dönüyorlardı.Griffith — sinemayı tiyatroluktan kurtarmışken,De Mille geriye götürüyor, — geniş bir seyirci kütlesinin takdirlerini toplamasına rağmen sanat değeri gayet düşük e- serler yapıyordu. Amerikan sinema tarihçisi Lewis Jacobs "The Rise of the American Film - Amerikan Film- ciliğinin Doguşu adlı kitabında şöy- le yazıyor v işçiliğine duşkunlugu sinema — hileleri dışında kamera kullanma ve montaj bilgisi- ni körleştirmişti. Filmlerinde kame- ra tamamen kaydedici bir alet olup sadece aktör ve sahnenin fotoğrafını tesbit ediyordu. Görüntülerle düşüne- miyen De Mille, artistlerin aslına sadık kalarak — senaryoyu skeçlerle Anlatmasına dayanıyordu. Film anla- yışı, daima hareket eden, değişen bir unsur değil, fakat ayrı ayrı resimler serisiydi. Bu bakımdan bütün film- leri sinematik devamlılıktan mahrum- c a rağmen halkın nelerden hoşlandıgını bilen De Mille daima on- ları meşgul edebilecek bir şeyler bu- labilmişti. Elhamra sınemasında ye- niden gösterilen filmi - "Samson ve Delilah", rejisörün 30 yıldan berı ne kadar az değiştiğini gostermektedır Fikirlerinden fedakâr edemiyen Griffith unutulmaya yuz tutunca si- nemayı bırakmasına rağmen De Mil- le yerine sık sıkı yapışmayı bilmiş, seyircinin nabzına göre şerbet ver- meyi prensip kabul etmişti. Spectacle'ler De Mille'in elinde tekrardan, basit zevk kalıntılarından, banal bir buyuklukten ileriye — geçe- mezken, başka sinemacıların elinde yemden dikkate değer bazı örnekle- rin çıkmasile neticeleniyordu. Expres- sionist Alman sinemasının en mühim siması Fritz Lang muntazam ve haş- metli bir mimariyi akıl-dışı dekorlara tercih etmiş, spectacle'lerin expres- sionistik fikirlerin anlatılabilmesi için uygun bir kalıp olduğunu anlamıştı. 1923 te hazırladıgı iki bölümlük "Ni- belungen" bu düşüncelerin bir mah- suludur 1926 da gelecegın şehırlerı— ne dair yaptığı filmi "Metropolis" spectacle'ın expressionizm ile en 1y1 uyuşmuş örneğini veriyordu. Büyük sermayeli şirketlerin, tröst- lerin kurulması spectacle yapmadaki mali güçlükleri kaldırınca seyircile- rin önlerine çıkarılacak filmlerin ço- ğu ticari gayelerle hazırlanmaya baş- ladı. Sesli filmde gürültünün ilâve- spectacle'ların düşmesi kolay- Sinemada realizme doğru bir yöneliş bu türlü istismarcıların elin- de kendi kaderine bıraktı. Amerika'- da Cecil B. De Mille, İtalya'da Car- mine Gallone'nin elinde spectacle'lar seyircilere kötü sinema zevki aşılar- Serge Eisensteinfın "Alexander Nevski" ve "Korkunç İvan" adlı film- leri spectacle'ların usta eller için ge- ne iyi eser çıkarılabılecek bir kalıp olduğunu isbat ediyorı Geçen mevsim görülenler G eçen mevsim Türkiye sinemaların- da gösterilen bir sürü tarihi filme AKİS, 9 HAZİRAN 1956 rağmen specteala sıfatı verılebılecek olanlar Howard Haw lar Saltanatı Land of Pharaoha" ve Robert Wise 'ın "Guzel Hele n - Helen of Troy" u Fırevunlar Saltanatı" esirlirin çalışma sahnesinde olduğu gibi cine- mascop'un mükemmel kullanıldığı bir film olmakla beraber anlattığı hi- kâye fazla karanlık, lüzumsuz esrar- li ve ne demek 1stedıgı belirsizdi. "Güzel Helen"in affedilemiyecek büyük kusuru mitolojiye sadakatsiz- liği ve Homer'i baştanbaşa tahrif et- mesiydi. Robert Wise'ın savaş sahne- lerinde işçiliği başarılıydı. Fakat se- SİNEMA naryo gülüne karakterler ile isimden ibaretti. Bu iki örnek kuvvetle belirtiyordu ki sinemada iyi bir hikâyenin anla- tılmasıilkşarttır.Tabi 1h1kayeyısı— nema icaplarına uydurmak, sinema yolundan tesirli olmasını sağlamak gerekmektedir. Bu iki esas şarttan biri eksik olunca filmi bir sanat eseri iye ele almak boştur. Elhamra si- nemasında Cecil B. De Mille'in "Sam- son Ve Delilah" sını yeniden seyreden- lerin yaptığı gibi, perdedekini hiç ciddiye almadan olup bitenlere filme çekilmiş masraflı bir tiyatro gözüyle bakmak en uygun içtir.