MUSİKİ le, bitmiş sayılabilir. Bu yıl, VSİ min olağanüstü gosterılerınden he- men hepsi, ya Ses ve Tel Birliği, Ü- niversiteliler Müzik Derneği ve Heli- kon gibi hususi teşebbüslerin, yahut da dış temasların hazırladıkları z0- min sayesinde vuku bulmuştur. İş sadece Filarmoniye yahut OÖperaya kalsaydı Ankara belki de bu yıl, sönük mevsimini geçirmiş olacaktı Helikon'un gecen cumartesi gün- kü konserine cazibesini veren Eğitim Enstitüsü Musiki Şubesi öğ- rencilerinin teşkil ettiği bir koronun iştirakiydi. Eduard — Zuckmayer'in kurduğu ve idare ettiği bu tehalük dolu topluluk, Bir şartla: böyle asil bir teşebbüsün mahiyetini idrak eder ve devamım sağlayacak maddi ve manevi imkânları verirse.. Gazi Eğitim Enstıtusunun musiki kısmı okullara musiki öğretmeni ye- tiştirir. Koro üyeleri arasında, bu yıl mezun olup yurdun dört gında vazıfe alacak olanlar da vardır Ba- kor! supları arasındaki kabılıyetlı elemanların Ankarada kal- masını ve ce koronun profesyo- nel seviyeye erışmesını sağlıyabilir. Her ne kadar geçen haftaki gosterı, Prof. Zuckmayer'in ıfadesıy e, sah- nede cereyan eden bir ıdıyse ve programdaki kayda gore koro 'ta- mamen eğitim amaciyle" çalıştırıl- makta ve Helikon Derneğinin ricası üzerine konsere katılmaktaysa da, icra derecesinin yüksekliği bu gru- bun şimdiki haliyle bile konser ver- meğe ehil olduğunu ortaya koymuş- tur. Her halde, Turkıyenın musiki gelişmesinde pe ard Zuckmayer boyle bir grup meydana getırıp hem titiz bir öğre- m rolü olan. tici, hem de derin bir sanatkar dav- ranışıyla yetiştirmiş olmakla mem- leketimize yeni bir hizmette daha bu- lunmuştur. Bu değerli sanatkârın ve sınıfındaki hevesli gençlerin şimdilik muhtaç bulundukları Şşey, üst ma- kamların yakın alâkası, çalışmaları- nın devamının ve gümullendirilmesi- nin sağlanmasıdır. Unutmamalı ki daha Devlet Konservatuarının bile bir korosu yoktur. Toplulukta, ancak birkaç aydır musiki tahsili gören gençler de var- dı. Bununla beraber koronun progra- m çocuk oyuncağı değildi. eni Alman koro sanatını temsil e- dıcı bir mahiyeti olan programda On- beş, Onaltı ve Onyedinci asırların bestekârları yanında çağdaş musiki- ye de yer verilmişti. Isaac'dan şarkılar hael Praetorıus'dan motetler, - bir Bach korali, Orff'ud parça, ıayetkar ve sevgi malısulü icralara kavu ştular. Konserin dinleyicileri en çok mem- nun eden safhası da bu oldu. Geri kalan zaman, Helikon Yaylı Sazlar Orkestrasının ve Kuartetinin gayretlerıne tahsis edılmıştı del'in konseri açan Re Majör serto Grosso'sunda şef Bülent Arel, bir taraftan eserin nisheten kesif tın- lamasını ha den gerçekleştırırken dıger taraftan da ihtişam ve vakar içinde yer alan hafiflik ve neşesini verebildi. Mama- h Bach'ın Üçüncü Brandenburg Konsertosı_ı, böyle bir mazhariyete e- rişemedi. İlk kısmı fazla yavaş tem- poda, aradaki iki akor güvensiz, son muvman ıse bulanık ve aceleci oldu. Her iki e yano kullanıldı; madı. Gelecek mevsimde Helikon Or- Gazi Eğitim Enstitüsü korosu Obpera Yyı istilâ etti 28 kestrasında artık bir klavsen göre- bileceğimizi umuyoruz. Orkestranın üçüncü parçası, Roussel'in Sinfoni- etta'sı, geçen yıllardaki icralarına nisbetle daha büyük bir güvenle ça- lındıysa da, Helikon Orkestrasının imkânları için şimdilik güçlüğünü muhafaza ediyordu. Ihaud'nun altıncı yaylı saz ku- artetınde Helikon'un dörtleri, geçen konserlerinin Malipierosundaki ba- şarılarını tekrar uyamadılar. Viyola ile çello seslerini — duyurabildikleri kadar, baskın ve zaman zaman bozu entonasyonlu kemanlara nisbetle, da- ha yerleşmiş gibiydiler. Fakat toplu- ukta muvazene ve anlaşma tatmin e- dici değildi. Mamafih, bu. grubun şim- diye kadar Turkıyede kurulmuş ku- artetlerin en iyisi olduğu inancından dönmeyi gerektirecek bir sebep de yoktu. Darius Milhaud'nun en üstün ba- şarısını kuartetlerinde sağladığı id- dia edilir. Altıncı kuartet, hele ilk i- ki muvmanında, bestekârın hiç ol- mazsa ustalıgına ve zekâsına, delâlet ediyor; tıkaçlı sazların renk imkân- larının istismarı, ilgi çekmekten ge- ri kalmıyor. Fakat son muvmanda tı- kaçlar kalkınca, bu vasıtayı besteka- rın belki de lüzumsuz ve manasız sözlerini örtbas etmek için kullanmış olduğu düşünülüyor. Bu kuartet de, Milhaud'nun sathi bir bestekar oldu- ğunu yalanlıyacak çapta bir musiki değil. "Haydutlar" u konser, Devlet Tiyatrosunun im» kânlarından — faydalanmak sure- tiyle verildiğine göre, dinleyicilere kadar akseden bazı düzensizliklerin idaresinde ara- likoncular eğer, Devlet Tıyatrosunun memurları ka- dar ilgisiz ve kayıtsız olsalardı, bel- ki de bu konser asla meydana çıka- mıyaca, Opera salonunu boş günler ve ge- celerde hususi teşebbüslere kirala- m; Devlet Tiyatrosunun usulleri a- rasındadır Personel, elektrik v.s. masrafını karşılamak iizere tiyatro idaresi önceleri, kiralayanlardan 50 lira alırdı. Şimdi bu ücret 300 liraya yükseltilmiştir. Olur ya! Hayat pa- halılaştı. Fakat, meblâğ ne olursa ol- sun, salonu kiralayanlar bu parayı, Devlet Tiyatrosunun kolaylıkların- dan istifade etmek için ödemektedir- ler. mesulıyetını tıyatro ak Zzımı He Cumartesi günü, orkestranın işi bitip de sıra koroya geldiği zaman, sahnede garip bir hadise cereyan et- ti. Sahneyi tanzim işinin tiyatro ha- demesi tarafından yapılması bekle- nirken, orkestra şefi ile iki musiki- şinas, halkın önünde, sehpaları top- lamaya ve iskemleleri yerleştirmeye başladılar. Keza, korodan sonra ku- çıkartmağa mecbur kaldı. Çünkü Devlet Tiyatro- sunun gittikçe bozulan teşkilâtı, bu gibi ışlerı yapacak adamların konser AKİS, 2 HAZİRAN 1956