fakat aklı selim, dolu yakılar yazmıştı. D.P. basın hür- riyetini- gerçekleştirmek vaadiyle iş başına gelmişti, halbuki.onu köstek- liyordu.Meclis Grubu, partinin bu en mühim prensibine. Triayetsizlik et- mişti, kendisi grup ekseriyetiyle mu- tabık, değildi. Egerbahısmevzuu olan siyasite- şekkül D.P. olmasaydı ihtimal ki bu sözler tabii karşılattırdı. Fakat D. P. de milletvekilleri, bundan hafif suçlardan dolayı atılıyorlardı. ihad Baban gruba gelecek miydi ve grupta konuşacak mıydı? Bazı müf- ritler onu yuhalatmak için tertipler hazırlamışlardı. Fakat Cihad Baban gelmedi. Böylece oyun sahiplerini su- kutu hayale uğratmıştı. Nitekim, teb- liğde de ondan bahsedilmedi. Ama bir başka tebliğde ondan bahsolun- masının eli kulağındadır. Hür. P. nin kapıları genç gazeteci için çoktan ıktı. Demokrasi Mihenk taşı Bugunlerde Türkiye Büyük Millet i son derece mühim bir me- seleyı muzakere edecektir: bazı mil- letvekillerinin teşrii masuniyetlerinin 10 kaldırılıp kaldırılmaması. Müzakı lerin C.H.P. milletvekillerinden Sırrı Atalay ve Osman Alişiroğlunun isim- leri bahis mevzuu edildiği zaman heyacanlanacağı süphesizdir. Zira komisyon bu iki milletvekilinin teşrii masuniyetlerinin kaldırılmasına ka- rar almıştır.Komisyon onlardan vel gene mılletvekıllerınden brahim Us'un da durumuna müza- kere etmiş ve duruşmasının devre so- nuna barakılmasını ekseriyetle uygun görmüştü. —İbrahim — Us'un kabahati Menderesin muhafeleti suçlandırma- sına aynı şekilde mukabele etmesiy- di. Komisyonun kararına muhalif kalanlar bir muhalefet şerhi kaleme almışlar -mesela M. Ali Sebük ve İbrahim Us'un bu hareketini millet- vekili masumiyetiyle kabili telif gör- mediklerini bildirmişlerdi. Buna mu- bizzat milletvekilleri tarafından yan- lış bir yol açılırsa sonra zararı gene milletvekilleri çekeceklerdi. Elbette ki şimdi bahis mevzuu olan muhalifler- di. Ama muhaliflerden itiraz eden muvafıklara ve itiraz eden muvafık- lardan gerektiği gibi alkışlamayan muvafıklar arasındaki mesafe bir a- dımdan ibaretti. . Milletvekillerinin kendi haklarına bizzat sahip olmala- rı ve teşrii masuniyet meselelerinde partizan görüşlerden uzak kalmaları lâzımdı. Hattâ bu, rejimimizin emni- yeti bakımından da elzemdi. Tesrii masuniyetlerle zart zurt oynanma- malıydı Iskat — hakkı em unutulmamalıydı ki DP. büyük Kongresinin Iskat hakkına dair teklifi kabul edilmiş vaziyette rafta Osman Alişiroğlu - Sırrı Atalay Bir başlangıç kabil muhaliflerle birlikte birçok D. P. milletvekilinin — teşril masuniyeti- nin kaldırılması yolundaki Başbakan- lık tezkereleri müzakere edilmişti. Bunların hepsinin devre sonuna bı- rakılması kararlaştırılmıştı. Ancak bu D.P. milletvekillerine atfedilen suçların çoğu suiistimaldi ve bazıla- rının sahtecilik yaptıkları iddia olu- nuyordu. Onlar hakkındaki kararın altında bir muhalefet şerhi arayan- lar bu hareketlerin Milletvekili ma- suniyetiyle, alâkalı. bulunmadığına dair boşuna ruldular. Meclisin iki muhalıf mılletvekılı hakkındaki kararı, biraz da kendi tikbaliyle alakalıydı Teşrii masunı yetlerle ne zaman oynanabileceğinin anlaşılması lâzımdı. Zira milietvekil- lerinin çalışma emnıyetıhı temin e- de masuniyetti, Eğer o, bizzat milletvekilleri tarafından zedelenırse Onun tozlarını şöyle bir sükeleyivermek ve tekrar ele almak kabildi. Büyük Kongren n kararı güzel kalkan yerine geçebilir ve li- derler, ekseriyetin kararına uymak- tan başka şey yapmadıklarını ileri sürebilirlerdi. Hem bu Kong- re zamanı olduğu olduğu gibi Haluk Şa- manların da itiraz etmiyeceklerinden milletvekilleri olabilirlerdi. İşte bu sebepledir ki bu haftanın içinde bizzat D.P. milletvekillerinin ekseriyetinde bile teşrii masuniyetle- re dokundurulmaması gerektiği yo- lunda bir kanaat vardı. Bunun, bini- len daim kesilmesi mahiyetinde ola- cağı hususu bazı gözlerden kaçmı- yordu. Muhalefetin mesele Meclise geldıgınde şiddetti bir mücadeleye gi- rışecegı aşikardı. Fakat aynı derece— e aşikâr olan, Dem mılletvekıllerıne kaldıgı hakıkatıydı AKİS, 9 HAZİRAN 1956 duruyordu.