Muhammed Bin Yusuf Müstakil bir - devletin başkanı Andlaşmada muayyen fasılalarda yapılacak istişari görüşmelerle iki devletin siyasetinin muvazi olarak gelişmesi derpiş edilmiş ve Fransa- nın israriyle ilâve edilen bir madde ile taraflar, bir tarafın menfaatlerine halel getırebılecek olan bir siyaseti tasvip etmiyeceklerini taahhüt etmiş- lerdir. Fakat diğer bir maddede de taraflara hususi andlaşmalar ımzala— mak yetkisi tanınmaktadır. Bu şar lar altında Faslıların, kendilerine ta— nınacak bütün yetkılerden azami is- tifadeyi sağlamak istiyecekleri şüp- hesizdir. Fas'ın Arap Birliğine gir- mesine, Birleşmiş Milletlerde müslü- man devletlerini desteklemesine ve hattâ, geçen sene Bandoung'da topla- nan devletlerin ikinci konferansına iştirak etmesine Fransa artık hiç bir şekilde mani olamıyacaktır. İstiklâlini yeni kazanmış bir mil- letin en kıymetli varlığı hiç şüphesiz ki egemenliğidir. arihten bir çok misaller alarak bu durumu teyid et- mek daima mümkündür. Hımayeden yeni kurtulmuş bir millet otoritesini ilk defa eski hamisine kabul ettirmek ister. Himaye neticesinde hâsıl olmuş yaraların acısı ancak böyle diner. Hi- mayeden kurtulan devlet eski hami- sine müteşekkir değildir. Bilâkis hak- ki olan istiklâli daha evvel vermediği için ona husumet besler Her şeyden işkillenir ve daima eski hamisine şüp- heci gözlerle bakar. Bu durumda ya- pılacak en büyük psıkolopk hata ya- zdı andlaşmalarda gayenin gene o- nu baskı altında tutmak olduğu his- sini uyandırmaktır. Ona yeni duru- munun bahşettiği nimetlerden bol bol istifade etmek imkanını bahşetmek icabeder. Bu yüzden Fransanın hu- AKİS, 9 HAZİRAN 1956 kuki tedbirlerle müstakbel Fransız - Fas münasebetlerini düzenlemek iste- ğinde muvaffak olması — şüphelidir. Karşılıklı işbirliğini sağlıyacak olan bu gibi andlaşmalar değil, daha çok Faslılarla Fransızlar arasındaki mü- nasebetler ve bu iki devlet arasında- ki menfaat birliğidir. İstiklallerini yeni kazanan bütün milletlerin geçir- dikleri heyecan devresini yaşayan Faslılara karşı Fransızlar geniş bir anlayışla harekat ederlerse, Fransa i- çin Fası kaybetmemek şansları ço- ğalacaktır. Zira o zaman Fas halkı istiklâli kazanmanın onu muhafaza- dan kolay olduğunu anlıyacaktır. Ku- rulması icap eden devlet, ehliyetli bir idare teşkilâtı meydana getirmek, iyi memur ve mütehassıslar yetiştir- mek, milli servet kaynaklarını işlet- mek çok zaman alacaktır. Şimdilik aydınlarin hüsnüniyeti ve çalışma arzuları ne olursa olsun, Fasın imkân- ları yapılması gereken işler karşısın- da mahduttur. Fransa ona yardım etmek için herhangi başka bir dev- lete nazaran çok müsait durumdadır. Fransızlar için en doğru yol kaybet- tikleri bir müstemlekenin arkasından üzülmek değil, bilakis, bir millete is- tiklâlini kazandırmış oldukları için, sevinmektir Mısır Silâh peşinde M ısır Başbakanı Abdülnasır ve o- nu takiben diğer Arap Bloku ü- yelerinin Komünist, Çini tanımaları, Orta-Dogu meselelerinde - Batılıların bir adım daha gerilediklerini göster- DÜNYADA OLUP BİTENLER mesi ve Mısırın niyetlerini daha açık olarak ortaya vurması bakımından manidardır. Bugün için Mısırı komünistlikle itham etmek biraz fazla kötümserlik- ten başka bir mana taşıyamaz. Bunu Nasır da geçenlerde verdiği bir de- meçle teyid etmiş ve Mısırın hâli ha- zırdaki rejiminin devlet kontrolu al- tında bir kapitalist rejim — oldu- ğunu söylemiştir. Mısır komünist- lerle işbirliği yaparken başka bir ga- ye gütmektedir; Orta Doğuyu, bilhas- sa Arap devletlerini yabancı unsur- ların menfaatlerine âlet olmaktan kurtarmak. Bu yüzden Arap lider- leri her yardımı - menşei ne olursa olsun - kabul etmekte ve bir an ev- vel kuvvetlenmek için gayret göster- mektedirler. Nasır defalarca Arap devletlerinin ve bilhassa Mısırın hiç bir bloka bağlı olmadığını tekrarla- mış ve temsilcilerinin hazır bulunma- dığı bir konferansta alınan kararla- rın hiç bir saman kendisini bağlıya- mıyacağını Öne sürmüştü Mısır şimdiye kadar Sovyet Rus- yadan askeri yardım görüyordu. Fa- kat beynelmilel sahadaki' son geliş- meler bu silah yardımını durdurmuş- tur. Bilindiği gibi Rusların bu silâh- ları göndermekteki maksadı Bağdat Paktının gelişmesine mâni olmak 1950 de kurulan statükoyu bozmak ve Orta Doğu meselelerinde söz sahi- bi olmaktı. Amerikanın müdahalesiy- le Orta Doğu anlaşmazlığım üzere Birleşmiş Milletlere selâhiyet verilmiştir. Birleşmiş Milletler tara- fından dünyanın hu karışık bölgesin- de yapılacak silâh ihracatı ambargo yat durdurulmuştur. üzerine onmuş ve yapılan sevki- Rusya menfa- Kırk asırlık ehramlar Uçan kuştan medet umuyorlar